Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim’den yıllık rapor: Garp cephesinde yeni bir şey yok
Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim'e göre 2022'de de Türkiye’nin insan hakları karnesinin hal ve gidişi yine sıfır. 2022 bu konuda kendinden önceki yılları hiç aratmadı.
Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, 2000’den bu yana her 23 Ocak’ta düzenli olarak yayımladıkları ifade özgürlüğü rapor dizinlerinin sonuncusunu olan Düşünceye Özgürlük 2022’yi kamuoyuyla paylaştı. Ayrıca hazırladığı video almanağı yayımladı.
İfade özgürlüğü konusunda uluslararası çatı örgüt olan IFEX’in üyesi olan Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, raporda “Türkiye’nin insan hakları karnesinin hal ve gidişi yine sıfır” diyerek ihlallere dikkat çekti.
İhlaller konusunda 2022’nin kendinden önceki seneleri aratmadığını belirtti. 2022’deki ifade özgürlüğü ihlallerinden örnekler verdi.
"En temel ilkelerinin hiçe sayıldığı bir ülke"
Kurum raporda 2022 için şu kısa özeti yaptı:
“AKP iktidarının 20’nci, Erdoğan’ın çok istediği başkanlık sisteminin 4’üncü yılı olan 2022; parti kapatmayı zorlaştırmakla övünen, siyasi yasaklara karşı direndiğini söyleyen, ‘vesayet karşıtı’ olmak iddiasındaki bir iktidarın yönetiminde ülkenin nereden nereye geldiğini çok acı bir şekilde gösterdi.
“Nasıl mı? Erdoğan, artık muhalefet liderini askerlere şikâyet ediyor, komuta kademesi ise ‘hazır ol’da onu alkışlıyor; küçük ortağının öncülüğünde milyonlarca seçmenin oyunu almış bir partiyi kapatmak için her şeyini ortaya koyuyor.
“Yani Erdoğan’ın dediği gibi partisi ‘hak ve özgürlükler tarihine atılmış çok güçlü bir imza’; ama bu imza, ülkenin bir haklar mezarlığına dönüşmesine, hukuksuzluklara, hak ihlallerine, adil olmayan yargılamalara ve yasaklara atıldı.
“Yukarıdaki imzanın sahibi Erdoğan; her fırsatta kuvvetler ayrılığını ve beğenmediği yargı kararlarını reddetmeyi, yasaları ve anayasa hükümlerini tanımamayı ve onlara uymamayı 2022’de de sürdürdü. Yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı gibi evrensel hukuk normları, hatta yürürlükteki yasalara aykırı uygulamalar artık tamamen sıradanlaştı. AİHM ve AYM kararlarının tanınmadığı; adil yargılanma güvenceleri, masumiyet karinesi, kanunilik ilkesi gibi hukukun en temel ilkelerinin görülmemiş bir düzeyde hiçe sayıldığı bir ülkede yaşıyor, daha doğrusu yaşamaya çalışıyoruz artık...
“2021’de ilan edilen adı yeni, kendi ise tıpkı önceki onlarcası gibi bir slogan olmaktan öteye gitmeyen ‘İnsan Hakları Eylem(sizlik) Planı’ çoktan unutulurken, onun Türkiye’nin temel politika belgesi olacağını söyleyen Adalet Bakanı’nın yerinde bugün yeller esiyor. Erdoğan’ın gece yarısı kararının bir yenisiyle, adaletin olmadığı ülkede bir bakan daha gitti, yerine bir eskisi geldi. Abdülhamit Gül de istifa etmeyip ‘görevden affını isteyenler’ kervanına girerken, yerine daha önce de 2 kere aynı görevde bulunan Bekir Bozdağ atandı.
“Görev süresince -kendinden önceki her bakan gibi- adalete rahmet okutmayı sürdüren Gül’ün kalktığı koltuğa, yargıda kadrolaşma ve OHAL döneminde yaşanan adaletsizliklere imza atması ile akıllarda kalan Bozdağ oturmuş oldu. Yani ‘garp cephesinde yeni bir şey yok’…”
Suçlar: Haber yapma, adalet isteme, karikatür paylaşma...
Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim’in raporunda ifade özgürlüğü ihlali konusunda verdiği örneklerden bazıları da şöyle:
Adalet isteme suçu: Eşi ve iki oğlu, AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından katledilen ve 9 Mart 2021’den bu yana Urfa Adliyesi önünde “adalet” isteyen Emine Şenyaşar hakkında açılan soruşturmaların sayısı 17’ye çıkarken, söz konusu soruşturmalardan 6’sı davaya dönüşmüş durumda ve yargılamalar sürüyor.
Teşbih yapma suçu: Gazeteci Sedef Kabaş katıldığı bir televizyon programındaki sözleri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklandı. Dosya kapsamında 49 gün tutuklu kalan gazeteci, ilk duruşmada 2 yıl 4 ay hapse mahkum edildi.
Cumartesi Annesi olma suçu: 27 yıl önce gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız’a, Kayıplar Haftası etkinlikleri kapsamında Cumartesi Anneleri’nin yaptığı basın açıklamasında yaptığı konuşma nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla dava açıldı.
Hak savunucusu olma suçu: İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, hak savunuculuğu faaliyetleri ve derneğin yaptığı açıklamalar nedeniyle 2022 yılında “örgüt üyeliği”, “kamu görevlisine hakaret” ve “devleti aşağılamak” suçlamasıyla 3 ayrı davada yargılandı. Davaların ikisi beraatle sonuçlandı.
Oğlunun katiline verilen cezaya tepki gösterme suçu: Ankara’da alkollü sürücünün katlettiği oğlunun katiline verilen cezaya ve ‘iyi hal indirimi’ uygulanmasına tepki gösterdiği için mahkeme hakimi ve savcısına “hakaret etmek” ile suçlanan baba Menderes Gündüz’e dava açıldı. Gündüz yargılama sonucunda “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla 8 bin 840 TL adli para cezasına mahkum edildi.
Ekmek zamlarını eleştirme suçu: Konuk olduğu televizyon programında, ekmek fiyatına gelen zamlar ile ilgili tartışma sırasında “Ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir. Bizim toplum ekmek ile doyduğu için başında 20 senedir böyle yöneticiler duruyor” diyen Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar “Erdoğan’a hakaret” iddiasıyla tutuklandı. 10 gün cezaevinde kalan kolivar hakkında dava açıldı. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’, ‘halkın bir kesimini alenen aşağılamak’ ve ‘Türk milletini alenen aşağılamak’ suçlarından toplamda 9 yıl 1 aya kadar hapsi isteniyor.
Karikatür paylaşma suçu: Brezilyalı çizer Carlos Latuff’un Berkin Elvan ve Somalı madencilerle ilgili iki karikatürünü paylaşan avukat Efkan Bolaç hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla dava açıldı. Dava 2023 yılında devam ediyor.
Reichstag yangınını hatırlatma suçu: 2017 yılında sosyal medya üzerinden paylaştığı bir yazısı nedeniyle yargılanıp beraat eden Kürt siyasetçi, yazar ve aktivist Mahmut Alınak, istinaf mahkemesinin bozma kararı sonrası yeniden görülen davada “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla 1 yıl 2 ay hapse mahkum edildi. 15 Temmuz darbe girişiminin, Hitler’in “Reichstag Yangını”nı diktatörlüğününü perçinlemek için kullanması gibi iktidar tarafından fırsata dönüştürüldüğünü söylediği yazısı nedeniyle mahkum edilen Alınak, ceza onanırsa 11. kez cezaevine girecek.
Onur Yürüyüşüne katılma suçu: 2022 yılında; Boğaziçi Üniversitesi’nde Onur Yürüyüşü’nde polis tarafından darp edilerek gözaltına alınan 70 öğrenci hakkında, Eskişehir Onur Yürüyüşü’nde darp edilerek gözaltına alınan 8 kişi hakkında davalar açılırken bir önceki yıl İstanbul ve Eskişehir’deki Onur Yürüyüşleri’nde gözaltına alınan toplam 64 kişiye 5 ayrı dava açıldı. Davalardan üçü beraat ile sonuçlandı.
