Eski Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Tarık Ziya Ekinci, 12 Mart 1971 darbesinin ideolojisinin "yükselen sosyal talepleri bastırmak" olduğunu söylüyor.
Meclisi kapatmayan, ancak muhtırayla Süleyman Demirel'in Adalet Partisi (AP) hükümetini düşüren darbenin başındaki Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ın "Türkiye'deki sosyal gelişme ve talepler ekonomik gelişmenin önüne geçmiştir" dediğini anımsatıyor.
O sırada 46 yaşıda olan Ekinci, TİP'in 1967'de başlayan Doğu Mitingleri'nde yaptığı konuşmalar bahane edilip tutuklandı ve hapse atıldı. 1974'teki genel afla birlikte hapisten çıktı.Başlangıçta, "solcu geçinen" hemen her kesimin 12 Mart'ı "ilerici" bulduğunu söylüyor.
"'Türkiye'de en ilerici güç ordudur. Darbe sosyalist iktidarın önünü açacaktır'ı savunan Doğan Avcıoğlu'nun tezleri etrafında önce 9 Mart'ta bir darbe planlanıyordu. Bakanlıklar bile paylaştırılmıştı. 12 Mart buna karşı yapıldı. Başlangıçta ilerici gibi göründü. İlerici bilinen, sol kesimin güvendiği insanlar bakan yapıldı. Ama birkaç ay sonra gerçek kimliği açığa çıktı. Başbakan Yardımcısı Sadi Koçaş kendine solcu diyen hemen herkesi tutuklayacaklarını açıkladı. Başlangıçta sol geçinen örgütler, DİSK dahil olmak üzere, bu darbeyi alkışladı."
TİP'inse darbenin faşist bir hareket olduğunu söylediğini vurguluyor Ekinci.
12 Mart'ın işkence yaptıkları nasıl "ulusalcı" oldu
Ekinci, 12 Mart darbesinin işkence yaptığı, ezdiği, kendini solda adlandıran birçok kişinin bugün "ulusalcı" olmasını da açıklıyor:
"O dönem sol hareketin özelliği, bağımsızlık, antiemperyalizm ve Türkiye'de ulusal bir programın uygulanması teziydi. Avcıoğlu'nun tezi de buydu. Sosyalist Kültür Derneği'ne sivil giyinen kurmaylar gelir giderdi. 'Milli Demokratik Devrim İktidarı' tezi, o günkü solcu hareketin temel dayanağını oluşturuyordu. Bu tezi savunanlar, şimdi bizim bildiğimiz ulusalcı harekete dönüştü."
Büyük uzlaşma
Darbenin önemli sonuçlarından biri, 1961 Anayasası'nın değiştirilmesi olduğunu söylüyor Ekinci. "Nihat Erim, İsmet İnönü'nün onayıyla bağımsız başbakan oldu. Hem AP'nin hem CHP'nin desteğini aldı. Demirel Anayasa maddelerine özgürlükçü yorumlarımızdan çok rahatsızdı. 'Bu anayasayla bu memleket idare edilmez' diyordu. Daha sonra darbecilerle işbirliği yaparak anayasayı neredeyse tamamen değiştirdiler."
Ekinci dönemin en önemli ekonomik konusunun da toprak reformu olduğunu anımsatıyor: "Tağmaç darbenin ardından toprak reformu yapacağız dedi. Hiçbir şey yapılmadı. Hayallerinde bile yoktu toprak reformu."
"Tutukluyduk, adımızı radyodan anons ediyorlardı"
"Sol görüşlü insanları tereddütsüz topladılar. Her gün isim vererek radyodan yayın yapıyorlardı. Diyarbakır'da kardeşlerimle birlikte tutukluyken, adımızı radyodan duyuyorduk. Günlerce devam etti."
İddianamenin ancak bir yıl sonra tamamlanabildiğini, davada karşılarına çıkarılan "çoğu iftira olan" suçlamaları çürüttüklerini anlatan Ekinci, sonuçta mahkemenin nasıl saptandığına dair bilgi olmayan bir konuşmaya dayanıp iki yıl mahkumiyet cezası verdiğini aktarıyor.
"Diyarbakır cezaevi merkezdi. Bütün Doğu ve Güneydoğu'daki ilerici, demokrat, yurtseverler, TİP sempatizanlarını topladılar. İki ana suçlamaları vardı: Komünizm ve Kürtçülük."
Anter savcıyla dalga geçiyor
Ekinci, mahkemede savcının "Kürt ve Kürt dili yoktur. Kürtçe 20 kelimeden oluşmuştur. Diğer kelimeler başka dillerdendir" demesi üzerine, Musa Anter'in kalkıp "Tavuklar bile kendi aralarında gıt gıt diye 20 kelimeyle konuşur. Bunu söyleyebilmek çok gülünçtür" dediğini anımsıyor.
Kürt hareketini değişimi
12 Mart'ın önemli sonuçlarından birinin de TİP'in kapatılması olduğunu söylüyor Ekinci. "4. Büyük Kongre'de 'Türkiye'nin doğusunda Kürtler yaşıyor, Kürt dili vardır' dediği için kapatıldı TİP. TİP'in almış olduğu karar belirleyicidir. 'Kürtlerin üzerinde burjuvazinin baskısı vardır, kardeşçe yaşamayı engellemektedir' diyordu bu karar."
TİP 1975'teki yasa değişikliğiyle yeniden açıldı. Kürt siyasi hareketinin 12 Mart'ın ardından değiştiğini söylüyor Ekinci.
"Komünizmle Mücadele Derneği'ne ve Ülkü Ocakları'na karşı Devrimci Doğu Kültür Ocakları'nı kurmuştu gençler. Doğu ve Güneydoğu'da birçok yerde kuruldu. 12 Mart'a kadar Kürt hareketi Türkiye sosyalist hareketinin içinde örgütlüydü; Kürt sorununa dair mücadele demokrasi mücadelesi çerçevesindeydi. 12 Mart'tan sonra bağımsız örgütlenme başladı. Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi, Rizgari, daha sonra PKK kuruldu. Çoğu Marksist teoriye dayanıyordu, ama Marksizmin farklı yorumları üzerine ayrı ayrı örgütlenmeler ortaya çıktı." (TK)