Artvin Cankurtaran’daki çevre mücadelesinde öne çıkan ve 3 Eylül’de Reşit Kibar’ın öldürüldüğü silahlı saldırıda hedef alınanlar arasında yer alan Artvin Halkevi Yöneticisi Dursun Ali Koyuncu, 7 Eylül’de tutuklandı.
Koyuncu’nun tutuklanma nedeni “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” (TCK m.125/3-a, TCK m.125/1) ve “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu” (TCK m. 216) iddiaları.
Koyuncu’nun tutuklanmasını bianet’e değerlendiren avukatı ve Halkevleri Hukuk Sekreteri Avukat Haktan Özkan “Koyuncu hakkında verilen alelacele tutuklama kararı, aslında hem bu cinayetteki ilişki ağlarını deşifre etmeye çalışması hem de kamuoyunda öne çıkan bir isim haline gelmesinden kaynaklanıyor,” dedi.
Doğa savunucusu Dursun Ali Koyuncu tutuklandı
“Artvin'e kaçırıldı”
Özkan, Koyuncu’nun tutuklanmasına giden süreci şöyle anlattı:
“3 Eylül’de Reşit Kibar öldürüldükten sonra Koyuncu’nun yaptığı bir konuşma var. Ve bir de 6 Eylül’de Borçka Orman İşletme Müdürlüğüne köylülerle birlikte verdikleri dilekçe esnasında yaptığı bir konuşma var. Bu konuşmalar bağlamında ‘kamu görevlisine hakaret’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlarını işlediği iddia ediliyor. Koyuncu’nun tutuklamaya sevk maddelerinin tamamı bu hukuksuz gerekçelendirmeler üzerinden ilerliyor. Dosyadaki usül hatalarından en çok göze çarpanlardan biri ise şu: Bu konuşma Hopa’daki hastane önünde yapıldığı için, Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı yürütüyor soruşturmayı. Dursun Ali Koyuncu, 6 Eylül gecesi Hopa’daki evinden gözaltına alınıyor. Dolayısıyla ifadesinin de Hopa Adliyesi’nde alınması gerekiyor.
“Ama kamuoyu tepkisi oluşmasın, halk Hopa’da toplanmasın diye, saat 03.00 civarında Koyuncu’yu Artvin’e götürüyorlar. Evi basan jandarma evde arama da yapıyor ve Koyuncu esasen Artvin’e kaçırılıyor. Uzun bir süre kendisinden haber alınamıyor.
“Savunma hakkı ihlal edildi”
“Hopa’da, Borçka’da mı, Artvin’de mi derken çeşitli jandarma karakollarına ulaşılmaya çalışılıyor; ama her seferinde ‘Burada yok’ deniliyor. En sonunda Artvin’de olduğu öğreniliyor ve olaya doğrudan Artvin Baro Başkanı dahil oluyor. İfadesi alınmaya başlanıyor, sorgu yapılıyor. Ancak mahkemede savunma hakkı büyük oranda ihlal ediliyor.
“Koyuncu’ya söylenen şu: ‘Sen burada bir konuşma yapmışsın ve kamu görevlisine hakaret etmişsin.’ Hangi kamu görevlisine yönelik bir konuşma yaptığına ya da hakaretin içeriğine dair bir veri yok. Video çözüm tutanağına dayanarak suçlamalar yapılıyor. Dursun Ali ve Artvin Baro Başkanı ‘Videoyu yeniden izleyelim’ talebinde bulunsa da video yeniden izletilmiyor. Ve Dursun Ali hakkında alelacele bir tutuklama kararı çıkarılıyor. Süreç bundan ibaret.
“Asıl sorun, Karadeniz'e dadanan maden şirketleri”
Özkan, Koyuncu’nun tutuklanması ve dosyayla ilgili kişisel kanaatini ise şöyle ifade etti:
“Reşit Kibar’ın öldürülmesiyle ilgili olarak silah ruhsat sahibi olan Fikret Merttürk, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Olay anında aslında beş mağdur var. Kibar öldürülüyor, iki kişi yaralanıyor, iki kişiye de silah doğrultuluyor; ancak mermi bittiği için öldürme girişimi teşebbüs aşamasında kalıyor. Olay akşamı savcı sadece bir yaralının ifadesini alıyor. Merttürk adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, ertesi gün diğer mağdurlar ifade vermeye gidiyor. İfadelerinde, Merttürk'ün de olaydan sorumlu olduğunu ve olay esnasında Merttürk’ün ‘Silah benim, istediğime ateş ederim’ dediğini söylüyorlar.
“Koyuncu da bu beyanı verenlerden biri. Koyuncu hakkında verilen alelacele tutuklama kararı, aslında hem bu cinayetteki ilişki ağlarını deşifre etmeye çalışması hem de kamuoyunda öne çıkan bir isim haline gelmesinden kaynaklanıyor. Çünkü mesele biraz da bu ilişkilerin üzerini örtmek ve kamuoyunda korku ve baskı atmosferi yaratmak. Merttürk’ün, dolayısıyla şirketin ve olayla ilgili bürokratların sorumluluğunu tartışmamak adına böyle bir yol izleniyor.
“Ama burada asıl sorun, Karadeniz'e dadanan maden şirketleri. Bir haftadır Trabzon Araklı'da, Ordu'nun Aybastı Perşembe Yaylası’nda tek gündem maden meselesi. Arhavi’de de durum aynı. Dursunların en başından beri söyledikleri şey şuydu: ‘Siz buralarda maden arıyorsunuz, biliyoruz.’ Yıllardır bu maden şirketlerine karşı mücadele ettiler ve etmeye devam ediyorlar. Geldiğimiz nokta ise maden şirketlerinin politikasının bir sonucu. Halkın esas kaygısı da projenin ismi ne olursa olsun maden arama ve çıkarma faaliyetlerine yönelik."
Koyuncu'nun İkizdere Direnişi'ni anlattığı podcast'e buradan ulaşabilirsiniz.
Ne olmuştu?
Artvin’in Borçka ilçesine bağlı Çifteköprü’deki Cankurtaran mevkiinde “Konaklamalı Mesire Alanı Projesi” kapsamında 3 Eylül’de iş makineleri ormanlık alana girdi. Köylüler, ağaçlarının kesilmesine izin vermeyeceklerini söyleyerek iş makinelerine engel olmaya çalışınca projeyi yürüten şirketle bağlantılı olduğu iddia edilen Muhammet Ustabaş, köylülere silahla saldırdı.
Saldırıda ağır yaralanan Reşit Kibar hayatını kaybederken, iki köylü yaralandı. Saldırıdan sonra Muhammet Ustabaş tutuklanırken, ruhsatlı tabancanın sahibi Fikret Merttürk adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Cankurtaran'da turizm tesisi yapmak üzere ağaç kesim ihalesini ve tesis yapma iznini alan Merttürk ailesinden Yunus Merttürk, Kocaeli Kartepe merkezli bir şirketler grubunu yönetiyor. Artvinli Merttürk, Kocaeli'de yaşıyor. Gülaş İnşaat, Gülaş Makine, Yapısoy Beton gibi şirketlerin sahibi olan Merttürk, AKP'ye yakınlığı ile dikkat çeken bir isim. Saldırının ardından Yapısoy Beton, projeden çekildiğini açıkladı.
Silahlı saldırıda şans eseri hayatta kalan ve arkadaşı Reşit Kibar’ı kaybeden Halkevleri Temsilcisi Dursun Ali Koyuncu ise 6 Eylül’de ev baskınıyla gözaltına alındı. 7 Eylül’de de tutuklandı. (TY)