Fotoğraf: Caner Özkan / Afşin / Greenpeace
Türkiye’deki 15 termik santrale baca filtresi takılmasını iki buçuk yıl daha erteleyen kanun teklifinin AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından veto edilmesini TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Dr. Baran Bozoğlu ve Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Üyesi Orhan Aytaç bianet’e değerlendirdi.
Bozoğlu “Çevre Kanunu ve mevzuatlarına göre termik santrallerin eğer bir ay içerisinde gerekli önlemleri almazlarsa kapatılmaları gerekiyor. 2013’te bir muafiyet tanınmıştı. Erdoğan’ı vetosuyla birlikte bu muafiyet ortadan kalktı” derken Aytaç “Kapatılacaklarına inanmıyorum. Büyük ihtimalle bir geçiş formülü yaratılacak” diye konuştu.
TIKLAYIN - Kömürlü Termik Santrallere Filtre Muafiyeti Hepimizin Sağlığına Tehdittir
Bozoğlu: Kapatılmaları gerekiyor
Söz konusu yasanın sadece filtrelerle ilgili olmadığını, tüm çevresel etkenleri kapsadığını belirten Bozoğlu şunları kaydetti:
“Çevre Kanunu ve mevzuatlara göre çevre yatırımı yapmayan santrallerin yılbaşından itibaren kapatılmaları gerekiyor. 2013'te kömürlü termik santrallerin özelleştirilmelerinin ardından bu santrallere çevre yatırımlarını tamamlamaları için 2019’un sonuna kadar süre tanınmıştı. Bu süre Ocak itibariyle doluyor.
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın gereken denetimleri yapması ve yasaya uygun hareket etmeyen santralleri gerekli tedbirler sağlanıncaya kadar kapatması gerekiyor.
"Tek sorun filtre değil"
“Burada tek sorun baca filtreleri değil. Santrallerin atık sahalarında da sorun var. Gelişi güzel depolama yapıyorlar. Yer altı sularını, tarım alanlarını kirletiyorlar. Yasa çevre muafiyetinin tam uyumunu istiyor. Bu nedenle santrallerin, tüm çevre yatırımlarını yapmaları gerekiyor.
“Kaldı ki, tüm dünya kömürle çalışan termik santralleri terk etmeye başlamışken biz bunların filtrelenmesini konuşuyoruz. Sera gazı emisyonunu artıran bu santrallerden Türkiye acilen vazgeçmeli.
“Her şeye rağmen Erdoğan’ın vetosu çok değerli. Herkes hayatında hatalı karar verebilir. Önemli olan bu hatadan dönmekti ve dönüldü de. Bunu küçümsememek lazım.”
Aytaç: 20 günde yapılabilecek bir iş değil
Yaratılan algının yasaya uymayan termik santrallerin kapatılması yönünde olduğunu ifade eden Orhan Aytaç ise yasaya uymayan mevcut santrallerin kapatılacağına inanmadığını belirterek “Büyük olasılıkla bir geçiş formülü yaratacaklar. İki buçuk yıl olmasa da iktidar bir yöntem bulup bu santrallerin işleyişlerine devam etmelerini sağlayacaktır” diye konuştu. Aytaç şöyle devam etti:
“Muğla’daki Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri ile Çanakkale’deki Çan 18 Mart Termik Santrali’nin filtreleme işlemi neredeyse bu yılsonuna yetişiyordu. Sanırım olmadı ama Mart ayına aktive edilir.
“Çünkü 8 Haziran 2019’dan itibaren bu santrallerin salınım değerleri biraz daha kısıtlandı. Buna uyabilmek için de birçok santral de filtrelerine iyileştirme programı uyguladı. Fakat bu uzun bir süreç. Eğer santralin filtresi yoksa çok kısa sürede filtre takamazlar. En az iki senelik bir süre gerekli. Bu 15 – 20 günde yapılabilecek bir iş değil. Fakat santrallere filtre uygulamak için illa santralin kapatılması gerekmiyor. Santral çalışırken de kurulabilir. Sadece devreye almak için 15-20 günlük bir duruş gerektirir, o kadar.
"Filtreler toz tutmuyor"
“Filtre sistemleri toz arıtma, kükürt artıma ve azot oksit arıtma sistemi diye üçe ayrılıyor. Toz tutucu filtre tüm santrallerde var. Bunların bir kısmı yanlış tasarımla yapıldıkları için toz tutmuyor.
“Devlet yerli kömür santrallerini hem sabit fiyatla hem de piyasa fiyatının üzerinde elektrik alımın garantisi vererek destekledi. Ayrıca 2018’de yürürlüğe giren kapasite mekanizması yoluyla da desteklendiler. Her santrale bütçe ölçeğinde paralar verildi.
“Bu kanun şu ana kadar santrallere çevre mevzuatına uymama hakkını verdiği için elinde kükürt filtresi bulunan santraller çalışan bu filtrelerini çalıştırmamayı seçtiler. Bu bence daha büyük bir olay. Çünkü yasayla onlara bir muafiyet tanındı. Çünkü bu filtreleri çalıştırmak santrallere ek maliyet getirecekti. Çalıştırmayı bir maliyet unsuru olarak gördüler.
“Eğer bu şekilde çalışmaya devam etmeleri sağlanırsa ya da bu kirliliğe göz yumulursa bundan en çok halk sağlığını olumsuz etkilenecek. Bunun bir başka okuması da halk sağlığını bozan firmaların devlet tarafından desteklenmiş olduğudur.” (HA)