Fotoğraflar: Alberta Cavallo
Haberin İngilizcesi için tıklayın
İtalya'nın Caulonia kasabasında "Cooperativa Sociale Pathos" derneği çatısı altında, Afrika'dan gelen mülteciler ve İtalyalı yerel halk, hep beraber kurdukları "Evrensel Koro" ile göçmenlik hikâyelerini duyuruyorlar.
Koroları sayesinde şehir şehir gezerek insanlarla temas etme şansı bulan İtalya'daki mülteciler, artık kendilerini yalnız hissetmediklerini söylüyor.
Benzer bir koro Uluslararası Göçmen Kadınlarla Dayanışma Derneği tarafından, "Yüzümüz Dünyaya Dönük" ismiyle Türkiyeli ve birçok mülteci kadını buluşturuyor. Kadınlar Türkçe ve Arapça şarkılarını hep beraber seslendirerek birçok ön yargıyı kırdıklarını söylüyorlar.
TIKLAYIN - Yaralı Ruhları İyileştiren Bir Koro
"Başka bir yerelde benzer bir dayanışma"
Mültecilerle gönüllü olarak çalışmak üzere Türkiye'den İtalya'ya giden Şevval Şener, Evrensel Koro'nun da üyelerinden biri. Şener, Türkiye'de yapılan "Yüzümüz Dünyaya Dönük" korosu ile ilgili bianet'in haberini gördüğünde çok etkilendiğini belirterek, "Bambaşka bir yerelde, şehirde, ülkede, bambaşka insanlarla ve bambaşka politik durumların içerisinde kurulmuş bu iki koronun aslında ne kadar da benzer bir dayanışmadan doğduğunu fark ettim" dedi.
Türkiye'de çeşitli sivil toplum örgütlerinde ve mahallelerde farklı kesimlerden gelen insanlarla insan hakları ve çocuk hakları üzerine çalıştığını belirten Şevval Şener, İtalya'ya gidiş sebebini ise şu sözlerle anlatıyor:
"Türkiye'de insan hakları temelli çalışan STÖ'lerin OHAL süreci ve sonrasında gördüğü baskı beni yurt dışında STÖ'lerin nasıl çalıştığını gözlemlemeye itti."
"Müzik bir araç"
Bu tarz faaliyetlerin göçmenlerin topluma entegre olabilmesi için çok önemli olduğunu belirten Şener sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Caulonia deniz kenarında çok küçük bir kasaba, herkes birbirini tanıyor. Ancak burada yaşayan insanların katılabileceği ya da yeni insanlarla tanışabileceği aktivite pek yok. Evrensel Koro kurulurken hem Caulonia yerel halkının, hem göçmenlerin hem de dernek çalışanlarının bir araya gelebileceği bir ortam yaratmayı hedeflemiş, bu bağlamda da müziği araç olarak seçmiş
"Evrensel Koro'nun bana çağrıştırdığı ilk şey, Christophe Barratier'in 2004 yılında çektiği film, "Koro" oldu. Yatılı bir okulda çalışmaya başlayan bir öğretmen, okul müdürünün şiddet içeren metodları yerine bir koro kurarak, çocukların hem kendilerini keşfetmelerini hem de bir grup içerisinde ilişkilenmeyi deneyimlemelerini sağlıyor. Evrensel Koro, bir grup içerisinde şarkılar besteleyip söyleyerek bir araya gelmenin, kültürel, dilsel, kişisel engelleri nasıl aşabileceğini gösterdi."
"Anti-göçmen politikalar"
Şevval Şener, Türkiye'den İtalya'ya giderek iki tarafta da gözlem yapma şansı bulduğunu belirterek, "Türkiye Avrupa dışından göç eden insanlara mülteci statüsü vermiyor, İtalya'da ise mülteci statüsü veriliyor ancak kişilere verilen korumanın farklı statüleri var.
"Bu farklı statüler de sosyal haklara erişmede farklı imkânlar sunuyor. Ancak son iki yılda, İtalyan hükümetinin anti-göçmen politikaları sebebiyle hem ülkeye yeni göçmenlerin giriş yapması engelleniyor, hem de var olan göçmenlerin erişebildiği haklar kısıtlanmaya başlıyor" ifadelerini kullanıyor.
"Bir yanda dayanışma bir yanda tehditler"
Son olarak sözlerine İstanbul'daki seçim sürecinin ardından valiliğin mültecileri şehirden uzaklaştırmaya yönelik bir uygulamaya geçmesini kesinlikle yanlış bulduğunu söyleyerek devam ediyor Şener:
"Bir yanda birlikte yaşamaya dair dayanışma örneklerini konuşurken öte yandan böyle uygulamalar yapılıyor. Göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yapılan kimlik kontrollerinin ardından otobüslere bindirilerek sınır dışı edildiğine, bazılarının 'gönüllü olarak geri döndüklerine' dair bir belge imzalamak zorunda bırakıldıklarına, bu süreçte şiddete maruz kaldıklarına ve hukuki bir destek alamadıklarına dair pek çok görüntü ve tanıklığın haberi yapılıyor. İstanbul'da yaşayan göçmenlere yönelik bu insanlık dışı muamelenin acilen önüne geçilmesi gerekiyor."
