Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, mahkeme, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden bilirkişi istenmesine karar verdi.
Duruşmaya, sözlüğün yazarı Filiz Bingölçe, Metis Yayıncılık Yayın Yönetmeni Semih Sökmen ve avukat Canan Arın katıldılar.
"Türk dilinin ilk sözlüğünü de yargılayın"
Avukat Canan Arın, mahkemenin daha önce bilirkişi olarak görevlendirdiği Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nun raporunu reddettiklerini açıklarken, raporun ilk cümlesini tekrarladı: "Argo kelimelerden sözlük olmaz."
Arın daha sonra Mahkeme Başkanı İrfan Adil Uncu ve Cumhuriyet Savcısı Mehmet Nuri Gür' e, "internette yaptığı kısa bir araştırmanın sonunda ulaştığı 262 bin maddelik argo sözlük listesinin bir bölümünü ve Hulki Aktunç'un derlediği Büyük Argo Sözlüğü'nü" sundu.
Türk dilinin ilk sözlüğünün Kaşgarlı Mahmut'un derlediği Divanü Lûgat-it Türk olduğunu hatırlatan Arın, "Divanü Lûgat-it Türk'ü de toplatın ve yargılayın. Çünkü bu sözlükte oradan alınma bölümler var" dedi.
Arın, bilirkişilik bir durum görmemekle birlikte, bir bilirkişiye ihtiyaç duyuluyorsa, dil bilimcilerden oluşması gerektiğini savundu.
Gazetecilerin yarısı duruşmada, yarısı dışarıda
İnsan hakları aktivisti, müzisyen Şanar Yurdatapan'ın da izlediği duruşmada gazetecilerin izleme talebini Mahkeme Başkanı Uncu, "Ne bu, Türkiye'nin en önemli işi bu mu?" sözleriyle karşıladı. Uncu, gazetecilerin yarısını duruşma salonuna aldı, yarısının da duruşmayı dışarıdan izlemesine izin verdi.
Savcı Gür, bilirkişi raporuna itirazları olmadığını bildirdi. Mahkeme, Edebiyat Fakültesi'nden bilirkişi istenmesine ve sonraki duruşmanın 11 Eylül 2003'de yapılmasına karar verdi.
Mahkeme "toplatma talebini" reddetmişti
Filiz Bingölçe'nin "Kadın Argosu Sözlüğü", Metis Yayınları'ndan Ekim 2001'de yayımlandı.
Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı Mustafa Gülsoy, 30 Aralık 2001'de toplatma talebiyle Beyoğlu 9. Asliye Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme, Gülsoy'un bu talebini, "eserin bu haliyle sözlük niteliği taşıdığı" gerekçesiyle reddetti.
Mahkeme kararında, "kitap içinde yer alan bazı kelimeler, deyimler ve açıklamaların Türk toplumunun örf ve inançlarına uygun olmamakla birlikte, kitabın tümünde yer alan kavram ve açıklamaların Türk toplumunun demokratik değerlerine ters düşmediği, sosyal normlarla çatışmadığı, halkın ar ve haya duygularını incitmediği gibi, cinsel arzuları tahrik ve istismar eden nitelikte bulunmadığı, genel ahlak kurallarına da aykırı olmadığı, yazarın bu eserle amacının kadınların aralarında kullanıldığını iddia ettiği argo sözlerin anlamlarını okuyanlara açıklamak olduğu, kaldı ki, TCK'nın 426, 427 maddelerine göre yetkili ve görevli ceza mahkemesine iddianameyle açılacak dava üzerine yapılacak yargılama sonunda da kitabın içeriği itibariyle anılan maddelerde yer alan eylemi gerçekleştirdiğinin anlaşılması halinde verilecek mahkumiyet kararı ile her zaman toplatılmasının mümkün olacağı, göz önüne alındığından itirazın reddine karar verilmiştir" denildi.
Mahkemenin bu kararı üzerine Cumhuriyet Savcısı Gülsoy, yazar Bingölçe ve yayıncı Sökmen aleyhinde "müstehcen kitap yayımlamak" suçlamasıyla Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde Türk Ceza Kanunu'nun 426/1, 427 son, 119/1 maddelerinden ve 5680 sayılı kanunun 16/4 maddesinden dava açtı. (BB/NK)