Kadınca'yı patronumuz Ercan Arıklı ve stilist Necla Seyhun planlamışlardı. Sıradan bir kadın dergisiydi. Moda, patronlu modeller, güzellik, nakış, dikiş falan. Ben geldiğimde satışı 17 bin civarındaydı. Ayşeler uyanın Aliler'i uyandırın diye bir yazı koydum... Çok fazla ilgi gördü... Dergiyi değiştirmeye karar verdim ama patronum Türkiye'de böyle bir derginin satmayacağına inanıyordu.. Ben ısrar ettim ve hızla satış artmaya başladı.... 90 binlere kadar çıktı ve tabii artık kimse bana karışmaz oldu. Elbette bu kadar büyük bir ilgi tahmin etmiyordum. İyi gideceğini biliyordum ama böylesi bir yoğunluk ve satış kimsenin aklına gelemezdi. Ama kadınlar öyle yalnızdı ki, binlerce dostumuz oldu.
O güne dek ele alınmadık konuları ele aldınız. Cinsellik, şiddet gibi. Tepki aldınız mı?
Kadınca'ya ciddi ve eğitici cinsellik yazıları da koymaya başladık. Bu konular da tabu olduğu için çok ilgi gördü. Kadına yönelik şiddeti aylarca kapak yaptık... Dayak da çok olduğu için bu da çok ses getirdi. Erkeklerden tepki gördük, kızlarına eşlerine yasaklayanlar oldu, ama kadınlar gizli gizli okuyorlardı.
Kadınların hayatını değiştirmelerine bir etkiniz olduğunu düşünüyor musunuz?
Kadının hayatını değiştirmesinde mutlaka payımız olmuştur. Çünkü o sırada kadın sığınma evleri açılmasında da etkimiz oldu. En azından genç kızlar bilinçlendi. Kadınlar haklarını konuşabileceklerini öğrendiler, tartışmalar açıldı... Ardından gelen Kadının Adı Yok'la olay perçinlendi ve pek çok kadın benim boynuma sarılıp, 'Sayenizde hayatım değişti, kendimi buldum,' demiştir.
Dergide, kadın hareketinin eylemlerine, görüşlerine yer verdiniz ama kadınlara daha çok bireysel olarak nasıl kurtulacaklarının mesajını verdiniz. Bireysel çabalarla, örgütlü çabalar nasıl birleşmeli?
Bireysel özgürlüğe değinmemiz şarttı çünkü o dönemde (hala da öyle sayılır) çok fazla örgüt yoktu... Olsa bile seslendiğimiz kadınlar örgütsel faaliyetlere katılabilecek güçte değillerdi, hiç olmazsa kendini kurtarsınlar diye düşünüyorduk. Mesela dayak yememeyi öğrenmek, tepki göstermek, kendi bedenlerinin hakimi olmaları... Aslında şu anda da Mor Çatı gibi kuruluşların artması gerekiyor... Şu andan sonra kadınlar örgütlenmelere katılmalı ama bu ülkede böyle bir alışkanlık yok... Eğer birileri bir şeylerin değişmesi için kendilerini ortaya atıyorlarsa herkes her şeyi onlardan bekliyor... Zor iş hala örgütlenmek. O zaman hiç olmazsa bireylerin gözleri açılsın diye düşünüyorum.
Kadınca sonrası kadın dergileri patlama yaşadı. Bu dergileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kadınca'dan sonra kadın dergileri patlaması oldu çünkü Kadınca çok satıyordu. Çok satış ise çok ilan demekti bu da para elbette. Çok ilan ve çok para için şık, pahalı, pırıltılı, yabancı dergiler modası başladı. Bu dergiler de kozmetik ve moda gibi pahalı ilanlar almaya başladı. O zaman Kadınca, Kim, Negatif gibi özgün, aydınlık, işe yarar dergilerin patronların gözünde bir önemi kalmadı. Çünkü birkaç çeviri yazı, birkaç şık fotoğraf koyarak da dergi yapabiliyor ve ilan alıp para kazanabiliyorlardı. O zaman daha çok kişinin çalışıp ürettiği bu özgün dergilere ne gerek vardı... Ve her şeyi yok ettiler...