Fotoğraf: Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği’nden yapılan yazılı açıklamada, Dicle Irmağı’na ve Hewsel Bahçeleri’ndeki yapılaşma tehlikesine dikkat çekildi.
“Yaşam hakkı gasp ediliyor”
Yazılı açıklamada şöyle denildi:
“Dicle Nehri, hem nehir hem dereler için belli bir koruma sağlayan Kıyı Koruma Muhafaza Kanunu’ndan muaf tutularak sermayenin her türlü saldırısına açık hale getiriliyor. Hewsel bahçeleri UNESCO tarafından dünya mirası kabul edilmiş olmasına rağmen hala işgal, istila ve kirletilme devam ediyor.
"Hewsel Bahçeleri bu yönüyle bir çivi bile çakılmaması gereken bir dünya mirasıdır. Yaklaşım da bu yönlü olmalıdır. Merkezi iktidar tarafından Hewsel Bahçeleri gibi bir dünya mirası sermayeye devredilirken orada yaşayanların yaşam hakları da gasp edilmektedir.”
‘Hewsel’in sermayenin talanına devredilmesi kabul edilemez’
"Hewsel bahçelerinin olduğu alana yapılması düşünülen Millet Bahçesi doğallığı yıkıp yapay bir bahçe yaratma girişiminden başka bir anlam taşımamaktadır. Burada bulunan ağaçlar, evler dahil tüm değerler yok edilmektedir. ‘Ben yaptım oldu’, anlayışı bir an önce terk edilmeli. Üç-beş çam ve çimden oluşan bir peyzajla göz boyanarak Hewsel'in sermayenin talanına devredilmesi kabul edilemez.
‘Hewsel ekolojik krize sürükleniyor’
“Kum ocaklarının oluşturduğu kirlilik, ölçüsüz gölet ve çukurlar ve tüm türler için tehlike olmaya devam etmektedir. Onlarca endemik su canlısının yok olmasına ve her yıl insanların nehir suyunda boğulmasına rağmen bu durumu düzeltecek herhangi bir yaptırım, düzenleme yapılmamış, gereken önlemler alınmamıştır. Bu konuda TBMM’ye verilen soru önergeleri dahi yanıtsız bırakılmıştır ve adeta Hewsel’in yıkımına, ortadan kaldırılmasına ön ayak olmuştur.
“Suyun kanala hapsedilmesi nedeniyle sazlıklar yok edilmiş, nehir yatağına kurulmuş olan gölet kanalla beraber sermayeye resmen devredilmiştir. Meyve bahçesi adıyla da nehir yatağının işgali yeşil gösterilmeye çalışılmıştır. Bu alanda sermayeye resmi olarak devir edilecektir. Sazlıklar yok edilerek su kanala hapsedilmiş; sucul yaşamın kendisi olan bu alan hafriyatlar ile doldurulmuş, flora ve fauna bitirilmiştir. Önümüzdeki uzun vadede Hewsel ekosisteminin tahribatıyla nedeniyle bir ekolojik krize sürüklenmektedir.
"Talan politikasına karşı mücadele edilmeli’
Açıklamanın sonunda şöyle seslenildi:
“Sonuç olarak bugün Hewsel’e yapılmak istenen kanaldan, Kanal İstanbul’a kadar hepsi aynı çevrelerin pratiğidir. Bu sebeple yer fark etmeksizin, doğamıza karşı talan ve yok etme politikasına karşı ortak amaç doğa etrafında birleşip mücadele edilmelidir.
“UNESCO’ya da şu sorunun sorulması gerekmektedir; "dünya miras listesine aldığınız Diyarbakır Surları ve Hewsel Bahçeleri neden korumamakta, hiçbir önlem alınmamaktadır? Nisan ayında gelecek olan UNESCO yetkilileri Hewsel Koruma Platformu’nun hazırladığı raporu dikkate almalıdır.
“Ekoloji Birliği olarak UNESCO’nun kent kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin büyük ölçüde içinde bileşen olduğu Hewsel Koruma Platformu ile görüşmesinin bir zorunluluk olduğunu vurguluyoruz.
Hewsel Bahçeleri hakkında İlk yapım tarihi 7 bin yıl öncesine dayanıyor. Bölgede hüküm süren medeniyetlerin, kültürlerin ve dönemin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendi. Bazı yerlerinde değişimler görünse de surları ve burçları varlığını orijinal olarak günümüze taşıdı. Çok farklı türlerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek alanlara (habitat) sahip Hevsel bahçeleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük kuş cennetidir. 180'den fazla kuş türünün yanı sıra susamuru, tilki, sansar, sincap ve kirpi gibi birçok memelinin barınağıdır. Göçmen kuşlar tarafından bir istasyon, dinlenme, barınma ve de bir korunma yeri olarak kullanılan vadide bölgeye has kuşlar olarak bilinen boz alameceklerle pembe göğüslü ötleğenlerin yanı sıra yabani şahin, kızıl şahin, arı şahini, yılan kartalı, gökçe delice, kukumav, kerkenez ve küçük kerkenez gibi yırtıcı kuşlara da yılın hemen her mevsiminde rastlanmaktadır. Türkiye'de nadir bulunan yaz atmacalarına da ev sahipliği yaptığı bilinir. Hevsel Bahçeleri, 2013'te Dünya Mirasları listesine girmesi için UNESCO'ya aday gösterildi. 2015'te ise UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi. Dünya mirası hakkında Uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumlar, anıtlar ve sitler 'Dünya Mirası' statüsü kazanıyor. Sözleşmeyi kabul eden üye devletler, varlıklarının 'Dünya Mirası' statüsü kazanması için UNESCO'ya başvuruda bulunuyor. UNESCO, Dünya Miras Listesi'ne kaydedilmesi uygun olan varlıklara ilişkin hazırlanan adaylık dosyaları Dünya Miras Komitesi'ne sunuyor. Komite, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ile Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) uzmanlarının değerlendirmesinin sonuçlarına göre söz konusu varlığın 'Dünya Miras Listesi'ne veya 'Dünya Geçici Miras Listesi'ne alınıp alınmayacağına karar veriyor. Haberin bu kısmını Habertürk, Evrensel ve MA'dan derledik. |
(EMK)