Eğitimde ırkçı ve ayrımcı anlayışların son bulması çağrısı yapan İHDliler, insan hakları aykırı, bu topraklarda yaşayan etnik ve kültürel kimlikleri aşağılayan ve yok sayan metinlerin ayıklanarak ders kitaplarından çıkarılması; ana dilde eğitim görmek isteyen öğrencilere yönelik polis ve idare baskısının sona erdirilmesi çağrısı yaptılar.
Başarılı yoksul öğrencilerin özel okullarda okutulması projesinin eğitimde özelleştirme anlamına geleceğini hatırlatan İHDliler, özel okullara milyarlarca kaynak aktarmaktan vazgeçilmelidir dediler.
Irkçı, ayrımcı anlayış dayatılıyor
Eğitim sisteminde etnik, kültür ve inanç farklılıklarını yok sayan, inkar eden hatta imhaya yönelen anlayışların devam ettiğini ve bu politikaların eğitim kurumlarında öğrencilerle öğretmenlere devlet eliyle dayatıldığını belirten İHDlilerin Bakan Çelike yönelik mektupları şöyle:
Sayın Hüseyin Çelik
Milli Eğitim Bakanı
Bakanlıklar/Ankara
Sayın Bakan ; 15 Eylül 2003 - Pazartesi günü, 2003-2004 eğitim ve öğretim yılı başlıyor. İlköğretim okullarında 10 milyon 331 bin, liselerde 3 milyon öğrencimiz ve 557 bin öğretmenimiz ders başı yapacak. Eğitim çağındaki insanların ülkenin sosyal ve ekonomik koşullarına uygun olarak parasız, eşit olanaklarla, demokratik özgür eğitim haklarından yoksun bırakıldığı bir eğitim yılı daha başlıyor.
Bizler insan hakları savunucuları olarak; sayıları milyonlarla anılan insanımızı doğrudan ve bu topraklarda yaşayan herkesi yakından ilgilendiren eğitim ve öğretim sistemindeki sorunların can yakıcı bir biçimde devam ettiğini endişeyle izliyoruz.
Etnik, kültür ve inanç farklılıklarını yok sayan, inkar eden hatta imhaya yönelen anlayışlar devam ediyor. Bu politikalar eğitim kurumlarında öğrencilere, öğretmenlere devlet eliyle dayatılmaktadır.
Dini inanç, siyasi görüş ve kültürel kimliklerinden dolayı binlerce öğrencinin eğitim hakkının devlet eliyle alınması ve bu öğrencilerin yok sayılması ve sisteme koşulsuz itaat etmesini isteyen uygulamalar varlığını koruyor.
Demokratik ve özgür toplumun oluşmasından rahatsız olan egemen sistemin tek tip insan, tek tip eğitim dayatması, öğrencilerin çağdaş, özgür ve bilimsel eğitim olanaklarından yoksun kalma riski riskini artırmıştır.
Uzmanların savunduğu ve bilimsel olarak kanıtlanmış ana dilinin dışında bir dilde eğitim gören çocuğun uyum ve başarı sorunu yaşadığı gerçeğine, altına imza koyulan tüm uluslararası sözleşmelere ve çıkarılan onca uyum paketlerine rağmen ana dilde eğitim hakkının önündeki yasal ve siyasal engeller bu eğitim yılında da devam ediyor.
Sayın Bakan, insan hakları savunucuları olarak diyoruz ki; Çocuk Hakları, İnsan Haklarının önemli bir parçasıdır. Bir toplumun en değerli varlığı çocuklarıdır. Çocuklar gelecektir. Gereken önem verilir, iyi eğitilir, iyi beslenir ise gelecekten umut beslemek mümkün olabilir. Oysa bizim koşullarımızda umutlu olduğumuzu söylemek mümkün değildir.
Kamuoyunda oluşan tüm tepki ve tartışmalara rağmen eğitime katkı adı altında zorla bağış alındığı, savaşa hayır dedikleri için eğitim hakları ellerinden alınan, sürgün edilen Gaziantepli öğrenciler olayında olduğu gibi öğrencilerin hak talep etme, örgütlenme, politik yaşama katılma hakkının en ağır cezalarla engellendiği bir eğitim sistemini insan haklarına aykırı buluyoruz.
Bizler insan hakları savunucuları olarak; uyarma gereği duyuyoruz: Devlet okullarında sorunların bu denli yoğun olduğu bir dönemde sorunlara kulak tıkayan hükümet,10 bin başarılı yoksul öğrenciyi özel okullarda okutmayı marifet gibi göstererek, eğitimde özelleştirme ve piyasalaştırma ile yüz binlerce çocuğumuzun geleceğini çalmaktan, devlet okulları tebeşir bulamazken, özel okullara milyarlarca kaynak aktarmaktan vazgeçmelidir.
Sayın Bakan, yeni eğitim ve öğretim döneminde, ırkçı ve ayrımcı eğitim politikalarından vazgeçilmelidir.
Parasız ve fırsat eşitliğine dayalı eğitim sistemi geliştirilerek, eğitimin yaygınlaşması sağlanmalıdır.
Özgür ve bilimsel ve resmi ideolojiden arınmış eğitim sistemi benimsenmelidir. Kılık-kıyafet genelgesi nedeniyle baskı altında tutulan başörtülü öğrenci ve öğretmenlere yönelik ayrımcı politikalar son bulmalı, bu öğrencilerin okullarına tekrar dönmelerinin koşulları oluşturulmalıdır
Örgütlenme özgürlüklerini kullanan öğretmen ve öğrencilere yönelik baskılar son bulmalıdır.
Örgütlenme özgürlüğü bilinci ilkokul çocukları dahil tüm öğrencilere verilmelidir, bu hakkı kullananlara saygı gösterilmedir. Bu Türkiyenin altına imza atığı sözleşmelerin gereğidir. Çünkü başta Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok uluslar arası sözleşme örgütlenme özgürlüğünü düzenler.
İnsan haklarına aykırı, bu topraklarda yaşayan etnik ve kültürel kimlikleri aşağılayan ve yok sayan metinler ayıklanarak ders kitaplarından çıkartılmalıdır.
Ana dilde eğitim görmek isteyen öğrencilere yönelik polis ve idare baskısı sona erdirilmeli, öğrencilerin bu talepleri dikkate alınmalıdır.
Sayın Bakan; parasız, özgür, fırsat eşitliğinin sağlandığı, yaygın ve örgün eğitim olanaklarının paylaşıldığı günler dileğiyle. (BB)