Solfasol ekibi, “Serbest Cuma” etkinliklerinin ikinci ayağında 13 Haziran günü Ka Fotoğraf Geliştirme Atölyesi’ne konuk oldu. Ankara’nın sahip olduğu değerleri anlatmak adına yayın hayatına başlayan aylık gazete Solfasol, yola ne amaçla çıktıklarını ve neler yaptıklarını anlatan keyifli bir sunum gerçekleştirdi.
Gazete, ilk olarak 1 Mayıs 2011’de, 1 Mayıs alanında okuyucularıyla buluştu ve her yeni yaşını 1 Mayıs alanlarında okuyucularıyla birlikte kutluyor.
Vicdanlı gazete
Ankara’nın bir semtinden adını alan Solfasol, kendini iki solun arasına sıkışmışların, uykusunda bile özgürce uçan ebabil kuşlarının gazetesi olarak tanımlıyor. Kente dokunmak, kentin bir parçası olmak amacıyla yola çıkan gazete, genelde bir şey olduğunda onun Ankara üzerine etkisini de inceliyor. Bütün örgüt ve oluşumlardan bağımsız, kişisel ve bu yönüyle vicdani bir gazete.
Reklam dahi almıyorlar ve gazete kişisel abonelikler ile bazı mekanların destekleriyle ayakta kalmaya devam edebiliyor. Aynı zamanda, matbaa, posta, zorunlu vergi giderleri ve yarı gönüllü olarak çalışan tasarımcıya ödenen para dışında çok fazla masrafları da yok. Yani gönüllülük esaslı ve bu sayede ayakta durabilen bir gazete Solfasol.
Çok tanımlı bir gazete de değil. Sadece ayrımcı, faşizan, şiddet içeren ve ötekileştirici bir dilden uzak, bir grup insanı ezmeyen bir dil arayışındalar.
Bu yönüyle neyi yayınlayacakları konusunda kesin çizgileri olmadığını ama neyi yayınlamayacaklarını çok iyi bildiklerinin altını çiziyorlar. Okuyanı, yazanı, basanı, düzenlemeleri ve tasarımını yapanların aynı olduğu bir gazete.
Kendilerini gazeteci olarak tanımlamaktan da kaçınıyorlar; çünkü aslında herbirinin farklı meslekleri ve uğraşları var.
Editoryal bir kurumları yok. Sayılarını, her yeni sayı çıkacağında uygun olan kişiler bir araya gelip dosya konusu belirleyerek çıkarıyorlar. Gönderilen materyalleri yine uygun olan kişiler değerlendiriyor. O sayıda kullanılmayan yazılar, mümkün olduğunca diğer sayılarda kullanılmaya çalışıyor. Çünkü Solfasol’ün amacı daha çok basıp daha çok satmaktan ziyade daha çok kişinin gazetede yazması ve böylece insanlarla ilişkiler kurulması.
Kent için tepki veren herkes Solfasol’de yer alabilir. Bu nedenle gazete için biraz daha rastlantısal ve organik diyebiliriz. Gazete, bir gelir kaynağına bağlı olmadan yayın hayatına devam ettiği için sansürle pek fazla karşılaşmadıklarını söylüyor. Öyle ki bir dönem cazaevi mektupları da yayınlanmış.” Çocuk Gözünden” köşelerinde yazan 6 yaşındaki bir çocukla, diğer alanlarda yazıları olan 80 yaşındaki bir insanı buluşturuyorlar. Bu yönüyle herkese hitap edebilecek, dahil edici, kapsayıcı bir dili olan ve yabancı hissettirmeyen bir gazete. Aynı zamanda Ankara’nın gazetesi olarak kentle olan bağlarını yaptıkları kent gezileriyle ve toplantılarını kentin farklı yerlerinde yaparak güçlü tutmaya çalışıyorlar.
Peki neden her ay çıkmasına rağmen dergi değil de gazete?
Dergiler için aynı ya da benzer insanların örgütlenme yeri/ biçimi denilebileceğini; ama gazetelerde böyle bir şey olmadığını ve kendilerinin de belli bir ekol/örgüt olmama isteğinde olduklarını söylüyorlar.
Neler yaptılar?
İlk sayıda bisiklet yaşamı, kent hayatında bisikletin kendine bulamadığı yeri ve bu konudaki talepleri dile getiren gazete, Perşembe Akşamı Bisikletçileri ve Öteki Bisiklet grubuyla bağlantı kurmuş oldu. Bununla bağlantılı olarak gazetede çevre ve ekoloji üzerine pek çok yazı yayınlandı.
Anayasa tartışmalarıyla ilgili bir dosya konusunda Demokratik Anayasa Hareketi ile, çocuk hakları üzerine yaptıkları çalışmalarla Gündem Çocuk Derneği ile, kadın ve kadın hakları konularındaki hassasiyetleriyle Uçan Süpürge gibi kadın dernekleriyle, iş kazaları üzerine yazılan yazılarla işçi sınıfıyla iletişime geçtiler.
Ulaşım ve yaya hakları, kültür sanat, spor, Van depremi, Roboski ve ODTÜ olayları ile ilgili dosyalar, kent forumlarını ve direnişlerini içeren yazı ve haberler gazetede yer aldı. 3 yılda, 34 sayıda toplam 1358 yazı, haber ve söyleşi yayınlandı. (BK/HK)