Bu sene Güney Afrika'da Durban'da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Konferansı ya da resmi adıyla 17. Taraflar Konferansı (COP17) 28 Kasım'da başladı ve 9 Aralık'a kadar sürecek.
Zirveyi Türkiye'den de Heinrich Böll Derneği'nden Özgür Gürbüz, 350 Ankara'dan Önder Algedik ve Açık Radyo'dan Ömer Madra izliyor.
Zirvenin gündemi Kyoto Protokolü. Kanada, ABD, Japonya ve Suudi Arabistan bu ay sonunda ömrü dolacak Kyoto Protokolü'nün bir dönem daha uzatılmasına karşı çıkarken, Avrupa Birliği (AB), G-77 ve Çin grubu, Ada Ülkeleri, Afrika ülkeleri ise devam etmesini istiyor. Ülkeler hedefler konusunda anlaşmaya varırsa önümüzdeki süreç içerisinde yeni bir protokol hazırlanacak.
Açık Radyo'ya bağlanan Madra, "İki hedef var: Kyoto Protokolü'nün tarihlerinin yenilenmesi ve gelişme yolunda olan yoksul ülkelere taahüt edilen paraların kesinleştirilip verilmesi" dedi. On farklı ülkeden kadın tarım işçileri ve çiftçilerin Durban'ı işgal etmek için geldiğini ancak polisin şehire alınmadıklarını, kadınların "siz erkekler içeride konuşuyorsunuz ama asıl yükü biz çekiyoruz" dediklerini aktardı.
"Kadınlar toplumun, hayatın ve toprağın gardiyanlarıdır, diyorlar. Özel polis onları dağıtıyor ama Kopenhag'da gördüğümüz gibi değil. Aralarında 75 yaşında kadınlar var."
Kopenhag'daki zirveyle karşılaştırma yapan Gürbüz, "Avrupa'da politikalarla ilgili hedefler ortaya çıkıyor. Ama buradaki insanlar iklim değişikliğinin sonuçlarını birebir yaşadıkları için toprağının, suyunun, gıdasının derdine düşmüş durumda" diye konuştu.
Algedik ise Türkiye'nin tutumunu değerlendirdi: "Türkiye 100'den 10'a inmesi gereken seragazı emisyonlarını 100'den 200'e çıkarttı. 2020'de ise 350'ye çıkartacak. Türkiye'nin tek ihtiyacı olan karbon kusma ve saklama ama öyle bir teknoloji yok. Bir de finansmandan yararlanmak istiyor. Ancak ödüller dağıtılırken yapılan açıklamada 'deprem için alınan vergiler yollara yatırıldı. İklim için alacağınız parayı nereye yatıracaksınız' dendi."
Duban günlüğü
* Bugün (7 Aralık) TÜSİAD "İklim değişikliğini önlemede özel sektörün rolü" başlıklı bir oturum düzenliyor.
* Yarın (8 Aralık) Türkiye Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Genel Kurul'da bir konuşma yapacak.
* İklim müzakerelerinde sonucu olumsuz etkileyecek politikalar ortaya koyan ülkelere verilen Günün Fosili ödülünü Cumartesi akşamı (3 Aralık) Türkiye aldı.
İklim Eylem Ağı (CAN) tarafından yapılan açıklamada Türkiye'nin ödüle layık görülmesinin nedeni, seragazı emisyonlarını indirmek için hedef belirlemeden, Kyoto Protokolü'nün mekanizmalarından faydalanarak teknolojik ve finansal destek almaya çalışması olarak gösterildi.
Türkiye'nin Günün Fosili ödülünü almasının ardından Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF), Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD), Tüketici Koruma Derneği-TÜKODER Ankara Şubesi, Perşembe Akşamı Bisikletçileri Ankara (PAB) ve ODTÜ Mezunları Derneği (ODTU MD) ortak bir açıklama yaparak karara destek verdi.
