22. Onur Haftası kapsamında, eğitimde heteroseksizm konuşuldu.
Eğitim-Sen Istanbul 3. Şube’den Ada Köse’nin moderatörlüğünde panele Damla Karaman (Eğitim-Sen İstanbul 6 No’lu Şube), Ayşe Panuş (Eğitim-Sen 3. Şube), Yasemin Şafak (Kaos GL), Esin Aksoy (Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube), Emre Demir (Liseli LGBTİ) ve Flu Baykuş’tan Irmak Kesin katıldı.
Panuş: Eğitim, devletin çatışma alanı
Ayşe Panuş, eğitimin devletin en büyük çatışma alanlarından biri olduğunu belirterek, insanların hak, emek gibi mücadelelerinin yanı sıra, eğitim ve devletin eğitim kurumlarıyla da mücadele etmek gerektiğinin altını çizdi.
Eğitim sisteminin ders kitapları, personel, öğretmen, idareci, ve okulların mimarisi ile bir bütün olarak devletin tektipçi yapısını yansıttığını söyleyen Panuş, bu yapının erkek egemen ve heteroseksist olduğunu belirtti.
Panuş, ders kitaplarında bir kadın ve erkeğin evliliği ve ailenin devamlılığı şeklinde sunulan, prototip ailenin, heteroseksist ve erkek egemen yapısıyla toplumun çekirdek yapısını oluşturduğunu, ve devletin egemenliğinde kontrol altında tuttuğunu anlattı. Öğretmenlerin ve idarecilerin tutumlarının da bu yapıyı desteklediğini söyleyen Panuş, modern toplumda”Her şey aile ve onun inşası içindir” dedi.
Şafak: Eğitim muhafazakarlaştı
Kaos GL’den Yasemin Şafak ise okulda idareci ve öğretmenlerle yaşadığı eğitim ve rehberlik deneyimlerini paylaştı. Heteroseksizme karşı olan mücadelenin Türkiye’nin birçok ilinden, sınıf ve hak mücadelesi ile örgütlenmesi gerektiğini söyleyen Şafak, bu alanda eğitim çalışma grubu kurduklarını, ve okullarda rehberlik ve LGBTİ hakları hakkında bilgilendirme yaptıklarını söyledi.
Şafak, seçmeli dersler, değerler eğitimi, ‘mahremiyet’ dersleri, düz liselerin kapatılması gibi son değişiklikler ile varolan heteroseksizm ve milliyetçi tektip eğitim yapısının daha da muhafazakarlaştığını ifade etti. Muhafazakar öğretmenlerin de çocuklara rol model olduğunu, homofobik ve heteroseksist yaklaşımların çocuklar tarafınfan kolayca benimsenebileceğini belirtti.
Aksoy: Tek tip kategoriler yoktur
Resim öğretmenliği yapan Esin Aksoy, bir trans olarak yaşadığı bürokratik zorlukları, psikolojik, fiziksel tacizleri ve seks işçiliğine günlerini paylaştı. 2005’te istifaya zorlandıktan sonra sendikada da transfobiye maruz kaldığını belirtti. 2009 yılında işine geri dönebildiğini anlattı.
Bugünkü muhafazakar kadronun eğitimde hala sürdüğünü söyleyen Aksoy, “LGBTİ hakları ve cinsel yönelimler hala günahkarlık olarak algılanabiliyor, ve cinsel özgürlüklere inanmıyorlar. Ben öğrencilerime anlatmaya çalışıyorum, tek tip, kız ses tonu, kız giysisi, erkek yürüyüşü, böyle kategoriler yoktur” dedi.
Demir: Eğitim sistemiyle devlet şiddeti
2014 Ocak’ta faaliyete başlayan Liseli LGBT’den Emre Demir, amaçlarının maruz kalınan psikolojik, sözlü, fiziksel şiddet paylaşımı, olası çözümler, aileye ve çevreye açılma tecrübelerini paylaşmak ve örgütlenmek olduğunu söyledi.
“Devlet, şiddetini okullarda eğitim sistemiyle şekil ve ad değiştirerek bize uygulamaya devam ediyor” diyen Demir, 9. Sınıf Sağlık dersi kitabında HIV virüsünün eşcinsellerden ve hayvanlardan geçen bir virüs olduğu yazıldığını hatırlattı. Bunun lise çağındaki bir eşcinsel için büyük bir travma olduğunu, hali hazırda kendini hastalıklı ve kusurlu görmesine yol açacağını söyledi.
Keskin: Üniversitede homofobiyle mücadele
Mimar Sinan Üniversitesi’nin LGBTİ kulübü Flu Baykuş’tan Irmak Keskin, örgütlenme süreçlerini anlattı. Flu Baykuş’un faaliyetleri ve arasında şunlar yer alıyor:
Homofobi ve transfobiye karşı tüm bireyleri bilinçlendirme, karma yurt talebi, devlet kurumlarında ve üniversitelerde öğretim üyesi olamayan vicdani retçilerin durumunu araştırma, ‘yüz kızartıcı suç’ kavramını irdeleme, LGBTİ kimliği sebebiyle okulu bırakan bireylere yardımcı olma, yine LGBTİ kimliği yüzünden aileleri ve çevreleri tarafından reddedilen, dışlanan bireylere burs ve pozitif ayrımcılık tanınması için çalışma, tüm üniversitelerde ‘Ayrımcılığa Karşı Komisyon’ ve ‘Cinsel Tacize Karşı Komisyon’ talebi ve son olarak da cinsiyetsiz tuvalet, soyunma odaları ve havuzlara karşı çalışma başlatılması.
22. Onur Haftası yarın (29 Haziran) saat 17.00'da İstiklal Caddesi'nde düzenlenecek Onur Yürüyüşü ile sona erecek. (DG/ÇT)