PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, MED Nûce’de yayınlanan Politik Alan programında Ersin Çelik'in sorularını yanıtladı.
ANF Haber Ajansının bugün saat 10.20’de geçtiği konuşmada Kalkan, konuşmasına 28 Şubat günü aramızdan ayrılan Yaşar Kemal’i anarak başladı.
Kalkan’ın konuşmasının asıl gündemi ise aynı gün Dolmabahçe Sarayı’nda açıklanan Abdullah Öcalan’ın mesajı ve 10 maddelik müzakere başlığıydı.
Kalkan, Öcalan'ın açıklamasından ve Dolmabahçe toplantısından çıkan temel sonucun "seçime kadar bir çatışmasızlık durumu" olduğunu söyledi. Kalkan'a göre 2013 Newroz'unda Öcalan'ın çağrısıyla başlayan süreç, AKP'nin tutumu nedeniyle tehlikeye girmişti, Dolmabahçe açıklaması "en azından seçime kadar sürecek bir çatışmasızlık, eylemsizlik durumunun iki tarafça da kabul edildiği ve sürecin bu biçimde devam edeceği anlamına geliyor".
Yaşar Kemal için
Kalkan, Yaşar Kemal’i saygıyla andığını söyleyerek başladığı konuşmasında “Kürt halkının ve Türkiye toplumunun yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerden birisiydi. Yaşar Kemal gibi büyük insanların yeri doldurulamaz değerli çabalarıyla toplum bu düzeye geldi. Önder Apo’yla tam bir uyum ve bütünlük oluşturdu. Yaşar Kemal’in hepimiz üzerinde emeği büyüktür, hiç görmemiş de olsak, tanışmamış, tartışmamış da olsak, ama insan olmamızda, kültür birikimi kazanmamızda, özgürlüğü, demokrasiyi, toplumculuğu, paylaşımı sevmemizde hepimizin öğretmeni oldu. Toplumun öğretmeni oldu. Dolayısıyla Kürt halkının özgürlük mücadelesinde ve Türkiye toplumunun demokratik yürüyüşünde sonsuza kadar yaşayacaktır.”
“Tahkim edilmiş bir çatışmasızlık” durumu
Dolmabahçe Sarayında HDP İmralı heyeti ile AKP Hükümeti yetkililerinin birlikte açıklama yapmasını uzun süredir yürütülen mücadelenin sonucunda ulaşılan bir düzey olarak tanımlayan Kalkan, “Mevcut haliyle açıklamalardaki somutluk sadece ‘tahkim edilmiş bir çatışmasızlık’ durumudur” dedi.
Dolmabahçe’de yapılan açıklamayı süreç açısından ciddi bir adım olarak tanımlayan Kalkan’a göre Öcalan’ın mesajının özü “sadece bir tarihi niyet beyanı”.
Kalkan’a görebu niyetin gerçek haline gelmesi için yapılması gerenler var: “Esas onu görmek ve ona göre hareket etmek lazım. Yoksa mevcut haliyle açıklamalardaki somutluk sadece ‘tahkim edilmiş bir çatışmasızlık’ durumudur. Bu karşılıklı, iki taraflı, belli kuralları ve ilkeleri olan ve uyulan bir çatışmasızlık durumudur.”
“Hükümet de onu ‘tam anlamıyla bir eylemsizlik konumu’ olarak değerlendirdi. İkisi de aynı anlama geliyor. Bu anlamda bir ortaklaşma, birlikte bir açıklama, tarafların birbirini bu temelde ortak bir zeminde, basın önünde kabul etmesi, topluma takdim etmesi önemlidir, küçümsenmemelidir”.
“Seçime kadar”
28 Şubat tarihli ortak açıklamadan çıkan temel sonucun “seçime kadar bir çatışmasızlık durumu” olduğuna dikkat çeken Kalkan, konuya ilişkin değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Somut, niyet beyanları ve bu anlamdaki taahhütler dışında somut olan birlik, ittifak bu düzeydedir. Bu anlamda da zaten 2013 Newroz’undan itibaren Önder Apo’nun çağrısıyla oluşmuş bir süreç vardı. AKP’nin tutumu nedeniyle bu süreç tehlikeye girdi, riske girdi. Neredeyse bitme noktasına geldi. Yeniden Dolmabahçe’deki açıklamayla böyle bir tutumun hem Önder Apo tarafından, hem de AKP Hükümeti tarafından ortaya konması en azından seçime kadar sürecek bir çatışmasızlık, eylemsizlik durumunun iki tarafça da kabul edildiği ve sürecin bu biçimde devam edeceği anlamına geliyor.”
