Fotoğraf: (Soldan sağa) Adnan Özyalçıner, Songül Özkan, Mustafa Köz
Türkiye Yayıncılar Birliği'nin (TYB) verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü 2017 Ödülleri bu akşam (23 Mayıs 2017) yapılan törenle sahiplerine verildi.
Bu yılki törende, geçtiğimiz yıllardan farklı olarak verilen "Yayıncı-Gazeteci Özel Ödülü"nü Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 4 Kasım 2016'dan beri tutuklu olan Turhan Günay aldı. Günay adına ödülü çocukları Elif ve Mehmet Günay aldı.
Törende ayrıca Turhan Günay’ın çocuklarının hazırladığı ve Günay’ın hayat hikayesini anlatan bir video gösterimi yapıldı.
Emek Ödülü, hayalini kurduğu kitapçılığa Batı Kitabevi'ni açarak başlayan Hanifi Avcı'ya, yayınevi ödülü Ocak 2017'de kapatılan Evrensel Basım Yayın'a, yazar ödülü ise kapatılan Özgür Gündem gazetesinin yayın danışma kurulunda yer aldığı gerekçesiyle bir süre tutuklu kalan yazar Aslı Erdoğan'a verildi.
Kenan Kocatürk: Selam olsun umudun tükenmeyeceğini gösterenlere
Törenin açılış konuşmasını TYB başkanı yapan Kenan Kocatürk, “Her sene bu ödülü vermek zorunda kalmayacağımız bir dönem olsun diye çabalıyoruz ancak manzara ne kadar karanlık olursa olsun bu dileğimiz için çabalayacağız” diye konuştu.
15 Temmuz’dan beri ağır bir baskı mekanizması uygulandığını söyleyen Kocatürk, Olağanüstü Hal (OHAL) sonrası yaşanan tutuklamalara ve gözaltılara değindi. Kocatürk, “Tutuklu meslektaşlarımızın yanındayız” diyerek Yaşar Kemal’in sözleriyle konuşmasını sonlandırdı:
“Yargı mekanizması adalet yerine öfke ve korku kaynağı olursa işte bir ülke böyle olur. Hapishane kötüdür, ölüm gibi. Bilincine varınca, düzleşir, olağanlaşır. İnsan soyunu zulüm kadar hiçbir şey küçültmez. Ne derler, zulmün artsın ki tez zeval bulasın...
“Zulüm aşağılık, insanlık dışı bir şeydir, ölümden de beterdir. Bilincine varınca olağanlaşır. Hepsinden beteri de insan soyunun yakasına yapışmış korkudur. İnsan, insan soyu korkuda çürümez. Zulüm aslında, korkudur!
“Diyorum ki, korkulmasın, bugünkü, bu gelip geçici duruma bakıp umutsuzluğa düşmenin bir gereği yok... Bugün hapishanelerde veya mahkeme kapılarına gitmeyi beklerken mesleğinin ve insanlık onurunun hakkını verenler var. Onlar ve onların hakları için omuz omuza yürüyen, sesini yükseltenler insanlığımızın daha bitmediğini, vurdumduymazlığımızın bizi öldürücü hale getirmediğini kanıtlıyorlar.
“İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır. Demokrasiyi yaratmak insanlığın büyük gücü olmuştur. Çok söyledim, tekrar söylüyorum. Ya demokrasi ya hiç... Ve Türkiye ‘hiç’e layık değildir.
“Selam olsun düşünce özgürlüğü ve insan hakları için direnen meslektaşlarıma. Selam olsun insanlık toptan tükenmedikçe umudun da tükenmeyeceğini gösterenlere!”
Elif Günay: Babamı kitapsız bırakmayan herkese teşekkür ederim
Turhan Günay adına ödülü TYB ikinci başkanı Fahri Aral’dan kızı Elif Günay, tören için babasının bir not göndereceğini ama içinde özel bir isim geçmesi nedeniyle cezaevi yönetiminin izin vermediğini söyledi.
“Benden rica ettiği şeyleri söyleyeceğim. Bu ödülü içeride olan arkadaşları, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki bütün çalışma arkadaşları, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça adına almamı istedi. Babamı kitapsız bırakmayan herkese ben de kendi adıma teşekkür ederim.”
Hanifi Avcı: Batı Kitabevi kitapları sevdirme yeridir
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto’dan ödülünü alan Hanifi Avcı şöyle konuştu:
“Ekmek bile bulamayacak kadar yoksuldum. Verem oldu. Önce postane önünde kartpostal sattım. Sonra siyasi görüşüm beni kitapçılığa itti. Batı Kitabevi sadece kitabevi değil kitapları sevdirme yeridir. Varoşlardan geldim ve şimdi oraya bu kitapları ulaştırmak için uğraşıyorum.
Adnan Özyalçıner: Kalemler kilit altında
Evrensel Basım-Yayın adına Songül Özkan’a ödülünü Türkiye Yazarlar Sendikası başkanı Mustafa Köz takdim etti. Özkan ödülü Adnan Özyalçıner’in almasını istedi.
Özyalçıner ödülü alırken “Şu anda kalemler kilit altında, halkımız karanlıkta. Söylenecek şey yine yazarlara gazetecilere düşüyor. Çünkü sözcükler onların elinde. Onlar sözcükleri savurarak özgürlükleri, hakkı, adaleti kurtarmak ve yeniden gündeme getirmek için varlar. Bir gün bu ödüller verilmeyecek. Çünkü o sözcükleri ellerinde tutan ve savunmakta olan arkadaşlarımız o sözcükleri hepimiz için mutluluk havasına getirecekler” diye konuştu.
Aslı Erdoğan: Benden bu kitabı çalmaya hakkınız yok
Bağımsız duruşunu kutlamak amacıyla yazar Aslı Erdoğan’a ödülünü TYB başkanı Kenan Kocatürk verdi. Erdoğan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu ödülü şu anda cezaevinde olan, hakkında pek çok dava açılmış gazetecilere, yazarlara, 76 gündür açlık grevinde olan akademisyenlere adıyorum.
“Bu ülkenin kendi yazarına duyduğu hınç nereden geliyor? Neden mütemadiyen kendi dilini kesiyor, kendi vicdanını sakatlıyor? Neden bu ülke bu kadar tahammülsüz ve neden yüz yıldır bu değişmiyor?
“Bu hakikat ve vicdandan söz ettiğimiz ve bunun üzerindeki bir tekele karşı çıktığımız için cezalandırıldığımızın farkındayız. Tekel hakikatin sahibi olmak istiyor ama asla olamayacak, kimsenin olamadığı gibi.
“Eserleri 20’den fazla dile çevrilmiş bir romancının terör örgütü yöneticiliği ile suçlanması bugünün Türkiye’sinde olabilecek bir dava. Üstelik 50 yaşından sonra yönetici olmuşum.
“Bruno Schulz’u anmak istedim. Bir gettoda öldürüldü. Öldüğünde sadece iki kitabı vardı. Bruno Schulz’un öldürüldüğü yere gidip onun sözcükleriyle onu anlamaya çalışıyorum. Ama onu öldürenlerin mezarına kimse gitmiyor. Tek kayıp olan şey son romanı: Mesih.
“O kitap bir gettonun yıkıntıları arasında kaybolup gitti. Ve ben bugün burada Bruno Schulz’un okuru olarak diyorum ki benden bu romanı çalmaya hakkınız yok. Ben bu romanı da okumak istiyorum. (TP/HK)
* Fotoğraflar: Tansu Pişkin - bianet