Emekliler Dayanışma Sendikası (EDS) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü nedeniyle ortak bir açıklama yaparak yaşlıların karşılaştığı sorunlara ve hak ihlallerine dikkat çektiler.
İHD İstanbul Şubesinde gerçekleşen basın açıklamasında konuşan EDS Genel Başkanı Mahinur Şahbaz, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2020 verilerine göre Türkiye'de 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun 7 milyon 953 bin 555 kişiye ulaştığını aktardı.
Toplam nüfus içindeki yaşlı nüfus oranının yüzde 9,5'e yükseldiğini ve yaşlı nüfusun yüzde 44,2'sini erkek, yüzde 55,8'ini ise kadınların oluşturduğunu ifade eden Şahbaz, Türkiye'de yaşlı nüfusunun son beş yılda yüzde 22,5 arttığına dikkat çekti.
Dünya yaşlı nüfus oranı sıralamasında ise Türkiye'nin, 167 ülke arasında 66. sırada yer aldığını paylaşan Şahbaz, "Kamuoyundaki tartışmalarda, haber bültenlerinde, gazetelerde genç ve dinamik nüfusa sahip olduğumuza dair oldukça sık atıf yapılmaktadır. Türkiye toplumunun aynı zamanda "yaşlı toplum" kategorisinde olduğu görmezden gelinmektedir" dedi.
Pandemi ve ageism
Şahbaz, pandemi döneminde yaşlılara yönelik hak ihlallerinin daha görünür olduğunu ifade etti:
"Bizde de dünyada da, yaşlıları gereksiz ve topluma yük olarak gören küresel kapitalist sistem yaşlıyı sorunların merkezine yerleştirmiş, süreç, dünyada benzeri olmayan bir biçimde yaşlıları hedef almıştır. Hatta yaşlılar sürecin sorumlusu olarak ilan edilerek, en yetkili ağızlardan yaş ayrımcılığı (ageism) yapılmış, toplumun diğer kesimleri 65 yaş üzerindeki insanlara karşı ayrımcı davranışlarda bulunmaya yönlendirilmiştir."
Salgın önlemlerinin yaşlılar üzerinden yürütülmesi ve hedefe konulmalarının yaşlıların sağlığını bozduğuna dikkat çeken Şahbaz, "Bu süreçteki resmi politikalar ile tutum ve davranışlar; yaşlanmaya karşı fobi ya da yaşlılığa karşı nefret ve korku anlamına gelen Gerontofobinin yaygınlaşmasını, yaşa bağlı kişisel bozulma ve ölüm korkusunu, yaşlılara karşı önyargıyı, ayrımcılığı ve yaşlılıkta insan haklarının göz ardı edilmesini beslemiştir" dedi.
"Ailelerin terk ettiği yaşlı sayısı artıyor"
Aileleri tarafından sokağa terk edilen yaşlı sayısında her yıl artış yaşandığına dikkat çeken Şahbaz, "'Yaşlıya aileleri baksın' bir devlet politikası olamaz" dedi:
- Bugün ailelerin yüzde 80'i çekirdek aile yapısına daralmış durumdadır ve ekonomik sosyal olanaksızlıklar nedeni ile yaşlılarına bakacak durumda değildir.
- "Evde bakım hizmetinin en temel hedefi muhtaç bireyin ihtiyaçlarını karşılayacak aileye destek vermek ve ailenin işlevselliğini artırmaktır" denilerek aileler evde bakıma yönlendirilmekte ise de, yaşlılara yönelik aile içi psikolojik ve fiziksel şiddetin arttığı bugün, yaşlı yerine zaten yoksulluk yaşayan aileyi desteklemek ciddi sorunlara neden olmakta, yaşlı yeterli bakıma erişmekte zorlanmaktadır. Bu durum, bakım hizmetinin nitelikli bir kamu hizmeti olarak verilmesinin gerekliliğini gözler önüne sermektedir.
- Yaşlıların toplumdaki ve aile içerisindeki konumlarını korumak ve güçlendirmek için özgün koşullar dikkate alınarak yaşlı bakımı için kamu hizmeti çeşitlendirilmeli, artırılmalı, bakım hizmeti veren kurumların denetimi sağlanmalıdır.
- Yaşlıya aile içi psikolojik ve fiziksel şiddet engellenmeli, Alzheimer ve Demans hastaları için profesyonel bakım hizmeti sunan bakımevleri açılmalı ve ihtiyacı olan tüm yaşlıların bu hizmete erişebilmesi sağlanmalıdır.
"Emeklilik yaşlılığın güvencesidir"
Şahbaz, emekliliğin yaşlıların güvencesi olduğuna dikkat çekti:
- Sosyal güvenlik hakkının ortadan kaldırılması, yaşlıları yoksullaştırdığı gibi, yoksulluğu toplumsallaştırmış ve insanlar en aşağılayıcı şiddet olan yoksullukla yaşamak zorunda bırakılmıştır.
- Oysa bugüne kadar üretilen tüm değer ve hizmetler, biriken sermaye, emeklilerin yaşlıların emeğinin ürünüdür. Emeklileri, yaşlıları yaşamdan dışlamak, yok saymak emeğe saygısızlığın ötesinde büyük haksızlıktır.
"Resmi söylemlerin altı boş"
Yaşlıların ve emeklilerin sorunlarının politik olduğunun altını çizen Şahbaz, ülkeyi yöneten, yönetmeye aday olan siyasilerin, yaşlılarla emeklilerle ilgili duruşlarını politikalarını bakış açılarını gözden geçirmelerini önerdi:
"Biliyoruz ki; iktidar temsilcileri ve siyasetçilerin 'Yaşlılar başımızın tacı. Büyüklerimiz, değerli varlıklarımız. Onlar yaşlı değil kıdemli vatandaşlarımız' ve benzeri resmi söylemlerinin altı boş ve yaşamda karşılıkları yok. Ve çözülmeyen, ötelenen bu sorunlar toplumun psikolojik ve sosyal dokusunu bozmaktadır. Yardım değil yasalarla güvence altına alınmış hak temelli bir sosyal güvenlik sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir" (KÖ)