IMF ve Dünya Bankası'nın tarım programı
* Tarımda destekleme alımlarına son verilecek,
* Tarımsal girdilere sübvansiyon uygulanmayacak,
* Tarım kredilerine verilen sübvansiyonlar kaldırılacak,
* Üretimle hiçbir bağı bulunmayan doğrudan gelir desteği (DGD) sistemine geçilecek,
* Tarım ürünleri ithalatındaki gümrük tarife oranlarının azaltılacak,
* Gübre ve diğer girdi sübvansiyonlarının 2000-2001 döneminde
* Tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin işletme ve tesisleri anonim şirket haline getirilerek özelleştirilecek,
* Sektördeki devlet varlıkları (TEKEL, ÇAYKUR, EBK, TZDK, İGSAŞ vb.) ticarileştirilecek ve özelleştirilecek,
* Fındık, tütün ve şekerpancarı üretim alanları daraltılacak.
Daha kısa bir anlatımla tarım desteklenmeyecek, üretim bitirilecek, ithalat artırılacak.
Program tarımı çökertti, çiftçiyi yoksullaştırdı
Tam anlamıyla tarımı çökerterek emperyalist metropollerin biriken tarım-gıda stoklarını Türkiye'ye ihraç etmelerini amaçlayan bu program, DSP-MHP-ANAP-Derviş koalisyonu tarafından üç yıldır virgülüne bile dokunulmadan uygulanıyor:
Girdi ve kredi destekleri kaldırıldı
* Girdi sübvansiyonlarının nominal olarak sabit tutularak reel olarak enflasyon oranında aşınmaya terk edildi. Bu nedenle 1999'da 5.6 milyon ton olan gübre kullanımı 2001'de yüzde 24 oranında azalarak 4.3 milyon tona düştü.
* Çiftçilere verilen kredilerin faiz oranları piyasa faiz oranları düzeyine yükseltildi.
Çiftçi reel gelir kaybına uğratıldı
* Tarımsal destekleme fiyatları hedeflenen enflasyona göre belirlendi ve 2000'de yüzde 28.4, 2001'de ise yüzde 52.8 oranında artırıldı. Ancak enflasyondaki gerçekleşme 2000'de yüzde 39, 2001'de ise yüzde 68.5'i bulduğu için çiftçiler reel gelir kaybına uğradılar.
Destekleme alımları azaltıldı
* Destekleme alımları miktar bazında da önemli ölçüde azaltıldı. 1999'da 3.6 milyar dolar olan destekleme ödemeleri 2000'de 2.7, 2001'de ise 1.5 milyar dolara düşürüldü. Böylelikle destekleme ödemelerinin tarım kesiminin toplam katma değerine oranı 1999'da yüzde 12.7 iken 2001'de yüzde 7.8'e geriledi.
DGD sistemine geçildi
* Girdi, kredi ve temel ürünlerdeki fiyat desteklerinin ortadan kaldırılmasına koşut olarak ülke ölçeğinde doğrudan gelir desteği (DGD) sistemine geçildi.
TSKB, TEKEL ve Ziraat bankası özelleştirilecek
* Tarım satış kooperatifleri, şeker fabrikaları, TEKEL ve Ziraat Bankası'nın özelleştirilmelerine zemin hazırlayan yasal düzenlemeler yapıldı.
Özelleştirme saldırısı hız kazandı
* IMF -Dünya Bankası'na verilen taahhütler uyarınca 2000-2002 yılları tarımda özelleştirme saldırısının ivme kazandığı bir dönem oldu. ORÜS, EBK, TZDK ve TİGEM isletmelerinin özelleştirme işlemlerine devam edildi. TEKEL özelleştirme kapsamına alındı.
IMF-DB programı ve yol açtığı krizler çiftçiyi yoksullaştırdı
Gerek IMF-Dünya Bankası'nın yönlendirdiği program, gerekse bu programın neden olduğu şubat 2001 krizi diğer sektörleri olduğu gibi tarımı da derinden etkiledi. 2001'de tarım sektörü sabit fiyatlarla yüzde 6.1 küçüldü. 2000'de 28 milyar dolar olan tarımsal katma değer yüzde 31 oranında azalarak 19.4 milyar dolara düştü. Tarımda 2000'de 1261 dolar olan kişi başına milli gelir 878 dolara geriledi.
Türkiye gıda güvenliğini yitiriyor
Bir zamanlar tarımda kendine yeterli 7 ülkeden birisi olmakla övünen Türkiye, yalnızca üç ürünün (pamuk, tütün, mısır) ithali için 1 milyar dolar ödemek durumuna düştü. 2000 yılında tarımsal ürünler ihracatı 3.9, ithalat ise 4.2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye yarımda net ithalatçı olma yolunda dev adımlar attı.
Sermaye partilerinin tarım programları
Seçimlere iki hafta kaldı. Sermaye partileri seçim bildirgelerini açıkladılar. Emekçilere şirin gözükmek ve oylarını çalmak için sıraladıkları bir sürü vaadin dışında, bildirgelerdeki tarıma ilişkin politikalar neredeyse tek bir kalemden çıkmış gibi birbirine benziyor. Tarıma ilişkin söylemleri tarım emekçilerinin değil, tümüyle IMF-Dünya Bankası'nın dayatmalarına endeksli.
