Arjantin arkamızda kalıyor, önümüzde ise yoksulluğun elle tutulur kadar açık açık olduğu Bolivya.
La Paz, Arjantin sınırından 20 saat uzaklıkta, terminalde bir askere tren olup olmadığını soruyoruz; Üç günden önce mümkün değil. Çünkü, köylüler (campesino) trenleri de durduruyor.
Ya otobüs? Yalnızca Potasiye 70 bolivianos (1 dolar=7.76 bolivianos) ödeyererek bulduğumuz ilk otobüse biniyoruz; önümüzde 12 saatlik bir yolculuk var. Tabii, bu bizim düşüncemiz. Köylülerin eşyalarının yüklenmesini; otobüsün koltukları dolduktan sonra yerlere oturacak yolcuları bekleyeceğimizi bilmiyoruz
Yaklaşık iki saat sonra, sırtlarına bağladıkları çocuklarıyla yerlere serilen Qechua kadınları, havalandırmasız, ışıksız ve her hareket ettiğinde devrilecekmişçesine sallanan otobüste Potasiye yolculuğumuz başlıyor.
3 bin metrede Türkiyeden bir şarkı
Eduardo Galeano, Latin Amerikanın Kesik Damarları kitabında Potasinin işgalcilerin kıtaya neler yaptığının en açık göstergesi olduğunu söylemişti.
Bir zamanlar bakir madenlerin çokluğuyla altın yıllarını yaşamış Potaside, maden rezervleri tükenince geriye gringolar (Amerikalılar) için yapılmış, ama şimdi yıkılmaya yüz tutmuş oteller ve madenlerde eşlerini kaybeden yaşlı kadınlar kalmış.
Bolivyalılar konuşma konusunda ketumlar ama, bir gringonun Bolivyada ne aradığını merak ettikleri her hallerinden belli oluyor. Bir Qechua yerlisi olan Fernandonun İspanyolcası benimki kadar kötü, ama yine de fikirlerini açıklıyor:
Gonzalo (Başkan Gonzalo Sanchez Losada) bir şeyler yapmaya çalışıyor. Sorun gazın daha uygun koşullarda satılması. Görüyorsun, biz yoksuluz. campesionoları destekliyorum; ama anarşiye gerek var mı?
Fernandonun anarşi dediği, 21 Eylülde Başkan Gonzalonun aldığı gaz dağıtım planının ardından başlayan gaz savaşı. Sonuçta 73 kişinin öldüğü protesto gösterileri Fernandoya göre gereksizdi O ve yanında sırtına bağladığı çocuğuyla oturan karısı, yalnızca yaşamaya çalışıyor.
Vitacada otobüs mola veriyor, 3 bin metre yükseklikteyken değil yürümek, konuşmak bile zor. Kepçeyle doldurulan biralar, restorandaki Brezilya dizisinde Ararım seni her yerde şarkısının Arapça versiyonu, patates ve pirinçten menkul çorbayla zaman geçiyor.
Yol bundan sonra daha da zorlaşacakmış. Çünkü campesinolar yollara barikat kurmuş. Zaten çok geçmeden ilk barikatla karşılaşıyoruz. Campesinolar Ponchalarına sarılıp ateşin başında bekliyor, yolcular yola devam etmek istiyorlar ama, Campesinolar yalnızca - o da iyice kontrol ettikten sonra - ambulansın geçmesine izin veriyor.
Sorun yalnızca gaz değil
Manu yanındaki köpeği gösteriyor. "Adı Satan, bizi Goniden (Başkan Gonzalodan) koruyor" diyor; Satan ismini yeni uydurmuş. Umarım Goni kadar tehlikeli değildir diye yanıtlıyorum onu, sohbet yolu da böylece açılıyor.
Gaz bu ülkede her şey. Biz gazın bedava satılmasını istemiyoruz. Goni zaten Bolivyalı. O Yanki. Barikat eylemi önemli. Yoldaşlara destek veriyoruz. Goni diyor ki, biz Cocayı uyuşturucu için kullanıyoruz. Coca yetiştiremezsek, biz yaşayamayız.
Başkan Gonzaloya ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Büyükelçisine göre, Coca üretimi Latin Amerikadaki uyuşturucu trafiğinin başlangıç noktası. Ama, bizim gözlemimize göre, Coca yalnızca 3 bin metrede yaşayan insanların baş ağrısını dindirmeye yarıyor. Yolcularla campesinoların tartışması, 30 Boliviano ödeyerek sonuçlanıyor. Yeniden yollardayız.
Gecenin keskin soğuğu, günün ışımasıyla birlikte yerini dayanılmaz bir sıcaklığa bırakıyor. Suyun ne kadar önemli olduğunu anlamak için acı bir deneyim. Böylelikle neden yolcuların neden şişelerce gazoz aldığını (su hem pahalı hem de az bulunuyor) anlamış oluyoruz. İp, çikolata, bira, karton gibi bilumum şeyleri satan (tabii ki su yok) bir dükkan sahibi, bize istersek bir bardak ikram edebileceğini söylüyor. Cennetin keşfi, bu olmalı. Barikat eylemlerinden beri müşterileri artan satıcı da biz de hayatımızdan memnunuz.
