ABD'nin Virginia eyaletinde bir yerel mahkeme, Pazartesi günü (15 Nisan) merkezi ABD'de bulunan Anayasal Haklar Merkezinin Iraklı üç işkence mağduru -Süheyl Necim Abdullah El Şimari, Esad Hamza Hanfuş Zübaye ve Salah Hasan Nüsayif El Ecaili- adlarına CACI özel güvenlik şirketine karşı açtığı davayı görüşmeyi kabul etti.
İnsan Hakları İzleme (HRW) Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölümü'nden Sarah Sanbar'ın haberine göre, iddianame, ABD hükümetinin 2003'te Irak'ta tutukluların sorgulanması için sözleşme imzaladığı özel güvenlik şirketi California Çözümleme Merkezi'ni (California Analysis Center, Inc.[CACI]) davacıları Ebu Gureyb'de işkence ve başkaca kötü muamelelere uğratmak ve bu işkencElere bizzat katılmakla suçluyor. Davacılar CACI'nın tazminat ödemesini ve cezalandırılmasını talep ediyor.
CACI, 2008'deki ilk başvurudan bu yana davayı 20 kez düşürmeye çalışmıştı.
"El Şimari ve diğerleri, CACI'ya karşı" olarak bilinen davanın ilerleyebilmesi ancak bir askeri müteahhitlik şirketine karşı açılmış olması dolayısıyla mümkün olabilmişti. ABD mahkemeleri, ABD federal hükümetine yönelik benzer davaları, savaş dönemlerinde ortaya atılan iddialar karşısında ABD güçlerine ceza bağışıklığı sağlayan 1946 tarihli bir yasaya dayanarak defalarca reddettiler.
Bunun da ötesinde, ABD hükümeti, işkence gördükleri veya kötü muameleye uğradıklarını ileri sürenler için herhangi bir resmi tazminat programı veya başka bir telâfi yolu açmadı. Davaların görülmesi için de herhangi bir yol söz konusu değil.
Bu dava, mahkeme önünde haklarını arama şansı bulan bu üç kişi için adalete doğru atılmış kritik bir adım olsa da davacılar henüz yalnızca talihli bir azınlık sayılıyorlar. Geçmişte çektirilen acıların yüzlerce mağduru için adalete ulaşma ihtimâli hâlâ çok düşük.
HRW, ABD hükümetini "doğru olanı yapmaya, zulümlerinin sorumluluğunu almaya, özür dilemeye ve uzun yıllardır reddedilen telâfiler için bir yol açmaya" çağırıyor.
Irak'ın işgali ve Ebu Gureyb'deki işkence ve zulüm
Mart 2003'te Amerika Birleşik Devletleri, geniş çaplı işgalini meşrulaştırmak için Irak'ın "kitle imha silahları" geliştirdiği yönündeki düzmece iddiaya dayanarak ülkeyi uluslararası hukuka aykırı bir şekilde işgal etti. Bush/Cheney yönetiminin işgal öncesi ve sonrasında aldığı önlemler, Irak'ta siyasi istikrarın tamamen bozulmasına ve Irak devletinin bütün kurumlarıyla çökmesine yol açtı. Ülke ABD eliyle oluşturulan bir yürütme organınca yönetilmeye başladı.
Irak savaşının hesaplanması olanaksız insani bedeli durmaksızın artmaya devam ediyor: Yüzbinlerce insan öldü, milyonlarcası yerinden edildi; çevresel yıkıma, kuşaktan kuşağa devreden kronik sağlık sorunları eklendi. Sayısız insan işkenceye uğradı, travma geçirdi, eşi görülmemiş biçimlerde zarar gördü ve bütün bir kuşak aralıksız savaşla büyüdü.
İşgalden ve onu izleyen isyanın bastırılmasından kısa süre sonra ABD, büyük çoğunluğuna hukuken hiçbir suçlama yöneltilmeyen Iraklı sivilleri ülke çapında bir hapishane sistemi içinde toplamaya başladı. Bunlar arasında Bağdat dışında, daha önce Saddam Hüseyin rejimince işkence ve zalimane muamele için kullanılan kötü ünlü Ebu Gureyb Hapisanesi Iraklı erkek, kadın ve çocukların tutulduğu önemli bir toplama merkezi olarak açıldı. Bu geniş toplama merkezi içinde bir de Iraklıların alıkonulduğu, sorguya çekildiği ve sonunda işkenceye uğratıldıkları iki katlı betonarme bir hapishane (“sert kısım”) vardı.
Nisan 2004'te ABD'nin Ebu Gureyb'deki Iraklı tutsaklara reva gördüğü işkencelere ilişkin haberler dünya medyasına sızdı. Askerlerin çıplak, kukuletalı tutuklulardan oluşturulan insan piramitleri üzerinde poz verdiği, tasmalı mahkûmların uğradıkları yaygın cinsel saldırıları gösteren fotoğraflar ve videolar yayınlandı; bu korkunç görüntüler bir kuşağın vicdanına kazındı.
Bu ifşaatlar dünyanın dört bir yanında hesap sorma ve tazminat taleplerine yol açtı. Sonraki askeri soruşturmalar, çok az sayıda alt rütbeli ABD askerinin askeri mahkemelerde yargılanmasını ve ABD'deki iki özel askeri müteahhitlik şirketinin -Titan Corporation ve CACI Premier Technology, Inc.- Ebu Gureyb'deki işkencelerde oynadıkları rolün belgelenmesini mümkün kıldı.
(AEK)