Türkiye Eğitim Sisteminde Ayrımcılık Raporu’nun tanıtımı İstanbul’da, Cezayir Toplantı Salonu’nda yapıldı.
Sunumda raporun yazarı ve Uluslararası Azınlık Hakları Grubu (MRG) Türkiye Koordinatörü Nurcan Kaya anahatlarıyla şu noktalara değindi.
“Milli” eğitiminin amacı
Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanunu'nda ülkedeki çoğulculuğa, farklılıklara ve barışa herhangi bir referans yapılmazken, aksine defalarca Türklük vurgusu yapılıyor; Atatürk milliyetçiliğine bağlılık temel bir amaç olarak düzenleniyor.
Keza müfredat, ders programları ve ders kitaplarının içeriği de kanunda belirlenen amaca göre düzenleniyor.
Son yıllarda müfredatta, ders kitaplarında ve etkinliklerde dini referansların arttığı ve “Türk İslam” sentezi ideolojisinin yeniden kurgulanarak öğrencilere empoze edildiği gözleniyor.
Seçmeli ders
Öncelikle Yaşayan Diller ve Lehçeler seçmeli dil dersleriyle ilgili müfredat ve uygulama sırasında o dili konuşan grupların temsilcilerinin görüşü alınmadı. Dolayısıyla bu dersler katılımcılıktan uzak bir şekilde geliştirildi.
10 öğrenci şartı
Seçmeli bir dersin açılması için en az 10 öğrencinin o dersi seçmiş olması şartı söz konusu dersin açılmasını zorlaştırıyor.
Özellikle nüfus olarak daha az veya dağınık olan ve anadili öğrenme konusunda henüz yeterli ilgiyi gösterebilecek durumda olmayan toplumsal gruplar için bu sınırlama büyük bir sorun olarak görülüyor.
Anadilinde eğitim
Türkiye’de anadilinde eğitim yalnızca Ermeni, Rum, Musevi ve geçen yıldan itibaren Süryani okullarında yapılabiliyor. Bu okullar maddi sıkıntılar olmak üzere pek çok sorun yaşıyor.
TIKLAYIN/ AZINLIK OKULLARI SORUNLARLA AÇILIYOR
Devlet okullarında Türkçe dışında kalan anadillerde eğitim yapılmıyor. Bu durum, milyonlarca çocuğun hiç veya yeterince bilmediği bir dilde öğrenim görmesine ve anadilinde eğitim gören çocuklara göre dezavantajlı duruma düşmesine neden oluyor.
Dezavantajlı gruplar
Toplumun en dezavantajlı kesimleri arasında yer alan Romanlar, Afro-Türkler, mevsimlik işçi çocuklar (çoğu Kürt ve Roman) öğrenim hayatlarına toplumun diğer kesimlerine kıyasen daha az oranda devam edebiliyor.
TIKLAYIN/ EĞİTİM SEN: KIZ ÇOCUKLARI EĞİTİM SİSTEMİNİN NERESİNDE?
Bölgeler arası eşitsizlik henüz giderilmiş değil. Doğu ve güneydoğu bölgelerinde okullulaşma ve okula devam etme oranı Türkiye ortalamasının altında.
Müfredat ve ders kitapları
Ders kitapları Türkiye’deki toplumsal çeşitliliği yansıtmaktan çok uzak. Kitaplarda Kürtler, Ermeniler, Museviler, Rumlar, Abazalar, Lazlar, cinsel yönelim grupları ve başörtülüler yer almazken metinler dışlayıcı bir Türklük anlayışıyla yazılıyor.
Ders kitaplarında “biz” derken yalnızca kökleri Orta Asya’ya dayanan ve Müslüman olan Türkler kastediliyor.
Ders kitaplarında bazı gruplara karşı önyargı ve kalıpyargı oluşturan ifadeler yer alıyor. Örneğin ateistler topluma zarar vermekle suçlanıyor.
Devlet desteği sorunu |
Azınlık okullarının sorunları arasında statü sorunu, mütekabiliyet ilkesi ve devlet bütçesinden pay alamama öne çıkıyor. Devlet desteği konusunda verilen iki örnek şöyle: * Bir Rum okulunun yıllık bütçesi 555 bin lira civarındayken devletten alınan teşvik bursu 90 bin lira. Sözkonusu Rum okuluna yapılan ödeme de yüzde 8 KDV kesintisi alınarak yapıldı. 42 öğrencisi olan okulun 30 kadar öğrencisi teşvik bursu almak için başvuruda bulundu. * 222 öğrencisi olan ve yıllık bütçesi 2,5 milyon lira bir Ermeni lisesine özel teşvik bursu uygulaması kapsamında toplam 663 bin 320 lira civarında bir ödeme yapıldı. |
Rapor
Rapor Türkiye’de Formel Eğitim Sisteminde Eşitliğin İzlenmesi için Sivil Toplumun Mobilize Edilmesi (Eğitimde Eşitliğin İzlenmesi) adlı projenin alan araştırması ve izleme ağı bileşenlerinin derlediği verilere dayanılarak hazırlandı.
Eğitimde Eşitliğin İzlenmesi Projesi Uluslararası Azınlık Hakları Grubu (MRG) ile Tarih Vakfı ortaklığında, Avrupa Birliği’nin mali desteğiyle 1 Mart 2014’ten bugüne yürütülen projenin sonuçları yakın zamanda Milli Eğitim Bakanlığı’na sunulacak. (YY)