Fotoğraf: Pinterest
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kürt Edebiyatçılar Derneği ve Mezopotamya Yazarlar Derneği, ölümünün 13’üncü yıldönümünde yazar Mehmet Uzun’u andı.
Ortak açıklama yapan yazarlar, “Mehmet Uzun, Kürt dilinin yasak olduğu bir dönemde, özellikle Kürt diline tabu olarak bakıldığı bir süreçte başkaldırı simgesi olmuş ve kendi anadili ile yazmaya başlamıştı” denildi.
Açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi:
“Mehmet Uzun, birçok Kürt yazarın aksine egemen dilde değil ana dilinde yazmayı tercih etti. Döneminde zayıf olarak gösterilmeye çalışılan Kürtçe yazı dilini geliştirmek, ortak bir edebi dil oluşturmak ve Kürt hikâye anlatım geleneğini canlandırmaya yönelik yaptığı çalışmalarla modern Kürt edebiyatında kurucu bir role sahip.
“Yıllarca sürgün hayatı yaşayan Mehmet Uzun’un romanlarını okuduğunuzda Kürtçenin ne kadar zengin olduğuna bir daha şahitlik edeceksiniz. Yazarın Kürt edebiyatında özgün bir yeri var. Bu kadar uzun soluklu roman sahibi tek yazar kendisidir demek yanlış olmaz.
“Ölümsüz birey yoktur bireyler tarafından yaratılan ölümsüz eserler ve bu eserlerin tümünden oluşan ölümsüz insanlar vardır. Mehmet Uzun unutulmadı, unutulmaz ve unutulmayacak.”
Mehmed Uzun hakkında
Kitapları yirmiye yakın dilde yayınlanan Mehmed Uzun, 11 Ekim 2007'de 55 yaşındayken kanser hastalığı nedeniyle Diyarbakır'da hayatını kaybetti.
Modern Kürt Edebiyatının öncülerinden olan Uzun hakkında Türkiye'de çok sayıda dava açılmıştı. 1981'de Türkiye Yazarlar Sendikası'nın 12 Eylül'de kapatılması ve yazarların bir bölümünün tutuklanmasını eleştiren yazıları nedeniyle Türkiye vatandaşlığından çıkarıldı ve 1992 yılına kadar Türkiye'ye gelemedi.
İsveç ve Dünya Gazeteciler Birliği'nin üyesi olan Mehmed Uzun, İsveç Pen Kulübü ve Uluslararası Pen Kulüp'te aktif olarak çalıştı ve uzun yıllar İsveç Yazarlar Birliği yönetim kurulu üyeliği yaptı.
"Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık" romanı ve "Nar Çiçekleri" adlı deneme kitabı ile ilgili olarak 2001 baharında yargılanan Uzun, her iki davadan da beraat etmesi sonucu "Bu kararı ümitle bekliyordum. Sadece kendi hesabıma değil, Türkiye hesabına bekliyordum. Umarım bu karar, demokratikleşmenin, edebiyat ve sözün mutlak serbestliğinin önünü açar " demişti.