Fotoğraf: Unsplash/Fabian Jones
ABD'de yayılanan internet haber mecrası POLITICO'nun beş kıtada, 13 ülkede 16-22 Aralık 2021'de bin yetişkinle görüşerek yaptırdığı son "Küresel Sürdürülebilirlik Anketi"ne yanıt verenler, hükümetlerin ve karbon salımlarından en çok sorumlu saydıkları en zengin şirketlerin iklim kriziyle mücadeleyi yurttaşların omuzlarına yıkmalarından hayal kırıklığı içindeler.
Ankete katılan beş kıtadan 13 ülkedeki tüketiciler, şirketlerin daha yüksek vergi ödemek de dahil, iklim değişikliğiyle mücadele maliyetinin daha büyük bir bölümünü paylaşmaları gerektiğini söylüyorlar. Özellikle fosil yakıt şirketleri, en büyük kuşkuyla karşılaşıyor.
Çoğunluk fosil yakıt şirketlerinin sorumlu tutulmasını istiyor
Anket yapılan her ülkede büyük çoğunluk, fosil yakıt şirketlerinin iklim üzerindeki olumsuz etkilerinden sorumlu tutulmasını destekliyor. Rusya listenin başında: Seçmenlerin yüzde 90'ı "kesinlikle" veya "belki" fosil yakıt şirketlerinin sorumlu tutulması gerektiği konusunda hemfikir.
Soru: Fosil yakıt şirketleri iklim değişikliğinden sorumlu tutulmalı mı?
ABD: İklim krizi konusunda en derin ideolojik bölümme
Amerika Birleşik Devletleri, iklim eylemi konusunda en büyük ideolojik bölünmeye ev sahipliği yapıyor. Amerikalılar arasında, sol eğilimli seçmenlerin yüzde 97'si, iklim değişikliği konusunda kaygı ifade ederken sağ eğilimli seçmenlerin yüzde 51'i aynı kaygıyı paylaşıyor.
Siyasi yelpazenin her kesimi Biden hükümetine iklim yaklaşımı konusunda zayıf notlar veriyor: Genel olarak, her 5 kişiden 1'inden azıBiden'ın "iklim değişikliğiyle mücadele için doğru olanı" yaptığını söylüyor. Ancak sağ eğilimliler arasında Biden'a geçer not verenler yüzde 26 iken kendilerini sol eğilimli olarak tanımlayanların sadece yüzde 10'u Biden'ın doğru hareket ettiğini söylüyor.
Dünyada çoğunluk iklim krizinden kaygılı
Ankete katılan 13 ülkenin tamamında çoğunluk, iklim değişikliği konusunda "çok kaygılı" veya "biraz kaygılı" olduklarını söylüyor. Sağ eğilimli seçmenlerin yalnızca yüzde 49'unun kaygı duyduğunu söylediği Avustralya dışında, her ülkedeki sağ eğilimli seçmenlerin çoğunluğu da ilkim konusunda kaygılı.
Sol eğilimli seçmenler genel olarak iklimle ilgili daha yüksek kaygı ifade etseler de ankete katılan ülkelerin çoğunda ideolojik ayrım oldukça küçük farklar gösteriyor.
İdeolojik uçurumun en dar olduğu ülkeler yurttaşların iklim değişikliğinden en çok kaygı duyduğu Brezilya, Güney Afrika ve Meksika.
Brezilya'da merkezci seçmenlerin yüzde 93'ü ve sağ eğilimli seçmenlerin yüzde 78'i ve kendini solcu olarak tanımlayanların yüzde 92'si iklim değişikliğinden kaygılı. Meksika'daysa, merkezci ve sağ eğilimli seçmenler, sol eğilimli yurttaşlarından daha kaygılı.
Çin'e esneklik yok
Seçmenlerin büyük çoğunluğu Çin'in artık "fakir" bir ülke olmadığına ve zengin ülkelerle aynı iklim hedeflerini ve takvimi takip etmesi gerektiğine inanıyor. Bu görüş, ankete katılan Çin dışındaki 12 ülke nüfusu arasında hemen hemen aynı oranda paylaşılıyor: 65 yaş üstü Kanadalıların yüzde 3'ü ve Avustralyalı yüksek gelirlilerin yüzde 2'si Çin'in kendi takvimine karar verme esnekliğine hakkı olduğu görüşünde.
Büyük çoğunluk yeşile geçişte zengin ülkelerin yoksul ülkelere mali destek vermesi gerektiğini söylerken, bu cömertliğin Çin'e de tanınması gerektiğini düşünmüyorlar.
Her ülkede ankete katılanların çoğunluğu -Japonya'da yüzde 57'den Güney Afrika'da yüzde 80'e varıncaya kadar- dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin'in artık zengin bir ülke olarak sınıflandırılması gerektiği konusunda hemfikir.
