Fotoğraf: Eğitim Sen
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) eğitim alanında yaşanan eşitsizlikleri ve sorunları kayıt altına almak, iktidarın eğitim alanında yürüttüğü faaliyetleri izlemek ve yaşanan sorunlara çözüm üretilmesini sağlamak amacıyla “Eğitim İzleme Kurulları” oluşturdu.
Mülkiyeliler Birliği’nde yapılan toplantıya Eğitim Sen, KESK, EĞİTİM SEN, KESK, SES, TTB, VELİ-DER, ÖV-DER, EĞİT-DER, İHD, Mülkiyeliler Birliği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, ABF, Hacı Bektaş-i Veli Kültür Derneği, EMEP, ESP, Halkevleri, HDP ve SOL Parti temsilcileri katıldı.
Toplan sonrasında yapılan ortak açıklamada özetle şöyle denildi.
"Eğitim alanında yaşanan eşitsizlikler ve sorunlar salgın öncesinde de vardı, ancak salgınla birlikte artık katlanılmaz boyutlara ulaştı. Salgından önce de pek çok kesim için eğitime eşit erişim mümkün değildi, ancak salgınla birlikte dünya genelinde 463 milyon öğrencinin eğitime erişimi tamamen kesildi. Salgın yaşanan eşitsizlikleri ve mağduriyetleri derinleştirdi ve en önemlisi görünür hale getirdi.
"Öğrenciler eğitimin dışına itiliyor"
"Milyonlarca öğrenci eğitim hakkından eşit yararlanamıyor. Milyonlarca öğrenci kendilerine dayatılan tekçi eğitimle farklılıklarının yarattığı zenginliği değil dışlanmayı, yok sayılmayı yaşıyor. Milyonlarca öğrenci eşitsiz, yarışmacı ve rekabete dayalı eğitim sisteminin kendilerine dayattığı hayatı yaşamak zorunda kalıyor.
"Milyonlarca öğrenci tarikatların ve cemaatlerin ellerinde yaşamının kararmasına direnemiyor. Milyonlarca kız öğrenci çaresiz şekilde okulları terk ediyor, çocuk yaşta evliliğe zorlanıyor. Milyonlarca öğrenci sermayeye ucuz iş gücü olmaları için eğitimin dışına itiliyor. Siyasi iktidar kendi istediği geleceği oluşturmak için sürekli olarak genç kuşakların kamusal eğitim hakkını sınırlandırıyor ve bu hakkın kullanılmasını olanaksız hale getiriyor.
"Salgın eğitim krizine dönüştü"
"Salgının ise öğrencilerin, eğitim ve bilim emekçilerinin yaşamı üzerindeki yıkıcı etkisi her geçen gün artıyor. Özelde ve kamuda çalışan milyonlarca eğitim ve bilim emekçisi ya işlerini kaybetme riski ile karşı karşıya ya da işlerini kaybetmemek için düşük ücretlerle, uzun süreler ve güvencesiz şekilde çalışmak zorunda kalıyor. Artık salgın, hem öğrenciler hem de eğitim ve bilim emekçileri için bir eğitim krizine dönüşmüş durumda.
"Yoksul öğrenciler, mülteci ailelerin çocukları, anadilinde eğitim hakkından mahrum olan öğrenciler, mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocukları, kız çocukları, özel eğitime gereksinim duyan öğrencilerimiz sınav merkezli, yarışmacı ve rekabete dayalı eğitim sistemi tarafından zaten yok sayılmaktaydı. Salgınla birlikte eğitim hakkından tamamen mahrum kalan milyonlarca öğrencinin sesi olmak şimdi bizlere düşen en önemli görev.
"Eğitim hakkı için birleşmeye karar verdik"
"Yaşanan sorunlara, yiten umutlara, çaresiz çığlıklara gözlerini ve kulaklarını kapatmış olan siyasi iktidarın önceliği, eğitim aracılığıyla kendine sorunsuz bir gelecek sağlamak, iktidarının sürekliliğini sağlamak. Bu gidişe daha fazla sessiz kalmak mümkün değil.
"Biz öğrencilerimizin eşit eğitim hakkı için ellerimizi birleştirmeye karar verdik. Tek bir öğrencinin dahi geride kalmaması için kol kola girdik. Eğitim emekçilerini savunmanın, halkı ve geleceği savunmak olduğundan hareketle öğretmenlerimiz, eğitim ve bilim emekçileri için seslerimizi birleştirdik. Eşit ve özgür bir gelecek, aydınlık yarınlar için Eğitim İzleme Kurulları oluşturmaya karar verdik.
"En kısa sürede illerde ve ilçelerde kurulacak Eğitim İzleme Kurulları ile eğitim alanında yaşanan tüm eşitsizlikleri, sorunları ve mağduriyetleri kayıt altına alacağız. Kısacası eğitim alanında sorun yaşayan tüm kesimlerin sesi olup, yanı başlarında olacağız." (RT)