Ama buradan başlayabilir; şarkiyatçılık ve garbiyatçılığın tüm görkeminin ardındaki ötekileştirme merakını bir parça ifşa etmiş oluruz.
Dünyanın çeşitli yerlerinden akademisyen ve yazarlar, Edward Said'i anlamak, anlatmak ve anmak için İstanbul'da biraraya geldi.
"Barbarları Beklerken, Edward Said'i Anıyoruz" konferansı Metis ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından 25-26 Mayıs 2007'de Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlendi.
Cumartesi (26 Mayıs) ikinci oturumda Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Meltem Ahıska, Columbia Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Akeel Bilgrami, New York Üniversitesi Doğu Asya Araştırmaları ve Tarih Bölümü öğretim üyesi Harry Harootunian, Columbia Üniversitesi Antropoloji ve Siyaset Bilimi öğretim üyesi Mahmood Mamdani, ve Columbia Üniversitesi'nden Profesör Gauri Viswanathan konuştu.
Ahıska, şarkiyatçılığın Batı'nın yetersiz Doğu temsillerine karşılık geliştirilmesi gereken bir kavram olduğunu ancak şarkiyatçılığı garbiyatçı düşünce modları içinde okumamak gerektiğini söyledi.
Ahıska "Batı ve Doğu kavramlarının sürekli yer değiştirmesi, Batı ve Doğu arasındaki iktidar ilişkisi asimetrisini unutturmasın" dedi.
Doğu Batı'nın "ötekisi" olarak inşa edildi
"Oryantalizm garbiyatçılık içinde 'öteki' olarak oluşturuldu. Batı olmayan bir yerde düşünen öznenin nasıl bir yer tuttuğunu görmeliyiz. Batının değerleri peşinde koştuğu düşünülen bu özne batılı olmayan bir söylem üretirse ne olacak?"
Garbiyatçılık meşrulaştırılmış iktidar sahnesi
Türkiye'deki güncel durumu bu perspektiften değerlendiren Ahıska, mitingleri örnek verdi. Ahıska, cumhurbaşkanı adayının karısının türbanlı olmasına karşı başlatılan gösterilerde, "modern Türkiye"nin belli bir kadın giyimiyle temsil edildiği fikrinin ortaya çıktığını tespit etti.
"Bu insanlar Batı onları eşit kabul etmediği için Batıya karşılar. Bunu da milliyetçilikle dile getiriyorlar."
Ahıska, garbiyatçılığın meşrulaştırılmış iktidar sahnesi olduğunu söyledi.
Said, tarihi "işine geldiği" gibi yazmaya karşı çıktı
Harootunian, İsrail arkeolojisinin Yahudi geçmişini toprağı kazarak ispat etmek istemesini Said'in "buldozer" metaforuyla açıkladı: "Daha önceki halkların izini silmeye çalışmayı istemek bu..."
Harootunian Said'in 1960'larda gelişen sömürgeciliğe karşı harekete dair bir sorumluluk aldığını aktardı ve Said'in 1948'te yerlerinden edilen Filistinlilere Freud'un içerde olup da dışarıda kalma duygusu analiziyle yaklaştığını anlattı.
Harootunian bu sömürgecilik ve "ötekileştirme" süreci üzerinden Said üzerine konuşulduğunda "tarihin işe gelindiği gibi yazılmasına karşı çıktığını" hatırlattı ve "Ermenilere yapılan da emperyal soykırımdır. Said bizi buna karşı uyardı. Organik milliyetçiliğin katil içgüdülerine dikkat çekti" dedi. (NZ/EÜ)