Çıplak ayaklarla dolaşan köylüleri ve duvarlarında Gracias Goni Para Electrificacion (Elektrik için teşekkürler Goni) yazan kerpiç evleri, proje halinde bırakılmış artezyen kuyularını izleyerek yola devam ediyoruz. Bir saat sonra, ikinci barikat. Bu kez Campesinolar anlaşmaya razı değiller. Radyodan gelişmeleri dinleyerek vakit geçiriyoruz:
Başkan Lozado, muhalefet liderlerini toplantıya çağırdı. Altoda bir kişinin ölümüyle sonuçlanan protesto gösterilerinden sonra, insan hakları savunucuları açlık grevine başladı. Sosyalizme Doğru (Movimiento Sasialismo MAS) lideri Evo Morales gelişmeleri değerlendirdi; La Paza doğru yürüyüşlerinin devam ettiğini açıkladı.
Campesinoların ikram ettiği okaliptus suyu, 3 bin metre yükseklikteki başk ağrımızı bir nebze olsun dindiriyor, üç saatlik beklemeden sonra 30 boliviano ödeyerek yola devam ediyoruz.
Çölün ortasında mücadele ve sabrın keşfi
Potasiye ulaşmak, dünyanın en zor işi olsa gerek diye düşünürken, üçüncü barikatla karşılaşıyoruz. Ellerinde taşlarla tepelere dizilmiş, yoldan geçen arabaları bekleyen campesinolar, bu kez anlaşma yapmak istemiyor.
Campesino lideri, anlayış gösterilmesini, çünkü bu eylemin hayati olduğunu söylüyor.
Yolcuların karşı çıkışlarına rağmen kendisinin de yolcular gibi yemek yemediğini, hatta hasta olan çocuğuna bile yardım edemediğini söyleyen campesinonun tavrı da bizi karar almaya itiyor: Ya yürüyeceğiz, ya da campesinonun kararını değiştirmesini bekleyeceğiz.
Sonuçta, barikatların arkasındaki Chiucanada bizi bir otobüsün beklediğini söyleyen Campesinonun sözlerini dikkate alıp yollara düşüyoruz. Potasiye 150, Chiucanaya 35 kilometre var. Sıcaklık 30 derece ve sırtımızda çanta; gölgesine sığınacağımız bir ağaç bulmak bile mümkün olmayan yola düşüyoruz.
Bir kilise, yarım kalmış bir artezyen kuyusu, birkaç kerpiç ev ve şaka gibi duran bir basketbol potasının olduğu bir köydeyiz. Çölde tanrının bir şakası olmalı, köyün adı Bueno Casa (Güzel Ev). Bueno Casalı bir kadın, Burası bizim toprağımız olduğu için güzel diyor. Değil Türkiyeyi La Pazı bile hayatı boyunca görmemiş Bueno Casalı kadını ardımızda bırakarak yola devam ediyoruz. Campesinolar yaya geçişlerine izin veriyor. Hatta, sabrımız için bizi kutluyorlar.
Altı saatlik bir yürüyüşten sonra gerçekten de bizi bekleyen otobüsü görüyoruz. Yeni bir sürpriz: Şoför diğer yolcuların da yürüyerek geldiğini ve onları beklememiz gerektiğini söylüyor.
Kulağımız yeni gelişmeleri öğrenmek için radyoda, Başkan Lozado CNNe olaylardan coca üreten campesinolarla; başta Bolivya İşçiler Sendikası (COB) olmak üzere genel greve destek veren sendikaların yanlılarının sorumlu olduğunu söylüyor.
Lozadanın yardımcısı, Carlos Mesadan sonra muhalefetteki Ulusal Hareket Gücü (Movimiento Fuerza Nacional MFN) de başkandan desteğini çektiğini açıklıyor.
Potasi de fiesta zamanı
25 saatlik bir yolculuktan sonra Potasiye ulaşıyoruz. Kentin girişinde bu kez polis barikatı, az ileride karakolun önünde gözaltına alınanların akıbetini bekleyenler
3 bin 200 metre yükseklikte yorucu bir yolculuğun ardından uyumaktan başka çare yok. Potasililer gün ışıyınca sokaklara dökülüyor, akşam sokakları aydınlatan ölgün ışık yerini güneşin sıcaklığına bırakmış. Potasililer eyleme hazırlanıyor, Bolivyada her şey saat saat değişiyor.
COB ve otonomi isteyen üniversite öğrencilerinin, maden işçilerinin katıldığı eyleme gidiyoruz. Yeni gelişme, askerler de Lozadadan desteğini çekti. Akşam saatlerinde parlamento toplantıya çağrıldı.
20 bin kişin katıldığı, (Potasinin nüfusu 170 bin) eylem biterken, özellikle öğrenciler parlamento toplantısının bitişinden sonra Fiesta (bayram) olacağını söylüyorlar.
Yollarda Goninin kuklaları, kuklaların üzerinde Katil Goni defola yazıları. Şimdilik Bolivyalılar Goniyi istifa ettirmeyi başarmış görünüyorlar. Bu yazıyı yazdığım sıralarda toplantı henüz tamamlanmadı ama, başkan Lozada istifa ettiğini açıkladı.
Potaside ve de Bolivyada her şey saat saat değişiyor. Bize düşen, şimdilik Potasinin solgun ışıkları altındaki sokaklarında dolaşmak (NK/BB)