İşte sermaye partilerinin seçim bilgilerinin tarıma ilişkin bölümlerinden bazı seçmeler:
* Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP): Devletin fiyatlara müdahalesi yerine, fiyatların serbest piyasada oluşması esas alınacak. Doğrudan gelir desteği (DGD) sistemi sürdürülecek. Tarımsal KİT'ler özelleştirilecek.
* Cumhuriyet halk Partisi (CHP): Devlet tarımda ürün fiyatı ilan etmeyecek ve alım yapmayacak. Tarımsal üretim sözleşmeli çiftçilik modeli ile yönlendirilecek.
* Demokratik Sol Parti (DSP): Tarım gelirlerindeki düşüş sanayiye aktarılabilecek kaynakları azaltmıştır.
* Doğru Yol Partisi (DYP): Tarımda destekleme politikaları, üretimin serbest pazar şartlarına uygun gelişmesi esas alınarak yeniden yapılandırılacak. Özel ormancılığa geçiş sağlanacak.
* Liberal Demokrat Parti (LDP): Tarımsal ürünlerde büyük sermayeli yerli ve yabancı özel kuruluşlar tarafından spekülasyon yapılması teşvik edilecek. Tarımsal KİT'lerin (örneğin TMO) ve tarım satış kooperatifleri birliklerinin (örneğin Fiskobirlik) faaliyetine son verilecek.
* Milliyetçi Hareket Partisi (MHP): Ürün fiyatlarına devlet müdahaleleri yerine, üretimin piyasa koşullarında talebe uygun olarak yönlendirilmesi sağlanacak. Tarım sektöründe faaliyet gösteren KİT'lerin zaman içinde faaliyet alanları sınırlandırılacak. Sözleşmeli çiftçilik geliştirilecek. Özel ormancılık teşvik edilecek.
* Saadet Partisi (SP): Sözleşmeli tarım teşvik edilecek.
Bu vaatler arasındaki ortak noktaları bularak üzerinde biraz düşünelim:
Devlet tarımsal ürün fiyatlarına müdahale etmeyecek
* CHP, DYP ve MHP devletin tarımsal ürün fiyatlarına müdahale etmeyeceğini belirtmektedir. Türkiye tarımını çökerterek emperyalist metropollerde biriken tarım-gıda stoklarına pazar yaratmayı amaçlayan IMF&Dünya Bankası programının mimarı Dünya Bankası uzmanı John Nash da 1998 tarihli raporunda " Devlet piyasa fiyatlarına müdahaleden kaçınmalıdır." diyordu.
Tarımsal KİT'ler özelleştirilecek
* AKP tarımsal KİT'lerin özelleştirileceğini, MHP faaliyet alanlarının sınırlandırılacağını, LDP ise faaliyetlerine son verileceğini belirtmektedir. Yukarıda belirtilen Dünya Bankası raporunda "Hükümet, tarımsal reform paketinin bir parçası olarak doğrudan gelir desteğine yönelmektedir. Bu nedenle tarımsal KİT'lerin devlete ait olma gerekçesi ortadan kalkacak, bunlar ya özelleşecekler ya da geçersiz varlıklar durumunda tasfiye olacaklardır" deniyordu.
Tarım satış kooperatiflerinin faaliyetine son verilecek
* LDP tarımsal KİT'lerin yanı sıra tarım satış kooperatifleri birliklerinin (TSKB) de faaliyetine son verileceğini belirtiyor. Söz konusu Dünya Bankası raporunda "Tarım satış kooperatiflerinin özel ayrıcalıkları ortadan kaldırılmalı, bunların sanayi tesislerine borç verenler tarafından haciz konulmasına olanak tanınmalıdır" deniyordu.
Sözleşmeli çiftçi modeli teşvik edilecek
* CHP, MHP ve SP; tarımda sözleşmeli çiftçi modelinin teşvik edileceğini belirtmektedir. Bilindiği gibi, bu model kapitalizmin köylülüğü kendine özgü bir tarzda tasfiye etme ve küresel sömürgeciliği kurumsallaştırma araçlarından birisidir. Hem tarımda hem de hayvancılıkta uygulama alanı bulmuş olan bu modelin dünya genelinde uygulayıcı ve savunucusu çokuluslu şirketlerdir. Sözleşmeli üreticilik modeliyle ülkenin en verimli ve görece en gelişkin tarım bölgelerindeki çiftçiler, yabancı sermayeli gıda şirketlerinin taşeronu haline getirilmektedir.
DGD sistemi sürdürülecek
* AKP, DGD sisteminin sürdürüleceğini belirtiyor. Söz konusu Dünya Bankası raporunda "fiyat destekleri ya da sübvansiyonlar yerine üretimden bağı kopartılmışı doğrudan gelir ödemeleri sistemine geçilmesi" öneriliyordu. Bilindiği gibi, emperyalist metropollerin bağımlı ülkelerin tarım ekonomilerini tümüyle denetim altında tutmak ve kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek amacıyla başvurduğu saldırılardan biri olan DGD sistemi, halen uygulanmakta olan reform paketinin temel öğesini oluşturmaktadır.
