Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet ve Anadolu Ajansı (manşet fotosu)
Kimi kendi önlemini kendisi almış; dükkânın içine kırmızı şerit çıkmış. Kimi de taburelerden set oluşturmuş dükkâna insanları tek tek alıyor. Hepsinin kendisini ve eczanesini koruma yöntemi farklı olsa da ortak talebi eczanelerin nöbet sistemine göre çalışması.
İstanbul’un en yoğun hastanelerinden biri olan Taksim İlk Yardım Hastanesi’nin bulunduğu caddedeyiz. Caddenin her iki tarafında onu aşkın eczane bulunuyor.
Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği'nin verdiği bilgiye göre Türkiye'de yaklaşık 27 bin eczane ve 80 bin eczacı teknikeri bulunuyor.
Yarım kepenk de çare değil
Sırayla girip hepsiyle konuşuyorum. Bazıları hiç konuşmak istemediğini belirterek söyleşi önerimi kabul etmiyor bazıları da “Siz de kendinizi koruyun lütfen” diyerek dezenfektan ikram ediyor. Biraz yoğunluk olduğundan isim vermek istemiyorlar. Onlar işlerini yaparken iletiyorum sorularımı.
İlk eczacımız sokağın başındaki Hüseyin D. Kendisi uzun yıllardır bu sokakta olduğunu belirterek, eczacıların tıpkı sağlıkçılar gibi çalışmak zorunda olduğunu ancak yalnız bırakıldıklarını söylüyor.
“Biz İBB’nin beyaz masasını aradık. Burada bir dezenfektasyon işlemi yapılması için ama çağrımıza yanıt gelmedi. Dün sokakları yıkadılar. Sokakların yıkanması önemli ama buralar da virüsün en fazla olabileceği yerler. Kendi başımızın çaresine bakıyoruz. Eczacılara önerilen kepenk kapatmanın bir çözüm olacağını düşünmüyorum. Bu sefer dükkâna hava girmeyecek. Biz sürekli olarak burayı havalandırıyoruz.
“Sabah sekiz akşam 19 arası çalışmak çok yorucu. İş olmasa da, sokakta kimse olmasa da biz burayı açıyoruz. Bunun yerine bölge bölge nöbet sistemine gidilebilir. Örneğin bugün bu sokaktaki üç eczane açık olur ertesi gün başka üç eczane. Hem bizler de evimizden çıkmamış oluruz.”
Kişisel önlem
Hüseyin D.’nin yanından ayrılıp iki eczacı kadının bulunduğu eczaneye giriyorum. İkisi de hayli gergin ama temkinli. Eczanenin girişine masalardan bir set kurmuşlar. İnsanları orada bekletip sonrasında içeri aldıklarını, özel bir şirketten de dezenfektasyon desteği aldıklarını anlatıyorlar:
“Bize yetkililerin vermesi gereği desteği biz özel şirketten para ile aldık. Elbette fiyatlar da çok artmış. Sağlıkçılar için ayrılan maskeleri almak isteyen halk var. Bir müşteri gelmiş 100 tane maske almak istediğini söylüyor. Anlatıyorum reçeteye bağlandı, sağlıkçılar için ayrıldı diye. Hayır ısrar ediyor.
“Bu salgın bize insanların ne kadar açgözlü ve bencil olduğunu gösterdi. İhtiyacı yok ama ilaç almaya gelen onlarca müşteri çıktı.
‘C vitamini kalmadı’
“Bu yaşananlar bize bir de Türkiye’nin sağlık ve ilaç konusunda ne kadar geride olduğunu gösterdi. Yurtdışından ülkeye girişler ticaret yavaşladığı için birçok ilaca ulaşamıyoruz. Bir müşteri gelmiş ‘ihtiyacım olur bana 50 kutu c vitamini ver’ diyor. Depoları arıyoruz vitaminler için 'yok' diyorlar.
"Şu an ülkede c vitamini ihtiyacı var ama birçok eczanede bu yok. Çünkü Türkiye’de üretilmiyor bunlar. Birçoğunu yurtdışından getiriyorlar. Deporların elinde de sınırlı sayıda ilaç var. Yarın öbürgün bu ilaçlara, solunum cihazlarına, yataklara ihtiyaç duyulacak. Ama hiçbiri yok. İlaç sorunu ortaya çıkacak."
