Birkaç yıl önceydi, iş arkadaşımın 3 yaşındaki çocuğu ofisimize gelmiş ve kısa sürede ilgi odağı olmuştu. İletişim kurma çabam "Elbisen ne güzelmiş" basitliğinde bir soruyla başladı, ama karşıdan gelecek tepkiyi hiç tahmin edememiştim: "Hayır, hiç de bir kere güzel değil!"
Ve sonra koşarak uzaklaştı...
"Hayır", aslında çok güçlü ve çoğu zaman da "evet"ten çok daha etkili ve önemli bir kelime. "Hayır demek, hayır demektir" son yıllarda özellikle yükselen bir söylem.
Pola'nın her şeye "hayır" demesiyle başlıyor "Hayır! Burası Orman Değil."
İspanyol yazar Susanna Isern'in kaleminden, Rocio Bonilla'nın çizimleriyle renklenen kitap, Günışığı Kitaplığı'ndan yakın zaman önce okurla buluştu. Kitabı Türçeye Halil Türkden kazandırdı.
Küçük Pola her şeye "hayır"diyor. Banyo yapmaya, dişlerini fırçalamaya...
Pola'nın odasında çoğu şey ortalığa saçılmış ve darmadağın olmuş, ama önemli değil. Çünkü Pola bu karmaşayı seviyor ve "hayır" demeye devam ediyor.
"Pola dişlerini fırçala lütfen"
"Hayır"
"Pola pijamalarını giy lütfen"
"Hayır"
"Pola yatağında uyu lütfen"
"Hayır"
Tamam, kimimiz dağınık, kimimiz düzenli, kimi pırasayı sevmez, kimi de bamyayı. İstemediği bir şeyi yapmaya zorlanmak da hiç hoş değil elbet, ama her söylenene "hayır" demek de bazen can sıkıcı olabiliyor karşıdaki insan için.
Bir gün Pola'nın annesinin odadan çıkarken "Yakında burası ormana döner" cümlesini kurması her şeyi altüst ediyor.
Kocaman bir aslan, avaz avaz bağıran tukan kuşları, Pola'nın annesiyle babasının kıyafetlerini giyen ayılar, banyo yapan bir suaygırı, kitaplıktaki tüm kitapları karıştıran şempanzeler...
Tüm evin odaları ormanın derinlerinden gelen hayvanlarla dolmuştu. Ev bir anda yok olmuş, balta girmemiş bir ormana dönüşmüştü.
Düşle gerçek arasında gidip gelen Pola, en sonunda, bu sefer haklı olarak "hayır" diyerek tepkisini koyuyor ve "Hayır, burası orman değil" diyor.
"Hayır! Burası Orman Değil!", "hayır" demenin/diyebilmenin önemi üzerine tartışabileceğiniz, fikirler üretebileceğiniz bir kitap. Ama daha da önemlisi iletişim, birbirini dinleme, bir arada yaşama ve farklı fikirler üzerine konuşabilmeyi de anlatıyor. Hayvanlar, hayaller ve korkularla yüzleşmek ile ilgili de pek çok şey söylüyor.
Bonillla'nın özellikle Pola'nın evinin odalarını ve ormanı tasvir edişi ise çok eğlenceli. Yatağın altından çıkan bir kedicik, çekmecedeki tavşan, komidinden şarkmış sıkılmış bir diş macunu, ormandaki hayvanlar, bitkiler, buzdolabının içindeki yiyecekler...Okurların her resimde farklı bir detay yakalayabileceği "Hayır! Burası Orman Değil!", görsel okumaya da fırsat veren çizimlerle dolu. (AÖ)