Fotoğraf: İHD Diyarbakır Şubesi
Haberin Kürtçesi için tıklayın
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, askerlerce açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Mikail Ekinci hakkında açıklama yaptı.
Ekinci, 1 Nisan’da Diyarbakır’ın Çermik ilçesine bağlı Aynalı (Bîstîn) kırsal mahallesinin Gulabaxça mezrasında, “dur ihtarına uymadığı” iddiasıyla vurularak öldürüldü. Ekinci’nin yakınları, evlerine düzenlenen baskında kolluk personellerinin kendilerine uzun namlulu silahlar doğrulttuğunu, darp edildiklerini, yüzükoyun şekilde yatırılıp bu şekilde bekletildiklerini anlattı.
Cezasızlık şüphesi
İHD Diyarbakır Şubesi, görgü tanıkları anlatımları, ön ölü muayene tutanağı, olay yerinin coğrafik ve fiziki özelliklerini kapsayan bir inceleme yaptıklarını açıkladı:
“Mikail Ekinci isimli yurttaşın yaşam hakkının, keyfi ve orantısız güç kullanılıp maktul hedef alınarak sırtına isabet eden silah mermisiyle ihlal edildiği ve kolluk görevlileri tarafından evlere yapılan baskın sırasında Ekinci ailesi fertlerine yönelik işkence, kötü muamele, tehdit ve hakarette bulunulduğu hususunda güçlü bir kanaat oluşmuştu.”
Ayrıca, kuvvetli suç şüphesinin varlığının gözardı edildiğini, sadece şüpheli kolluk görevlilerinin ifadelerine başvurulduğunu ve bununla yetinildiğini açıkladılar: “Davet üzerine ifadeleri alınan kolluk görevlileri, haklarına herhangi bir tedbir kararına başvurulmaksızın serbest bırakıldı. Bu durum, adli makamların adil ve hukuki bir işlem yapmadıkları ve yapamayacakları şüphesini görünür kıldı.”
Etkin adli ve idari soruşturma talebi
Dernek, konuyla ilgili taleplerini şöyle sıraladı:
- Olayda yer alan tüm kolluk görevlileri hakkında etkin ve şeffaf bir biçimde, Mikail Ekinci’nin öldürülmesi nedeni ile kasten insan öldürme; Ekinci aile üyelerine yapılan işkence, kötü muamele, hürriyetten yoksun kılma, tehdit ve hakarete maruz bırakıldıkları gerekçesi ile adli ve idari soruşturmanın yapılması, soruşturma sonucunun bütün detaylarının kamuoyuyla paylaşılması,
- Şüphelilerin kolluk personeli olduğu göz önünde bulundurularak; benzer soruşturma ve kovuşturmalarda kolluğun suç delillerini karartma gerçekliğini deneyimlemiş ve fail kolluk görevlilerinin cezasız bırakıldığının bilincinde olan bir hak kurumu olarak şüphelilerin tutuklanmaları ve ilgili kolluk güçleri hakkında idari soruşturma başlatılarak, görevden el çektirilmeleri,
- Olay yeri bilgilerinin ve delillerinin (drone kayıtları, kolluk personellerine ait telsiz görüşme kayıtları, zırhlı ve güvenlik araçlarına ait kamera görüntü kayıtları, olay yerinde bulunan mermi kovanları, görgü tanıklarının beyanları) tespit edilmesi, toplanılması ve muhafaza edilmesi,
- Yaşanan bu durumda kolluk kuvvetlerinin “devlet biziz” mantığıyla hareket ettikleri ve etkin bir adli ve idari soruşturma yürütülmeyeceğine dair olan cezasızlık sisteminden vazgeçilmesi,
- Türkiye’nin ulusal ve taraf olduğu uluslararası yükümlüklerine tam ve eksiksiz olarak uyması, bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin açık tavsiyelerine uyularak kolluk güçlerine tanınan geniş yetkilerin sınırlandırılması için mevzuat düzenlemesinin yapılması,
- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesinin (ve başka mevzuatta yer alan aynı hükümlerin) ölümcül güç kullanımının sadece yaşamı korumak için mutlak suretle gerektiğinde son çare olarak kullanılmasına ilişkin ilgili uluslararası standartlarla uyumlu olmasının sağlanması önerilmektedir.
(AS)