“Uygulama, uygulaya, uygulama”
Kalkan, Dolmabahçe toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamada kullandığı “uygulama, uygulama, uygulama” tekrarlamasını kullandı. Erdoğan, “Çağrılar güzel ama aslolan uygulamadır” demişti.
Kalkan da aynı yaklaşımı gösterdi.
“Biz de ‘uygulama uygulama uygulama’ diyoruz, yani Türkiye toplumunun ihtiyacı olanı bu topluma vermek. Fakat bazı tutumlar, tartışmalar çok dar, hedefin çok ötesinde, içi boşaltılan, anlamsız, gerçekleşmez beklentiler yaratmaya çalışan, aslında biraz da işin tartışmasında, zaman geçirmesinde görülen hususlar var.
Bazıları sürecin başarıya gitmemesinin sorumlusunu Kürt tarafının olduğunu ifade etmeye çalışıyorlar. Bazıları ima yoluyla, bazıları açık söylüyorlar, bazıları da gündem saptırıyorlar. Bunlar uydurmadır, hepsi yalan. Bir defa ben şunu belirtebilirim, biz hareket ve halk olarak her zaman Önder Apo’nun izinde olduk. Bu dün de böyleydi, yarın da böyle olur. Özgür ve demokratik yaşam konusunda, Kürt tarafında kesinlikle bir parçalılık yok, farklılık yok, diğer yandan ise isteksizlik yok. Büyük bir ciddiyet var, samimiyet var, tutarlılık var, istek var; hangi konuda? Kürtler özgür olsun, kadınları özgür olsun, halklar özgür olsun, Türkiye toplumu özgür olsun. Özgürlük ve demokrasi konusunda tam bir karar birliği ve istek vardır. Fakat şimdiye kadar böyle bir tutumu karşı taraftan göremedik.”
Kürt sorunu PKK’den önce de vardı
“Sanki sorunları PKK yaratmış gibi gösterilmeye çalışılıyor, oysa Kürt sorunu PKK’den önce de vardı, demokrasi sorunu PKK’den önce de vardı. PKK’yi demokrasi ve Kürt sorunu yarattı” diyen Kalkan, ellerindeki silahın engel olmadığını söyledi ve 15 yıldır tüm saldırılara karşı PKK’nin çok az silah kullandığını söyledi.
PKK’nin ateşkes süreçleri
Duran Kalkan PKK’nin tarihindeki ateşkes süreçlerini hatırlattı:
“2 Ağustos 1999’da PKK süresiz ateşkes ilan etti, PKK güçlerini sınır dışına çekti, ta 2004’e kadar. Beş yıldan fazla bir zaman dilimi neredeyse bu biçimde yaşandı.
“2004’ten 2010’a kadar da çok etkili bir çatışmalı durum olmadı, zayıf bir çatışma durumu vardı.
“Bu arada 1 Ekim 2006’da ateşkes yapıldı, 2010’a kadar neredeyse böyle bir durum şu veya bu düzeyde sürdü.
“Son olarak da 2013 Newrozu’ndan bu yana bir çatışmasızlık durumu var. Ortada çatışmalarla demokratikleşmeyi engelleyen, demokratik-siyasi reformları yapma önünde engel oluşturan bir durum yok.”
Kalkan bu bilgileri verdikten sonra şu soruları sıraladı:
* Gerçekler bu iken peki nerede kaldı bu durumu engel olarak gösterenler, bu süreçte ne yaptılar?
* Hangi adımları attılar?
* Neden Kürt sorununun çözümü ve demokratikleşme gibi bir durumu geliştirmediler?
Esas gündem 10 Madde’dir
Kalkan’a göre 10 Madde’nin geciktirilmeden tartışılmaya başlanması gerekiyor.
“Demokratikleşme olursa, sorunların çözümü için demokratik yaklaşım geliştirilirse bu temelde bütün sorunlar çözülür.