Ebru, Canan, Mercan, Münevver bu usta sihirbazlardan bazıları... Bütün karanlıklara rağmen iş hayatına atılmayı seçen, buna cesaret eden birkaç cesur amazondan söz etmek istiyorum size.
Bu kadınlar, Mardin'in öteki rengi... Bazıları öyle başarılı ki, çalıştıkça güçleniyor, cesaretleniyorlar, marka olmuşlar...
Başarmak için ailelerinin desteği yetiyor. Daha uygun şartlarda yaşasaydılar, başarıları kaça katlanırdı kim bilir!
İşte bu kadınların kendi ağızlarından öyküsü...
Canan Aydoğan: Kulaklarımı tıkadım, işimi kurdum
Üniversiteyi okumaktı amacım. Böylelikle bir meslek sahibi olacaktım, ama olmadı. Evlendim. Bir iş kurma, ayaklarımın üzerinde durabilme düşüncesi yapımda vardı. İki çocuğum oldu. Onlar büyüyene kadar kendi isteklerimi erteledim.
Bağımsız çalışacağım bir işim olsun istiyordum. 2003 başlarında Ankara'ya gittiğimde bir Amerikan şirketiyle tanıştım. Şirketin ürünlerini pazarlamak amacıyla sponsorluk işlerini aldım. Bunlar, sağlıklı beslenmeyle ilgili bitkisel ürünlerdi.
Amacım sadece para kazanmak değildi; ruhi bir tatmin arıyordum. Çevreden "Neyin eksik, paraya ihtiyacın yok, evinde otur" sözlerini öyle çok duydum ki. Bütün bunlara kulağımı tıkadım ve işimi kurdum. Şu an işlerim oturmuş durumda.
Hep daha iyisini hedefliyorum. İleriye dönük projelerim var. Mardin'de kadınlar hep birinin güdümünde yaşıyor. Birey yok, toplum var. Ben bu konuda istisnayım; kendi kararlarımı kendim alıyorum. Dışarıdan en modern görünen kadın bile kendi fikirlerini uygulayamıyor hayatına.
Her şeyin farkındalar ama bu sisteme katlanıyorlar, ya da buna mecburlar. Feodal yapı çok sert. Her şeyin başı eğitim. O zaman değişecek her şey. Sosyal aktivite sıfır! Kadınlar sadece televizyon izleyip hayal dünyasında yaşıyorlar. Televizyon izleme özgürlükleri bile kocalarının eve gelip kumandayı ele almasıyla bitiyor!..
Mercan Özmen: Kitabevi açacağım
"Kendi işimi kurma fikri, eşimden ayrıldıktan sonra oluştu bende. Ayrıldığımda bunalımdaydım. Acı çekiyordum. Ayaklarımın üzerinde duramıyordum. Kadın Merkezi'nin çalışmalarına katıldım.
Zamanla bunalımlarımı atlattım. Girişimcilik konusunda bilinçlendim. Arkadaşlarımla bir iş kurmaya karar verdik. Bir matbaa açmak için proje hazırlayıp GAP-GİDEM'e yolladık, ama projemiz kabul edilmedi.
Bunun üzerine kendi olanaklarımızla bir temizlik şirketi kurduk. Bir dükkan kiralayarak işe başladık. Müşteri potansiyeli oluşturup elemanlar aldık. Ailem beni destekledi, ki bu benim için önemliydi. Gerisi umurumda değildi zaten. Önceleri eleman bulmakta zorlandık.
Kadın eleman arıyorduk ama kadınlar çevreden tepki almaktan korktukları için çalışmak istemiyorlardı. Burada bazı insanlar ufak beyinli. Yüksek binalar, parklar yapılıyor, çevre değişiyor ama kafalar aynı. Kadınlarımız da yeterince savaşmıyorlar. Bütün olumsuzluklara ve engellere rağmen başardığımıza inanıyoruz.
Şimdi bir projem var: Kitabevi açacağım. Bir kafe de olacak aynı zamanda. Kadınlar rahatlıkla gelecekler oraya, kitap okurken kahvelerini içecekler, müzik dinleyecekler... Pasta ve börekleri kendim yapacağım. Okuma alışkanlığı yok burada. Değişmemiz lazım.
Açacağım kafede edebiyat toplantıları yapacağım. Hayallerim geniş. İnsanların dünyanın Mardin'le sınırlı olmadığını görmelerini istiyorum. Düşünsünler biraz. Benim işim çok zor.
Bir kadınım, hem de dul bir kadın... Üstelik iki çocuğum var ve Kızıltepe'de yaşıyorum. Olsun, umutluyum, başaracağım!..