‘İşi olmayan sokağa çıkmasın’
“Biz her gün burayı açmak zorundayız. Nöbet sistemi olsa açmayız. Ben buraya gelebilmek için metroya biniyordum. Artık taksiye binip geliyorum. Ama o kadar bütçem yok. Bunu ne kadar süre devam ettirebilirim. Bu nedenle de gerçekten işi olmayanlar sokağa çıkmasın. Acil durumlar dışında hareket edilmesin.
“Benim buraya gelen hastalardan anladığım kadarıyla kimse durumun ciddiyetinde değil. 60 yaşını aşmış bir teyze geldi maske takmamış elinde eldiven yok. Bankaya gittiğini anlatıyor. Bizden de vitamin almaya gelmiş. Durumun ciddiyetinin farkında değil. Burası onun için de riskli bir alan. Yandaki hastaneden çıkan buraya geliyor. Biz eczacılar olarak anlatmaktan yorulduk. Yetkililerin harekete geçmesi gerek.”
Arada camekan
Başka bir eczane dikkatimi çekiyor. İçeriye bankalardaki gibi kırmızı bir şerit çekmişler. Ayrıca çalışanların bulunduğu alanları camekâna almışlar. Tüm çalışanlar maske ve eldivenli. İçeri girerken sosyal mesafe kuralına uymam gerektiğini hatırlatan kadın eczacı şunları söylüyor:
“Biz kendi çabamızla bu önlemleri aldık. Ama bunların yetersiz olduğunu biliyoruz. Hastane hemen karşımızda. Bir kere en baştan devletin teknik ekiplerle gelip buraları dezenfekte etmesi gerekiyordu. Onlar yapmayınca biz kendimiz hijyen sağlamaya çalıştık. Yeterli değil.
'Aynı sokaktaki tüm eczaneler her gün açmasın'
“Her gün buraya geliyoruz. Bazen iş yapamadığımız günler de oluyor. Sokaklar boş. Bazen de çok iş yaptığımız zamanlar oluyor. Hastanenin durumuna göre değişiyor. Eğer bir nöbet sistemi olursa aynı sokaktaki tüm eczaneler her gün açmaz. Nöbetleşe açarsak her gün evden çıkmamış oluruz. Bizim önerimiz bu.”
"Kepenkler yarım çalışılabilir"Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği (PGED) Başkanı Ecz. Armağan Ener: "Eczaneler risk alanı, eczacılar risk alanı yüksek meslek grubu haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığı acil önlem almalıdır" dedi. Ener'in açıklaması şöyle: "Özellikle yaşlılar, hastalık semptomlu veya taşıyıcı kişiler, gebeler vb. yüksek risk grubunda olanların eczanelerde bir arada olması bu salgını körükleyecektir. Eczanelere yoğun gelen insanlar nedeniyle, eczaneler risk alanı, eczacılar da riski en yüksek meslek gruplarından biri haline gelmiştir. Yaklaşık 27 bin eczane ve eczacı, en az üçer eczacı teknikeri ile 80 bin kişi olarak düşünüldüğünde, eczanelerin virüsün en fazla yayılabileceği alanlardan biri haline geldiği aşinadır. "Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda acil önlem almasını, Eczanelerle ilgili alınacak tedbirlerin biran önce hayata geçirilmesi konusunda gerekli adımların atılması gerekliliğini kamuoyu ve yetkililerin dikkatine sunmaktayız. "Sağlık hizmetlerinin sürdürülmesinde önemli bir yeri olan Eczanelerin faaliyetlerini kesintisiz sürdürebilmesi Halk sağlığı açısından da önemlidir. Kepenk arkasından satış yapılması, bariyer çekilmesi, randevulu müşteri alma, belirli sayı ile içeriye alma ve temassız alışveriş, eczanelerin Sağlık Bakanlığı veya belediyeler tarafından düzenli olarak dezenfekte edilmesi gibi hızlıca alınacak önlemlerle tedbir sağlanması mümkün olabilir. |
(EMK)