Arap Baharı, Wall Street İşgali, Yunanistan ayaklanmaları... Bunlar yeni bir düzenin habercisi mi? Demokrasinin savunulacak yanı kaldı mı? Antonio Negri ve Michael Hardt "Duyuru"da bu sorulara cevap arıyor.
Yazarların yozlaşan demokrasinin savunulamaz olduğunu ileri sürdüğü Duyuru Arap Baharı, Wall Street'i İşgal Et, Yunanistan ayaklanmaları gibi toplumsal hareketlerin ve mücadelelerin ele alınarak yeni dünya düzeninin bugünü üzerine siyasal çözümlemelerin yapıldığı bir kitap.
Hardt ve Negri bu hareketlerin ve mücadelelerin yeni bir kurucu nitelik kazanabilme imkanları üzerine kafa yoruyor.
"Görevimiz sabit bir düzen içindeki yeni toplumsal ilişkileri kodlamak değil; gelecekteki yenilikleri destekler ve çokluğun arzularına açık olmayı sürdürürken, bu ilişkileri örgütleyen kurucu bir süreci yaratmak ve onları kalıcı kılmaktır. Hareketler yeni bir bağımsızlık ilan ettiler ve kurucu güç bunu ileriye taşımalıdır."
Yazarlar çağdaş toplumları dört ana figürde topluyor: borçlandırılan, medyalaştırılan, güvenlikleştirilen ve temsil edilen. Savları da bu figürlerin isyana ve dönüşerek iktidar figürü olmaya muktedir oldukları.
"Kararları hâlâ onu tahrip etmeyi sürdürenler alırken, gezegenin sağlığını iyileştiremeyiz. Zenginler basitçe paralarını ve mülklerini vermeyecek ve tiranlar basitçe silahlarını bırakıp iktidarın dizginlerini bırakmayacak. Son tahlilde onları almak zorunda olan bizleriz... ama yavaş olalım. Mesele bu kadar basit değil."
Habermas'ın Entelektüel Yolculuğu
Matthew G. Specter "Habermas, Entelektüel Bir Biyografi" kitabında, Habermas'ın hayatını yaşadığı dönem ekseninde ele alırken bir yandan 'Eleştirel Teori'nin gelişme seyri bağlamında, diğer yandan Almanya'daki liberal demokrasinin işleyişine dair yarım asırdır süren siyasal ve anayasal mücadele ekseninde inceliyor.
Jürgen Habermas Avrupa'nın önde gelen felseficilerinden biri. 50 yıldan uzun süredir dünya çapında yayımlanan toplum kuramları ile hem yeni tartışmalar yaratan hem de esin kaynağı olan önemli bir düşünür.
Alman siyasi kültürünün önemli reformcularından Habermas en çok kamusal alan, iletişimsel eylem ve moderniteye ilişkin teorileriyle tanınsa da, siyasette etkili ve yaratıcı bir aydın olarak 1945 sonrası Almanya'sının liberal-demokratik bir modele doğru yönelmesinde kilit bir düşünür oldu.
Çalışmaları Almanya'daki başat siyasal olaylarla belirlendi. Yargı sisteminin Nazi düşüncesinden arındırılmasındaki başarısızlık, anayasa mahkemesinin yükselişi, 1968 ve sonrasındaki öğrenci ayaklanmaları, NATO'nun Almanya'ya nükleer silah konuşlandırma kararı ve Doğu Almanya'nın beklenmeyen çöküşü gibi...
Bu açıdan bakıldığında Specter'ın kitabı Habermas'ın entelektüel yolculuğunu incelikle ortaya koyarken, düşüncelerine etkide bulunan çağın ve ülkenin önemli olaylarını da mercek altına alıyor.
Kitapta sırasıyla ele alınan konular ise, 'kamusallığın yapısal dönüşümü'nü şekillendiren 1950'lerdeki başlıca anayasa kuramı ekolleri, yasallık-meşruiyet ilişkisinin sorgulanması, Habermas'ın modernite, anayasal vatanseverlik ve sivil itaatsizlik olarak üç temel kuramsal pozisyonu arasındaki tutarlılık ve son olarak onun düşünsel otobiyografisine en yakın görülen çalışması "Olgular ve Normlar Arasında" eseri.
Kendi Hikâyeni Başkasıyla Örmek
"Biri 'seni seviyorum,' dediğinde, gerçekten öyle hissettiğinden nasıl emin olabiliriz? Kimsede sözcüklerin doğruluğunu ölçen bir makine, itiraf edilen aşkın içtenliğini tartan bir alet yoktur! Ancak gayet iyi ölçülebilen bir şey vardır: Davranışların içtenliği. Sırf bir dostu görmek uğruna yapılan tren yolculuğu, hasta birinin başında günlerce beklemek, arkadaşına en güzel elbiseni ödünç vermek... İşte gerçek ve içten hareketler..."