Ebru Kolbaşı: Kendi mağazamı açıyorum
Beş yıldır bir giyim mağazasında çalışıyordum. Artık kendi işimi kurma zamanı geldi, diye düşündüm. Kadın giysileri satacaktım. Kadın Merkezi, kredi başvurusu yapmam konusunda bana yardımcı oldu. Şu an çalışmalarım devam ediyor. Bir aya kadar kendi mağazamı açacağım.
Akrabalarım ve çevrem "Bu işin altından kalkamazsın, başaramazsın!" dediler ama ben kendime inanıyorum. Başaracağımı biliyorum.
Hem bir kadının giyiminden, en iyi bir kadın anlar. Burada ya bize sunulanlara razı oluyoruz ya da başka şehirlerden kıyafet alıyoruz.
Bence bana ihtiyaç var; çünkü, burada kadın ne istiyor, bunu iyi biliyorum. Mardin gibi bir yerde bekar birinin iş yeri açması alışılmış bir şey değil. Tepki alıyorum ve bu devam edecek.
Beni yıldırmalarına izin vermiyorum. Ailem destekliyor beni. İşim gereği şehirlerarası yolculuklar, iş görüşmeleri, pazarlıklar yapacağım.
Ticaret, kadının zorlanacağı bir meseledir. Başardığımı gördüklerinde anlayacaklar ki, kadın her işi başarır!.
Münevver Karahan: Kayınvalidemle karar verdik, gelinlik mağazası açtık
Ben Mardin'in bir köyünde büyüdüm. Babam köyün müezziniydi. Gözleri görmezdi ama çok aydın bir insandı. Köydeki insanların tepkilerine rağmen beni ve kardeşimi okuttu.
Okulda 300 erkek öğrenci vardı ve ben aralarındaki tek kızdım. 12 Eylül dönemiydi. Birçok arkadaşımı siyasi olaylardan dolayı kaybettim.
Ben okurken köylüler babama tepki gösteriyordu. Okul önlüğümün kısa olduğunu söylüyor, saçımın açık olmasını eleştiriyorlardı.
Üstelik bir müezzinin kızıydım. Babam onlara "Benim gözlerim görmüyor ama ben geleceği görüyorum; siz ise görebildiğiniz halde körsünüz" diyordu.
Babam şimdi 75 yaşında ve Açık Öğretim Fakültesi İşletme Bölümü'nde okuyor. Bu yaşta bile öğrenmeye devam ediyor. Onunla gurur duyuyorum.
Benim iş hayatım biraz acı bir hikayeyle başlıyor.
Evlenmiştim ve evliliğim büyük bir tehlike altındaydı. Hatta eşimle ayrı yaşıyorduk. Uzun bir süre Halk Eğitim Merkezi'nde usta öğreticilik yapmıştım. Evliliğimde sorunlar yaşadığım bir dönemde, iş benim için bir çıkış noktasıydı.
Kayınvalidemle oturup karar verdik; bir gelinlik mağazası açacaktık. Kayınvalidem manevi desteğini hep sürdürdü. Ve mağazamı açtım. Küçükten başladım, işimi büyüttüm.
Zamanla şubeler açtım. Aynı zamanda gelinlik imal ediyordum. Kimseden bir kuruş almadım. Evliliğim de yoluna girdi bu arada. Çalışarak üzüntülerimi yok etmiştim.
Zamanla insanlar başarımı kutlamaya başladılar, ama öyle çok çalışıyordum ki bununla övünmeye fırsatım yoktu. Her şeyi kendim başardım. Artık mutlu bir evliliğim var.
Kardeşlerimi okutuyorum, aileme yardım ediyorum. Bir yandan da kendi çocuklarımın geleceğini kuruyorum. Şu an piyasanın yüzde 80'i benim. Şehir merkezi ve çevre ilçeler benimle iş yapıyor. Lider durumdayım.
Ben insanları çok seviyorum. Gelen her müşteriyi, evime gelmiş kabul ederim. Bundan dolayı onlar da beni seviyorlar. Yanımda çalışan kızlarım var; hiçbiri beni bırakmadı.
Elemanlarımdan biri kendi işini kurdu; şu an onunla ortak çalışıyorum. Diğer elemanlarım da bir gün kendi işlerini kuracaklar ve ben onlara da destek olacağım. Daha büyük bir iş yeri açacağım, birçok kadınla birlikte çalışacağım. Daha büyük bir projenin hazırlıklarını yapıyorum... (NY/NM)