"Can güvenliğim yoktu"
Gambia'dan İtalya'ya mülteci olarak gelen 19 yaşındaki Alieu Sowe ise kendi hikâyesini ve koro ile tanışma sürecini şöyle anlatıyor:
"Gambia'da can güvenliğim yoktu. İnsanların birbirini tehdit etmesi, yaralaması, öldürmesi çok olağan. Orada gasp edildim. Bunlar sürekli yaşanıyor. Bu sebeple 2016 Şubat ayında çıkıp sırasıyla Senegal, Mali, Cezayir, Libya, Reggio ve Calabria üzerinden geçerek İtalya'ya girdim.
"Caulonia'ya ulaştığımda kurulmakta olan bir koro olduğunu öğrendim ve bu koroyla insanlar bir araya geliyordu. Başından beri içindeyim. Koroyla birlikte bir grubum oldu. Farklı olduğumuzu düşündüğüm insanlarla bir araya gelmeye başladık. Sonra il il dolaştık. Ayrıca şarkı söylemek hakkında da bir fikrim yoktu. Koro zaten şarkı söylemek için değil, koro olabilmek içinmiş."
"Artık yeni bir hayatım var"
Robin Sardar da, politik ve ekonomik sebeplerden dolayı Bangladeş'ten İtalya'ya göç etmek zorunda kaldığını anlatıyor. Kendine güvenli bir gelecek kurmak istediğini belirten Sardar, "Yedi sekiz ay önce bana korodan bahsettiler ve dahil oldum. Bu koroya katıldıktan sonra kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Artık yeni bir hayatım var" diyor.
İtalya'ya Senegal'den göçen ve şu anda Cooperativa Sociale Pathoss'da arabuluculuk görevi yapan Abdoulaye Balde iki yıl önce kurulan koro hakkında, "Koro, Caulonia'da göçmenlerle yerelleri bir araya getiren tek düzenli aktivite. Sadece Caulonia değil, çevre komünlerden de katılımcılara açık. 'Birlikte yaşamak nedir?' sorusuna cevap verdiğimiz bir aktivite oldu Evrensel Koromuz" ifadelerini kullanıyor.
Angela Bolognino, İtalya'nın Caulonia kasabasında yaşayan bir İtalyalı. İki yıldır koronun içerisinde bulunan Bolognino, derneğe ilk başta okulu aracılığıyla çalışmak üzere yönlendirildiğini söylüyor. Dernekte mültecilere İtalyanca, tarih ve coğrafya dersleri veren Bolognino, koronun kuruluş sürecinde de içerisinde bulunduğunu belirterek, "Onlarla iletişim kurmak beni çok zorluyordu ama birbirimizi anlamak için çeşitli metotlar ve yöntemler bulduk. Ve sonra birbirimizi daha iyi anlamanın müzikten geçeceğini düşünerek 'Evrensel Koro'muzu kurduk" diye ekliyor.
"Birbirimizi dinlemek zorundayız"
Angela Bolognino, koronun onda hissettirdiklerini ise şu şekilde açıklıyor:
"Bu deneyim için gerçekten minnettarım. Sadece bu insanlarla beraber vakit geçirip keyif aldığım için değil. Çünkü müzik bence göçün ve göçün getirdiklerinin ifade edilmesi için mükemmel bir araç. Herkesin kendine özgü bir sesi var, farklı bir tonda ve biz bunu fark etmek için birbirimizi dinlemek zorundayız, başka türlü harmoniyi yakalayamayız. Ne çok baskın ne de çok güçsüz olmalıyız, sadece birbirimizi dinleyip birbirimize saygılı olmalıyız. Yani hayatın ta kendisi gibi.
"Mültecilerin burada bir aidiyet hissi oluşturması çok önemli. Aynı zamanda buradaki yerel insanların da onları anlaması için çok değerli bu koro. Ben bu iki yılda o kadar çok değiştim ki. En önemlisi bu insanları görme biçimimi değiştirdim. Artık televizyon izlediğimde mültecilerle ilgili haberleri bambaşka görüyorum. Çünkü bambaşka bir insanım, bu koronun üyelerini yakından tanıyorum ve hissettiklerini biliyorum. Artık ben de bu durumun bir parçası gibi hissediyorum."
Dünyanın her yerinde bu dayanışmanın çok önemli olduğunu belirten Angela sözlerini şöyle noktalıyor:
"Burada da Türkiye'de de aynı dayanışmaya sahip olmamız çok anlamlı." (Aİ/AÖ)