Türkiye'nin de içinde olduğu 79 ülkeyi inceleyen rapor, bunların 65'inde okul öncesi eğitime ayrılan kaynağın eğitim bütçesinin yüzde 10'undan, yarısından fazlasındaysa, yüzde 5'inden az olduğunu saptadı.
Çocukların okul öncesi eğitime katılma oranlarının en yüksek olduğu bölge, yüzde 62'yle Latin Amerika ve Karayipler. Sahra altı Afrika'da bu oran ortalama yüzde 12. 2004 yılı rakamlarına göre, Türkiye'deki oransa yüzde 8,2.
UNESCO, okul öncesi eğitimin yaygınlaşmasının, beş yaş altı çocukların önlenebilir hastalıklar nedeniyle ölmesinin de önüne geçebileceğini belirtiyor. Örgüte göre, "beslenme, bağışıklama, hijyen, bakım ve eğitimi bütünleşik olarak sunan programlara" ihtiyaç var. Önlenebilir hastalıklar nedeniyle, her yıl 10 milyondan fazla çocuk ölüyor.
Rapor ekibinin yöneticisi Nicholas Burnett, ülkelerin üç yaş altındaki çocuklara daha fazla kaynak ayırmasının kritik olduğunu söylüyor. Burnett'a göre, ülkeler bunu yalnızca temel bir hakkı hayata geçirmek için değil, aynı zamanda daha sonraki eğitimi de olumlu etkilediği ve kalkınmaya katkıda bulunduğu, dolayısıyla toplumsal eşitsizliği azaltmaya yaradığı için yapmalılar.
UNESCO raporuna göre, okul öncesi eğitimle ilgili "işe yarayan" programların şu niteliklere sahip olması gerekiyor:
* Beslenme, sağlık, bakım ve eğitimi bir araya getiren yaklaşım, tek bir yöne müdahale eden yaklaşımlara göre, çocukların mevcut durumunda ve gelişiminde daha etkili oluyor.
* Programlar, geleneksel çocuk bakımı uygulamalarını içermenin yanı sıra, çocukların dilsel ve kültürel çeşitliliğine saygı göstermeli, özel eğitsel ihtiyaçları ve yetersizlikleri olan çocukları da dahil etmeli.
* Çocukların ana dilinde yürütülen programlar, resmi dilde yürütülenlere göre daha etkili.
* İyi tasarlanmış programlar, toplumsal cinsiyete ilişkin kalıpları da değiştirebiliyor.
* Erken dönem çocuk bakımı ve eğitiminin kalitesini belirleyen en önemli etken, çocuğun ihtiyaçlarına odaklanan bir çocuk-eğitmen etkileşimi. Bu da, çocuk başına düşen eğitmen sayısının yüksekliği ve yeterli araç gereç gibi makul çalışma koşullarını gerektiriyor.
* Eğitmen kadrosunun, müfredatın ve anne babaların katılımının sürekliliği, ilköğretime geçişi de kolaylaştırıyor. Çeşitli arka planlara ve deneyimlere sahip çocuklar için okulun ilk yıllarının kalitesini artırmak gerekli. (TK)