* Germanwatch adlı sivil toplum örgütü 1991-2010 yılları arasında hava olayları sonucu en çok zarara uğrayan ülkeleri içeren İklim Risk İndeksi'ni yayınladı. Buna göre aşırı iklim olaylarından en çok etkilenen ülkelerin başında Bangladeş geliyor. Bangladeş'i Myanmar ve Honduras izliyor. Türkiye ise 1991-2010 ortalamasında 106. sırada yer alsa da 2010 yılı listesinde 88. sıraya yükselmiş durumda.
* 3 Aralık Cumartesi günü düzenlenen yürüyüşe katılan binlerce kişi hükümetleri iklim değişikliği konusunda göreve çağırdı. Yürüyüşe sendikalar, çevreci kuruluşlar, öğrenciler, Hindistan'dan ve Afrika'dan atık işçileri ve konferans boyunca yabancı katılımcılara yardım eden gönüllüler destek verdi.
Göstericiler, taleplerinin yer aldığı bir bildiriyi COP17 sekreterliğini yürüten Güney Afrika Dışişleri Bakanı Nikoana- Mashabene'ye verdi. Bunun ardından bir konuşma yapan Nikoana-Mashabene, zirvenin şeffaf ve katılımcı olması için çaba sarf ettiklerini, iklim değişikliği sorununda gelinen noktada Afrika için uyum konusunun ciddi önem taşıdığını belirtti.
Bu nedenle "Yeşil İklim Fonu"nun hemen çalıştırılması gerektiğini söyleyen Mashabene, Kyoto Protokolü'nün ikinci yükümlülük dönemi konusunda biran önce karar alınmasını istediklerini ifade etti. Güney Afrika Dışişleri Bakanı eyleme katılan sivil toplum örgütlerinin ilettikleri bildirinin içerdiği talepleri zirvede yapılacak tartışmalara taşıyacağını belirtti.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Anlaşması (UNFCCC) Genel Sekreteri Christiana Figueres de göstericilerin ses sistemini taşıyan kamyonetin üzerine çıkarak, "daha fazlasını yapın, yapabileceğiniz herşeyi yaptığınız zaman bile daha fazlasını yapın" dedi.
İklim değişikliğiyle ilgili sözleşmeler
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi: Sözleşme 9 Mayıs 1992 tarihinde New York'ta kabul edildi ve 1992 yılında Rio da gerçekleştirilen Dünya Zirvesinde 150′den fazla ülke tarafından imzalandı. Nihai amacı "atmosferdeki sera gazı yoğunluğunu iklim sistemine tehlikeli antropojenik müdahaleyi engelleyecek bir seviyede sabitlemek." Sözleşme Mart 1994′te yürürlüğe girdi.
Kyoto Protokolü: 1997'de Kyoto-Japonya'da karara bağlandı. 2005 yılında Rusya'nın da taraf olması ile salımların yüzde 55'ini kapsama yeterliliğini yürürlüğe girdi. 2008-2012 yıllarını kapsayan birinci yükümlülük döneminde temelde Ek-1 ülkeleri denilen 38 ülkenin salımlarını 1990 yılının yüzde 5.2 altına indirilmesini hedefliyordu.
Kopenhag Uzlaşması: 2009'da gerçekleşen 15. Taraflar Konferansı'nda ülkelerin uzlaşma konusunda kitleme çabalarına karşı, ara bir çözüm olabilecek bir yol bulundu. Zirvenin son gecesi sonrası sabaha doğru oraya çıkan Uzlaşma, ülkelerin kendi taahütlerini ortaya koymak için bir formül olarak çıktı. Ek-1 yani gelişmiş ülkelerden mutlak azaltım isterken, Ek-1 dışı gelişmekte olan ülkelerden artıştan azaltım hedefi vermesini istediler. Az gelişmiş Afrika ülkeleri ve tehlike altındaki ada devletleri ise istemeleri durumunda projelerini sunmaları beklendi. 140 ülke Kopenhag Uzlaşması çerçevesinde hedeflerini sekreteryaya Şubat 2010'da iletti.(ÇT)
* Bu haberi Durban Postası, ozgurgurbuz.blogspot.com, Açık Radyo ve Guardian'dan derledik.