Aşkı ve dostluğu, insanın aldığı o ilk nefesten itibaren nefes alışverişlerini değiştiren o iki duyguyu, anlatıyor Brigitte Labbé ve Michel Puech.
Çocuklara soru sormayı, sorgulayarak kavramları öğretmeyi kendisine amaç edinen Çıtır Çıtır Felsefe serisinin yirmi birinci kitabı Aşk ve Dostluk'ta, kitaba ismini veren kavramlar ekseninde aslında sevgi kavramı işleniyor.
Türkçeye çevirisini Azade Aslan'ın yaptığı Aşk ve Dostluk'ta, kendi yaşantılarını bizimkiyle örmek isteyen kişilerin hikâyeleri anlatılıyor. Hayatın biriktirilen hikâyelerden ibaret olduğunu, aşk ve dostluk hikâyelerinin de ancak onu birlikte yazarak mümkün olacağını söyleyen kitap soruyor:
"Neşeyi, üzüntüyü, keyfi, acıyı, mutluluğu, mutsuzluğu, umudu, umutsuzluğu, endişeleri, pişmanlıkları, arzuları, huzuru, öfkeyi, sakinliği, gerginliği, gururu, utancı... aynı anda yaşatan şey ne olabilir?"
Cevap: Aşk ve dostluk!
Çocuklara yönelik hazırlanmış "Çıtır Çıtır Felsefe" serisinde temel kavramlar ve dünyanın işleyişi, günlük hayattan hikâyelerle tartışılıyor.
Dünyayı anlamak ve değiştirmek üzerine
Zülfü Dicleli çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanmış makale ve röportajlarından bir seçkiyi "Yeni/den Düşünürken" adını verdiği kitabında topladı. Optimist Yayınları'ndan çıkan kitapta son yirmi yılda kaleme aldığı yazılarını ve yaptığı konuşmaları Batı merkezli modernizmin son yılları olarak tanımladığı dönemin gelişmelerini, fikir akımlarını, değişimlerini, yol ayrımlarını ele alıyor. Zaten kitabın üstbaşlığı da "Dünyayı Anlamak ve Değiştirmek Üzerine"
Dicleli kitabın arka kapağında derlemesini şu sözlerle tanıtıyor: "Benim kuşağım politikayla ilgilenmeye 1960'lı yıllarda başladı. Batı dünyası ile sosyalist ülkeler arasındaki Soğuk Savaşın ve nükleer savaş tehlikesinin en keskin olduğu, Türkiye'de demokrasinin bir gelip bir gittiği yıllardı.
Ne televizyon vardı, ne AVM ne de ATM'ler. Bilgisayar ve internet hayal bile edilmiyordu. Evinize telefon bağlanması için birkaç yıl, pasaport alabilmek için aylarca beklerdiniz. Döviz bulundurmak, yabancı sigara içmek suçtu. Zenginlik az, yoksulluk çoktu.
Bizlere dünya hep öyle gidecek, sol ve sosyalizm yükselmeye devam edecek gibi görünüyordu.
Ne var ki 1980'lerle birlikte dünyada ve Türkiye'de büyük değişimler yaşanmaya başladı. Önce sosyalizmin sonu geldi. 2000'lerde de mevcut haliyle kapitalizm sürdürülemez oldu. Şimdilerde insanlık tarihinin neredeyse son 500 yılını kapsayan Batı merkezli modernizm çağının sonunu yaşıyoruz. Daha birkaç on yıl sürecek gibi görünen bu çağ dönüşümünün ötesinde, bir ihtimal, yeni küresel bir uygarlığa yönelme perspektifi parlıyor.
Bütün bu değişim süreci boyunca birçokları gibi ben de bizim dünyaya, yaşama, sola, sosyalizme ve Marksizme ilişkin görüşlerimizi gözden geçirmeye başladım. Türkiye'yi doğru okumayı öğrenmeye, dünyayı anlamak ve değiştirmek sorunsalı üzerine yeniden düşünmeye çalıştım ve çalışıyorum." (İD/YB/GBK/HK/YY)
Duyuru, Michael Hard ve Antonio Negri, Çeviren: Abdullah Yılmaz, Orijinal adı: Declaration, Ayrıntı Yayınları, Temmuz 2012, 128 sayfa*
Habermas - Entelektüel Bir Biyografi, Matheww G. Specter, İletişim Yayınları, 2012, 312 sayfa
Aşk ve Dostluk, Brigitte Labbé- Michel Puech, Çeviri: Azade Aslan, Günışığı Kitaplığı, Haziran 2012, 39 sayfa
Yeni/den Düşünürken, Zülfü Dicleli, Optimis Yayınları, Haziran 2012, 301 sayfa.