İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Nazan Moroğlu, Mor Çatı Koordinatörü Halime Güner, Diyarbakır Kadın Merkezi (Ka-Mer) kurucularından Naime Kardaş ve Mardin - Kızıltepe Kadın Danışma Merkezi (KADMER) sorumlusu Aycan Başboğa'nın tasarıya ilişkin ortak görüşleri böyle.
Moroğlu, "Düzenleme, namus cinayetlerinin önlenmesinde etkili olabilir. Şimdi önemli olan, görülmekte olan davaların yasanın yeni düzenlemesi gözönüne alınarak hükme bağlanması" diyor.
Güner, sonuçta, kadın kuruluşları arasındaki işbirliğinin ve dayanışmanın etkili olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye'deki pek çok kadının nüfus cüzdanı bile bulunmadığına, imam nikahının yaygınlığına dikkat çeken Kardaş, TCK'daki hükümlerin genellikle "evli" kadınları kapsadığına dikkat çekiyor.
Başboğa ise, "töre cinayetleri" kavramını eleştiriyor ve ekliyor: "Kadınları sadece geri kalmış, feodal ilişkilerin yaygın olduğu bölgelerde, eğitimsiz erkekler öldürmüyor. Töre cinayetleri, bu çağrışımları yaratan bir ifade."
Moroğlu, Güner, Başboğa ve Kardaş'ın görüşleri şöyle:
Moroğlu: Görülmekte olan davalar, yeni haliyle hükme bağlanmalı
* TCK tasarısında yapılan düzenlemeyle töre kastıyla işlenmiş adam öldürmelerin ağırlaştırılmış ceza alması, çok önemli.
* Yasada yer alacak böyle bir kuralın, töre cinayetlerinin caydırıcı olmasında yani sosyal değişme sağlanmasında önemli rol oynayacağına inanıyorum. Yasanın töre cinayetlerini adeta teşvik eden, destek veren ve bugün yürürlükte olan maddesi, ne yazık ki kadınların mağdur olmasına yol açıyor.
* Yeni TCK'nın bu mağduriyetin önleyecek nitelikte olmasına, başta kadın kuruluşları ve kadın hukukçular destek verdi.
* Şimdi önemli olan, kanun çıktığında halen görülmekte olan bu konudaki davaların da yeni ağırlaştırılmış şekilde hükme bağlanması.
Güner: Topluma değil kadına yönelik işlenen suçlar
* Düzenleme çok önemli, çok olumlu. Bu sonucu, Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından küçük fakat önemli bir adım olarak görüyorum.
* Tasarının bu hale gelmesinde, kadın kuruluşlarının birbirleriyle ve kanun yapıcılarla sıkı ilişki içine girmesi; birikimlerini, deneyimlerini kanun yapıcılara aktarmaları, hızlı bilgi akışı etkili oldu.
* TCK Tasarısı'nın hazırlık aşamasında, çok ciddi, düzenli, disiplinli çalışan kadın grupları oluştu. Bu gruplar, yoğun bir lobicilik faaliyeti gerçekleştirdiler. Kadın kuruluşları, kendi aralarında kurdukları iletişim ağı ile güçlerini fark ettiler ve bu gücü milletvekillerine de hissettirdiler.
* Sayıları az da olsa, duyarlı kadın milletvekilleri de bu sonucun mimarlarından. Özellikle Gaye Erbatur ve Oya Araslı'nın çabaları çok etkili oldu.
* Uçan Süpürge'nin, Birleşmiş Milletler'in (BM) hazırladığı, "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve İhtiyari Protokol / Milletvekilleri İçin El Kitabı"nı Türkçeleştirip milletvekillerine dağıtması da önemliydi.
* Bu kitapçık, "toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve korumak için, önyargılar bir kenara bırakılarak nasıl yasa düzenlenir" sorusuna yanıt veriyordu. Kitapta, namus cinayetleri de dahil pek çok konuda detaylı bilgiler yer alıyordu.
* Ancak TCK'ya ilişkin temel problem, cinsel suçlara ilişkin bakış açısı. Milletvekillerinin büyük bir çoğunluğu, "cinsel suçları" bireyin bedensel bütünlüğüne değil, topluma yönelik suçlar olarak değerlendiriyor. Oysa kadınlar, "bedenimiz bizimdir" diyor ve cinsel suçların bireye yönelik suçlar kapsamında değerlendirilmesini istiyor.
* "Töre cinayetleri" de aslında sorunlu bir kavram. Yasada "namus cinayetleri" kavramının kullanılması daha doğru olurdu. Töre cinayetleri kadınlara yönelik suçları belli bir bölgeyle, dinle, geleneklerle, sosyal statüyle ilişkilendiriyor. Oysa kadınlar dünyanın her yerinde, her kesimden, her sosyal ve ekonomik statüdeki erkekler tarafından öldürülüyor. Gerekçe bazen aşk, bazen tutku, bazen itaatsizlik oluyor...
Kardaş: Yasa uygulayıcılar eğitilmeli
* Kadın kuruluşlarının yoğun çabasıyla atılmış, çok önemli bir adım. Ancak tasarıda kabul gören kavramın "töre" değil "namus" olmasını tercih ederdik.
* Şimdi önemli olan, yasanın uygulanabilmesi. Yasa uygulayıcılarının zihniyetlerinin değişmesi için çalışmamız gerekiyor. Hakim, savcı ve polislerin kadın ve erkek eşitliğini gözden kaçırmaması çok önemli. Bunun için kurum içi eğitim verilmesi etkili olabilir.
* Bir başka önemli sorun, TCK'daki koruyucu hükümlerin genellikle "evli" kadınları kapsaması. Bölgemizde pek çok kadının nüfus cüzdanı bile yok; imam nikahı çok yaygın.
Başboğa: Nüfus cüzdanı olmayan kadınlar ne olacak?
* Düzenleme çok iyi. Cezanın ağırlaştırılması caydırıcı olabilir. Ancak kadınları sadece geri kalmış, feodal ilişkilerin yaygın olduğu bölgelerde, eğitimsiz erkekler öldürmüyor. Töre cinayetleri, bu çağrışımları yaratan bir ifade.
* Kadınlar, sinemaya gittikleri, şarkı söyledikleri, sokağa çıktıkları için dünyanın her yerinde öldürülüyor. "Namus" cinayetleri daha kapsayıcı bir kavram.
* Şimdi yasanın uygulanabilmesi için çalışmalıyız. En ağır sorunumuz, pek çok kadının nüfus cüzdanının bile bulunmaması. Sabahtan beri, Mardin dışından gelen bir kadını Sosyal Hizmetler'e bağlı Kadın Konukevi'ne yerleştirmek için uğraşıyorum.
* 20'li yaşlarında bir kadın, kocasından ve kocasının ailesinin uyguladığı şiddetten kaçıp bebeğiyle bize başvurdu. Ancak nüfus cüzdanı yok ve konuk evinde yer bulduğumuz halde yerleştiremiyoruz. (BB/YS)