Savcının icraatlarını hatırlatma suçu: Osman Kavala’nın tutuklanmasını sağlayan savcının icraatlarını anımsatan avukat Aslı Kazan hakkında “hakaret” suçlamasıyla dava açıldı. Avukat yargılama sonucu beraat etti.
İhale haberi yapma suçu: Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Bilal Erdoğan’ın şanslı arkadaşı” ve “Arkadaş ihale zengini” başlıklı haberler nedeniyle “hakaret” ile suçlanan gazetenin yöneticileri Serkan Ozan, Olcay Büyüktaş Akça, Ozan Yurtoğlu ve muhabir Hazal Ocak ayrı ayrı 2 bin 180 TL para cezasına mahkum edildiler.
Raporun tamamına buradan ulaşabilir, video almanağı da buradan ya da aşağıdan izleyebilirsiniz.
İsveç'te yayınlanan Dagens ETC gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Andreas Gustavsson, İBB operasyonu sonrası yaşanan gelişmeleri takip etmek için İstanbul'a gelen İsveçli gazeteci Joakim Medin'den haber alınamadığını söyledi.
Gustavsson, en son perşembe günü görüştüğü Medin'in gözaltına alındığını ve sorguya götürüldüğünü söylediğini ifade etti.
ETC gazetesinin yöneticileri, Dışişleri Bakanlığı ile temasa geçtiklerini ama bir sonuç alamadıklarını öne sürdü.
Joakim Medin kimdir?
Joakim Medin, İsveç'te yaşayan bir gazeteci, yazar, eğitmen ve fotoğrafçıdır. Aslen bir lise öğretmeni olan Medin, gazetecilik kariyerine 2009 yılında Honduras’taki darbe sırasında başladı. Araştırmacı gazetecilik ve dış haberler konusunda derin bir ilgisi vardır; çoğunlukla sahadan, demokrasi gelişimi, siyaset, popülizm ve aşırılık, insan hakları, silahlı çatışmalar, mülteci krizi ve yoksullukla ilgili konular üzerine yazılar kaleme aldı.
Yayımlanmış altı kitabı bulunan Medin, ayrıca birçok ortak kitap çalışmasında ve çeşitli raporlarda da yer aldı. Mesleği, çalışma alanı ve keşifleri üzerine sıkça konferanslar vermektedir.
Türkiye’deki dokuz bağımsız medya kuruluşu —Artı Gerçek, BirGün, Diken, Ekonomim, Gazete Pencere, Kısa Dalga, Medyascope, T24 ve ilketv.com.tr— Google’ın haber sitelerine karşı uygulamaya koyduğu algoritma değişikliğine karşı açıklama yaptı.
Açıklama Gazete Duvar’ın kapanışının ardından geldi. Google’ın bağımsız medyaya "yıkıcı bir ambargo" uyguladığını belirten medya kuruluşları okur erişiminin ciddi şekilde engellediğini kaydetti.
‘Keşfet’ ve ‘Haberler’ araçları üzerinden yönlendirilen okur trafiklerinin yüzde 98 düştüğünü aktardı.
Google’ın bu değişikliğe dair herhangi bir gerekçe sunmadığını ekleyen medya kuruluşları karşılarında muhatap bulamadığını ifade etti.
Okurlara da bir çağrı yapan medya kuruluşları Google yerine doğrudan haber sitelerini ziyaret etmeleri ve bağımsız medyayı abonelik ve bağışlarla desteklemeleri çağrısı yaptı:
"Kurumların mali yapılarına geri dönülmez zararlar veriyor"
"Türkiye’de yayın yapan bağımsız medya kuruluşları olarak bir kez daha Google’ın okur trafiğimize uyguladığı ambargo ve bu ambargonun yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Tüm kamuoyunun, özellikle de okurlarımızın, durumun ciddiyetinin farkına varmasının hayati önemde olduğunu vurgulamak istiyoruz.