Özel ormancılığa geçiş teşvik edilecek
* DYP ve MHP; özel ormancılığa geçişin teşvik edileceğini belirtmektedir. Mevcut yasal düzenlemelere dayanarak yaklaşık 1 milyon hektar orman alanını 19 bin kişi ya da kuruluşa bedelli yada bedelsiz olarak bu partiler devretmediler mi? Yukarıdaki sözler "malumu ilan etmekten" başka ne anlama geliyor?
Büyük sermaye tarımda spekülasyon yapacak
* LDP, tarımsal ürünlerde büyük sermayeli yerli ve yabancı özel sermayeli kuruluşlar tarafından spekülasyon yapılmasının teşvik edileceğini belirtiyor. Herhalde bir sermaye partisinin "Çiftçilerin üretimden işlemeye, ihracata kadar tüm süreci denetleyebilecekleri şekilde örgütlenmeleri sağlanacaktır" demesi beklenemezdi.
Tarım gelirleri düştü,sanayiye aktarılan kaynaklar azaldı
* DSP'ye göre tarım gelirlerindeki düşüş, bir yandan sanayiye aktarılabilecek kaynakları azaltmış, öte yandan sanayi ürünlerine olan talebi düşürecek sanayileşme çabalarına darbe vurmuştur. Türkiye'de yıllardır iç ticaret hadleri aracılığıyla tarımdan sanayiye kaynak aktarımı yapılıyor. Çiftçi desteksiz bırakılarak, üretimsizliğe sürüklenerek, kişi başına gelir 1000 doların altına düşürülürken, IMF & Dünya Bankası'ndan alınan milyonlarca dolar kimlere akıtıldı?
Programları birbirine benziyor
Türkiye'de günümüzde de süren krizlerin baş sorumluları IMF-Dünya Bankası güdümündeki hükümetler ve partilerdir. Dolayısıyla uluslararası sermayenin ve ülkemizdeki bir avuç azınlığın çıkarlarının korunması ve alacaklarının tahsilini amaçlayan bu program ile sermaye partilerinin programlarının büyük ölçüde birbirine benzemesi şaşılacak bir durum değildir.
Emek platformunun alternatif tarım programı
Türkiye yıllardır uygulanan, başarısızlığı kanıtlanmış ve toplumsal desteği kalmamış, yolsuzluk ve yoksulluk üretmekten başka bir işe yaramayan IMF-Dünya Bankası politikalarına mahkum değildir. Örneğin 26 Eylül 2002'de güncellenen Emek Platformu Programı'nda tarımla ilgili olarak ıu önerilere yer verilmektedir:
* Tarıma ilişkin destekleme kurumlarının özelleştirilmesi, işlevsizleştirilmesi veya tasfiyesine yönelik IMF&Dünya Bankası programı derhal durdurulmalıdır.
* Türkiye'nin net ithalatçı olduğu başta buğday, pamuk olmak üzere tarım ürünlerinde gümrük vergileri korunmalıdır.
* Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri'ni her türlü mali desteğin dışında bırakan düzenleme değiştirilmeli; Yeniden Yapılandırma Kurulu Dünya Bankası güdümünden çıkarılmalıdır.
* Tarımda kooperatif türü örgütlenme desteklenmeli, bu kuruluşların alım fiyatlarına kredi yoluyla destek sağlanmalıdır.
* Mevcut desteklerin yerine geçirilmek istenen ve üretimle ilişkilendirilmeyen doğrudan gelir desteği uygulaması terk edilmeli, bu araç yeni bir ürün deseni oluşturulmasına dönük tamamlayıcı bir destekleme öğesi olarak kullanılmalıdır.
* Sulama, toprak ıslahı, toplulaştırma, tohumluk, damızlık üretimi, eğitim, yayım, AR-GE'ye yönelik yatırımların ve desteklemelerin geliştirilmesi sağlanmalıdır.
* Hayvancılık desteklenmeli ve et ithali önlenmelidir.
* Yok edilen çayır-meraların geri kazandırılması sağlanmalıdır.
Çözüm tarım emekçilerinin örgütlenmesinden geçiyor
Bu programa daha zengin bir içerik kazandırılabilir. Ancak Türkiye'de emekçilerin çıkarlarını temel alan ve onlara dayanan örgütlenmeler çok yetersiz ve etkisiz. Bu durum, egemen sınıfların emek karşıtı politikaları kararlı bir şekilde uygulamasını cesaretlendiriyor. Tarımda çalışan emekçi yığınlar toplumsal-ekonomik çıkarlarına hizmet edecek güçlü bir örgütlenmeyi yaratabilir ve örgütlü mücadeleye başlayabilirlerse, aleyhlerine gelişen bu süreci etkileyebilirler.
Uluslararası sermayenin resmi örgütleri olan IMF-Dünya Bankası aracılığıyla dayattıkları programı çöpe atıp kendi programını uygulamaya koyabilmenin başka bir çıkar yolu var mı? (NO/EK)