Haberin İngilizcesi için tıklayın
Haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri gerekçe gösterilerek 1137 gün cezaevinde tutulduktan sonra tahliye edilen gazeteci İdris Sayılğan hakkında cezaevindeyken açılan “terör örgütü propagandası” davası Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde (ACM) görülmeye devam edildi.
Ağustos 2015 - Mart 2016 arasında Facebook hesabından yaptığı 7 paylaşım gerekçe gösterilerek yargılanan Sayılğan ve avukatları duruşmaya İstanbul’dan SEGBİS aracılığı ile katıldı.
Duruşma öncesinde polisler gazetecilere duruşma salonu önünde kimlik kontrolü yaparken, duruşma sırasında da not almalarına izin vermedi.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) aktardığına göre önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirten Sayılğan, kendisinin gazeteci olduğunu ve sosyal medyadaki paylaşımlarının haber alma ve verme özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Sayılğan “Daha önce yargılandığım dosyadaki paylaşımlara bu dosyada da yer verilmiş. Aynı hususlar üzerinden iki defa yargılanıyorum yani. Yaptığım paylaşımlar herhangi bir yorum taşımıyor ve suç teşkil etmiyor. Ben gazeteciyim ,paylaşımlarımın gazetecilik faaliyetleri ve haber alma ve verme özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir” diye konuştu ve beraatını talep etti.
Esas hakkındaki mütalaasını yazılı olarak sunan savcı, Sayılğan’ın “zincirleme şekilde terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırılmasını talep etti.
Esasa ilişkin savunma yapmak için süre isteyen Sayılğan ve avukatları ayrıca delillerin yeniden araştırılması talebinde bulundu.
Avukatların ek süre talebini kabul eden mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmanın 2 Aralık 2020’de görülmesine karar verdi.
ARTICLE 19'dan uzman görüşü
Öte yandan Sayılğan’ın davası için bir uzan görüşü hazırlayan Londra merkezli ifade özgürlüğü kuruluşu ARTICLE 19, Sayılğan’ın suçlandığı hükümlerin yeterli açıklık ve öngörülebilirlikten yoksun olduğunu belirterek bu durumun ifade özgürlüğüne ilişkin uluslararası standartlara uygun olmadığını söyledi.
Davayı etraflı bir şekilde ele alan ARTICLE 19 mahkemeye çevrimiçi ortama özgü bazı unsurların dikkate alınması gerektiği hatırlattı ve Sayılğan’ın paylaşımların propaganda için yeterli olmadığını ifade etti.
Buna ek olarak paylaşımların belirli bir eylem türünü teşvik etmesi bir yana, onay niteliğinde bile olmadığı ifade edilen uzman görüşünde gazetecinin suçlandığı hükümlerin Avrupa ve uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yasallık şartını karşılamadığını ifade edilerek, Sayılğan’ın ifade özgürlüğünün demokratik bir ortamda kısıtlanmasının gerekli olmadığı aktarıldı.
Ne olmuştu?Kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı'nda (DİHA) çalışırken 24 Ekim 2016'da gözaltına alındı. "Terör örgütü üyeliği" ve "terör propagandası" suçlamalarıyla da 26 Ekim 2016'da tutuklanarak, Trabzon Cezaevi'ne gönderildi. İddianamesi tutukluluğunun dokuzuncu ayında hazırlandı. Savcı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsini istedi. İddianamede, yazdığı haberler, haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri ve sosyal medya paylaşımları vardı. İlk duruşması tutuklandıktan 1 yıl 1 ay sonra görüldü. 25 Ocak 2019'da 8 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Avukatlarının yaptığı istinaf başvurusunu olumlu sonuçlandı ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nin kararıyla 27 Kasım 2019'da 3 yıl 1 ay (1137 gün) tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Cezaevindeyken Ağustos 2015 ve Mart 2016 arasında Facebook hesabından yaptığı 7 sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek "terör örgütü propagandası" iddiasıyla bir dava daha açıldı. Tahliye edildikten sonra tekrar çalışmaya başladı. Edirne Pazarkule'de mültecilerin sınıra gidişini takip ettiği sırada 29 Şubat'ta gözaltına alındı. 'Yurtdışına çıkış yasağı' bulunması dolayısıyla Edirne Adliyesi'ne getirdi ve tutuklandı. Bölgeden geçtiği haberlerin delil olarak sunulması halinde bir değerlendirme yapacağını bildirmesi üzerine avukatları sınır hattından yaptığı haberleri mahkemeye sundu. Sayılğan bunun üzerine 3 Mart'ta tahliye edildi. |
(HA)