Kocaeli Sulh Ceza Mahkemesi, Kocaeli 1 No’lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Duygu Koral’ın avukatlarının itirazını kabul etti.
Mahkeme, soruşturmanın yeniden yapılmasını istedi.
Adli mahpus Duygu Koral, tek kişilik odada kalıyordu. 20 Mart 2023’te kalkanlı gardiyanlar dört kez Duygu’nun odasına girdi. Sayım sırasında odaya yine kalkanlarla giren gardiyanlar banyoda Duygu’yu asılı halde buldu.
Duygu Koral'ın şüpheli ölümünden sonra başlatılan soruşturmada savcılık, Aralık 2023’te “kovuşturmaya gerek yok” (KYOK) kararı verdi.
Kararın gerekçesinde, Koral’ın ölümünde herhangi bir kimsenin kasıt veya kusurunun bulunduğuna dair delil elde edilemediği ve ölümünde şüpheli bir duruma rastlanmadığını iddia etti.
Hakimlik eksik inceleme yapıldığını kabul etti
Duygu Koral’ın yakınlarının avukatları Eren Keskin, Jiyan Tosun ve Jiyan Kaya “kovuşturmaya gerek yok” kararına itiraz etti.
Avukatlar, Kocaeli Sulh Ceza Mahkemesi’ne verdikleri dilekçede, kararının hukukun temel prensipleri ve uluslararası sözleşmeler düşünüldüğünde hukuk vicdanı ve hukuk tekniğinden yoksun, eksik incelemeye dayalı olduğunu belirtti.
İtirazları değerlendiren mahkeme, 11 Şubat Pazartesi günü verdiği kararda, soruşturmanın eksik yapıldığını ve Duygu’nun hayatını kaybettiği sırada odasına giren gardiyanların dinlenilmediğini belirtti. Mahkeme soruşturmanın yeniden yapılmasını istedi.
“Şüphelilerin ifadesi alınmadı”
Avukatlar Jiyan Tosun ve Jiyan Kaya, bianet’e şu bilgileri verdi:
*Aslında önce şuna değinmek lazım, bu tarz dosyalarda genel olarak bir şüpheli bulmak ya da bir soruşturma yapmak yerine kurumu aklayıcı yönde soruşturmalar yapılıyor.
*Örneğin savcılık, bu dosyada da tek bir şüpheli bulmamıştı. Tek bir şüphelinin ifadesi alınmamıştı. Şüpheli olabilecek kişilerin ifadesi alınmamıştı, dosya bu şekilde yürütülmüştü.
*Biz aslında KYOK kararına karşı itirazımızda, dosyada kasten öldürme suçu dışında, intihara sürükleme suçunun da işlendiğini belirttik. Bir kişinin cezaevinde kalma koşulları, infaz şekli, bu insanın bu cezayı kaldırıp kaldıramayacağına ilişkin değerlendirmelerin yapılıp yapılmadığı, kurumun ihmali olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği yönünde bir soruşturma da yürütülmesi gerektiğini düşünüyorduk ve bu şekilde bir itirazda bulunduk.
“Soruşturma kurumu aklamaya yönelik yapılıyor”
*Bu gerçekten bir intihar mı yoksa şüpheli ölüm mü, teknik olarak savcılığın bunu araştırmasını istedik.
*Savcılık ise basitleştirerek soruşturmayı yürüttü. “Olayın bir intihar olduğu anlaşılmış” diyerek soruşturmayı kapattı. Ama biz Duygu'nun vücudunda çeşitli kesikler, morarmalar gördük. Bunlar yeni mi yapılmıştı, eskiden mi kalmıştı bunlara bakılması gerekiyordu.
*Biz itiraz dilekçemizde birçok disiplin cezası, odaya robokop kıyafetleriyle defalarca girilmesi, çıkılması. Birçok şüpheli durumun varlığını dile getirmiştik.
*Yine bilirkişilerin incelemesi gerekiyordu ancak bu da yapılmamıştı. Bu da bizim dayanak noktalarımızdan biriydi.
*En önemlisi ve soruşturma izninin devamı yönünde de suç ceza hakimliğinin değindiği önemli bir detay var. Duygu vefat etmeden yaklaşık bir saat öncesinde oraya, odaya gardiyanlar giriyor. Robokop kıyafetleriyle kalkanlarla odaya giriyorlar ve o ana ilişkin hiçbir gardiyanın tanık olarak dahi ifadesi alınmamıştı.
*Sulh Ceza Hakimliği özellikle buna vurgu yapıyor. “Sen bunu nasıl araştırmadın ve bunların ifadesini almadın?” diyerek “kovuşturmaya gerek yok" kararını bozdu ve eksik noktaların giderilmesini istedi.
*Tabii ki de bu olumlu bir adım, en azından dikkate alınmış olması. Ama yine sulh ceza hakimliğin bu aşamada sadece bu yönde bir değerlendirme yapmış olması da bizce bir eksiklik. Çünkü diğer hususları hiç değerlendirmiyor. Elbette ki sonraki aşamalarda değerlendirecektir.
*Bu önemli bir karar ve soruşturmayı çok detaylı olarak incelemesi gereken bir savcının bu hususu gözden geçirmemesi, incelememiş olması da yürütülen soruşturmanın tam da nasıl yüzeysel ve tamamen kurumu aklama maksadıyla yapıldığını ortaya koyuyor.
*Bizim verdiğimiz itiraz dilekçesinde bir mesele de şuydu, Duygu'nun vücudunda çok sayıda kesik var. Savcılık bunlara “psikopatik kesikler” diyor. Kişinin kendisine zarar verdiğini gösteren kesikler olarak da geçiyor.
*Bunların ne kadar öncesine ait olduğuna ilişkin hiçbir değerlendirme yok. Adli Tıp raporunda da böyle geçiyor. Ne kadar eski bir kesik? Buna rağmen bu kadar çok vücudunda kesik olan ya da kendine zarar verme ihtimali bu kadar yüksek olan birisi nasıl olur da bir koruma ya da psiko sosyal destekten yararlandırılmaz?
*Bu da devletin sorumluluğunda. Orada kişinin sadece dışarıdan gelen müdahalelerden değil, kişinin kendine de yönelecek müdahalelerden, kendine zarar verecek şeylerden korunması da devletin büyük yükümlülüğü. Bu dosyada bunun açık bir şekilde ihlal edildiğini görüyoruz.
KOCAELİ F TİPİ’NDE ŞÜPHELİ ÖLÜM
Duygu Koral’ın annesi: Kızımın hakkını arayın
SAVCILIK, KORAL’IN ANNESİNE ANLATTIĞI “TACİZ EDİLDİM” BEYANINI DİKKATE ALMADI
Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde ikinci şüpheli ölüm: Duygu Koral’a ne oldu?
(EMK)