Haber sitelerine yönlendirilen trafik akışı, ilk kez Ekim 2024’te ortaya çıkan ve yaklaşık 1 ay süren ambargonun ardından Ocak sonundan itibaren yeniden yok edildi. Google’ın ‘Keşfet’ ve ‘Haberler’ araçları üzerinden yönlendirilen okur trafiklerinin yüzde 98’i, bağımsız medya kurumlarının ağırlığını oluşturduğu çok sayıda haber sitesi için bir günde ortadan kaldırıldı.
Algoritma değişikliği dâhil hiçbir makul açıklaması olmayan bu ani ve büyük trafik kayıplarına karşılık tüm girişimlerimize rağmen Google ile sağlıklı ve sürekli bir muhataplık ilişkisi de kurabilmiş değiliz.
Önemle belirtmek isteriz ki Google’ın hiçbir denetime uğramadan, salt kendi ihtiyaçları doğrultusunda yaptığı trafik akışı değişiklikleri yalnızca medya kurumlarının görünürlüklerini etkilemekle kalmıyor. Google tarafından görmezden gelinenlerin ağırlığını bağımsız medya kurumlarının oluşturduğu bu ‘yeni’ internet haber ekosistemi, kamuoyunun habere erişimini de zorlaştırıyor. Uzun vadede ise bu durum, zaten birçok baskı ile mücadele eden medya kurumlarının mali yapılarına geri dönülmez zararlar verme riski taşıyor.
Okuduğunuz açıklamayı hazırladığımız günlerde, metnin altında imzası bulunması gereken Gazete Duvar’ın kapanması, tam da dikkat çekmeye çalıştığımız tehlikenin ne denli gerçek olduğunu ortaya koyuyor.
Bu nedenlerle, Türkiye’de yayın yapan bağımsız medya kuruluşları olarak Google’ın bu tutumuyla çalınan kurumsal haklarımızın, çalışanlarımızın emeğinin, okurlarımızın desteğinin her platformda takipçisi olacağımızı duyuruyoruz.
Başta Rekabet Kurumu olmak üzere hem yerel hem uluslararası hukuk mercilerinde yapılacak başvurularımızla bu mücadeleyi sürdüreceğimizi ve Google’ın bütün dünya ile birlikte ülkemizde de yarattığı bu tahribatın ısrarlı takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz.
Ayrıca Türkiye’de konuyla ilgili devlet kurumlarını da gerekli önlemleri almaya, Google’ın ya da başka teknoloji tekellerinin kamuoyunun haber alma hakkı ve bağımsız gazetecilik çabasını hedef almasına izin vermeyerek yerel medyayı güçlendirecek düzenlemeleri hayata geçirmeye, bu çalışmaları sırasında da medya kurumları arasında herhangi bir ayrım gözetmeksizin fikir alışverişi kanallarını açık tutmaya davet ediyoruz.
Reklam verenlere çağrı
Türkiye’de üretip Türkiye’de kazanan reklam verenlere de bir çağrımız var:
Gelirinizin önemli bir kısmını tüketiciye ulaşmak ve görünür olmak için internet reklamlarına aktarıyorsunuz. Ancak tüketiciyle en önemli buluşma noktalarından olan haber siteleri Google ambargosu yüzünden yüzde 90'a varan okur kayıpları yaşadığı için bu yatırım da hedefine ulaşmıyor. Sizleri, Google ve diğer teknoloji şirketleri bu tutumlarından vazgeçip, şeffaf bir şekilde ve yasal düzenlemelerle garanti altına alınmış̧ bir düzen kurulana kadar reklamlarınızı doğrudan ülkemizde yayın yapan medya kuruluşlarına yönlendirmeye davet ediyoruz.
Okura çağrı
Son çağrımız da okurlarımıza:
Bağımsız medyanın yaşadığı kriz, özgürce haber almak isteyen tüm yurttaşların krizidir. Daha da ötesi bu bir demokrasi krizidir.
İnternette haberleri Google üzerinden değil doğrudan okuru olduğunuz internet sitelerine girerek okuyun, bu gizli ambargoyu delerek bağımsız medyaya destek olun!
Eğer imkânınız varsa, takip ettiğiniz medya kuruluşlarına abone olarak, bağış yaparak katkı verin.
Bugünleri ancak siz okurlarımızın desteği ve dayanışmasıyla aşabiliriz.