Hindistan, ABD'den kopan ikinci yükselen güç mü olacak?
Hintli seçmenler, iklim kampanyacıları ve müzakereciler için değerlendirilmesi en zor görüşlere sahip grubu oluşturuyor.
Son BM COP26 iklim zirvesinde Hindistan hükümetinin tutumunu yansıtan 10 Hintliden 9'u, iklim değişikliğiyle mücadelede zengin ülkelerin düşük gelirli ülkelere yardım etme yükümlülüğünde ısrarlıydılar, buna karşılık iklim değişikliği etkilerini hafifletmeye yönelik yeni adımlar atmaya istekli değillerdi.
Hintliler arasında, ülkelerinin iklim değişikliğiyle mücadelede "adil bir pay" üstlendiği yada bundan da fazlasını gerçekleştirdiğini söyleyenler 13 ülke arasında en yüksek oranda: Yüzde 70. Japonların ise yalnızca 33'ü kendi ülkeleri için bu görüşü paylaşıyor.
Hindistan hükümetinin politikasıyla Hint kamuoyu arasındaki bu sıkı uyum, kömür kullanımına karşı kampanya yürütenler için hayra alamet değil. Hindistan enerji arzının yaklaşık yüzde 50'sini kömür yakarak sağlıyor.
ABD İklim elçisi John Kerry, kömürü "gezegendeki en kirli yakıt" olarak tanımlıyor ve geçen ay "kömür kullanımının son aylarda [ve] yılda yüzde 6 arttığını" söyledi. "Bu bir sorun ve ortadan kaldırmanın kömür yakmamak dışında bir yolu yok."
Almanya'da da doğal gazla ilgili benzer bir öykü var. Ankete katılan Almanların yüzde 62'si, ülkelerinin iklim konusunda "adil bir pay" ya da payına düşenden fazlasını ödediğini düşünüyor. Almanya, elektrik için sıvılaştırılmış doğal gaza, özellikle de Rusya gazına bağımlı, nükleer sektörünü yeniden canlandırma veya kısa sürede yenilenebilir kaynaklara geçme şansı düşük.
Hükümetlerinden en mutsuz olanlar hangi ülkeler?
Güney Afrika'daki katılımcılar, ülkelerinde iklim değişikliğinin ele alınışı konusunda derin bir kaygı ve hoşnutsuzluk dile getiriyor.
Avrupa ülkeleri arasında, hükümetlerinin iklim çabalarına en kuşkucu yaklaşanlar Fransız seçmenler. Sağ eğilimli ve merkezci Fransız seçmenler 2'ye 1 hükümetlerinin iklim değişikliği konusunda yeterince çaba göstermediğini söylüyor. Sol eğilimli seçmenlerin yüzde 66'sı hükümetin çok az şey yaptığını söylerken, gerekenin yapıldığını düşünenlerin oranı sadece yüzde 17.
Hükümetlerini daha az eleştirmekle birlikte, Brezilyalılar ve Meksikalılar da iklim konusunda en çok kaygı duyanlar arasında
Anketi yürütenlerden Bill McKibben, "Bu noktada, dünya çapında kamuoylarının hükümet ve şirketlerin çok daha hızlı hareket etmesini istediği açık –tarihte karşılaşılan en kötü krizle mücadelenin bunca ağır yürümesine giderek daha çok öfkeleniyorlar" dedi.
Tüketiciler: Otomobil ve kömürü yasaklamak yerine altyapıya yatırım yapın
İklim eylemini doğrudan ve vergilendirme yoluyla finanse etmenin yanı sıra, katılımcılar iklim değişikliğine karşı mücadelede işletmelerin hangi rolü oynamaları gerektiği konusunda kararsız görünüyorlar.
Çevre dostu altyapı, ankete katılan 13 ülkenin tamamında, kömür ve benzinle çalışan arabaları yasaklamanın çok ötesinde, en çok tutulan acil iklim yatırımı olarak öne çıkıyor.
En büyük karbon salımı kaynaklarından bazılarının yasaklanıp yasaklanmayacağı veya ne kadar hızlı bir şekilde yasaklanacağı konusunda da çok az fikir birliği var.
Hindistan, benzinle çalışan araçların yasaklanması konusunda en istekli ülke - Hintlilerin yüzde 50'si 2030'a kadar yasağın yerleşmesini destekliyor. Ancak ankete katılan Amerikalıların yüzde 41'i benzinle çalışan araçların asla yasaklanmaması gerektiği görüşünde. Bu araçların 2040'tan önce yasaklanmasına küresel destek nispeten düşük. (AEK)