18 Mart 1871'de Fransa'nın başkentinde yönetimi bir ayaklanmayla ele geçiren işçilerin kurduğu Paris Komünü, 72 gün boyunca 28 Mayıs 1871'e kadar Fransa'yı yöneterek ülke ve dünya tarihinin ilk işçi devleti örneğini oluşturmuştu.
Paris Komünü, eninde sonunda, Paris yerel yönetim organı, kısacası "Paris Büyükşehir Belediyesi"ydi. Fransa-Prusya savaşının yenilgisi ve çürümüş İmparatorluk rejiminin yol açtığı kriz olmasa, Mart 1871'den bir kaç ay önce bile bir tarih sahnesi olabileceği düşünülmeyen "Paris Büyükşehir Belediyesi" 20. yüzyıl devrimlerinin en önemli esin kaynağı olacak bir atılıma ev sahipliği yapmıştı.
Ancak insanlık tarihi içinde kazandığı anlamla Paris Komünü, Türkiye'de 31 Mart yerel seçimlerine kısa süre kala, "belediye"nin modern siyasal mücadeleler bağlamında oynaması mümkün rollerin çokluğuna bir başka açıdan bakmak için bir vesile oluşturuyor.
* * *
Fransa-Prusya savaşı
Fransa'da "İmparator" III. Napolyon ve Başbakan Émile Ollivier'nin içerideki krizden komşu Prusya ile savaşa tutuşarak kurtulma planları, yükselen Alman militarizmi karşısında başarısızlığa uğrarken ülkedeki sınıf çatışmalarını da keskinleştirmişti. 1870-71'de Fransa ve Prusya arasında süren savaş boyunca Paris'i savunan Fransız Ulusal Muhafızları ve ordu saflarında işçi devrimciliği güç kazandı. Eylül 1870'te İmparatorluk yıkıldı. Şubat 1871'de Başbakan Adolphe Thiers yönetiminde "III. Cumhuriyet"in kurulduğu ilan edildi.
Paris'te kansız devrim
Cumhuriyet'in ilk eylemi Mart 1871'de Fransa Ordusunun Prusya'ya teslim olması olunca Ulusal Muhafızlar ayaklanarak 18 Mart'ta Paris'in kontrolünü ele geçirdiler. III. Cumhuriyet'in meşruiyetini reddederek bağımsız bir işçi hükümeti kurmaya giriştiler. Ayaklanma sırasında iki general öldürüldü. Komün, yani kent yönetimi, Paris'i iki ay boyunca yönetirken saflarındaki değişik 19. yüzyıl sosyalist ve komünist öğretilerine, başlıca Proudhoncu ve Blanquici eğilimlere bağlı gruplar arasındaki koalisyonların ortak kabullerine dayanan bir program ve politika izledi. Komün yönetiminde feminist, sosyalist, komünist, sosyal demokrat ve anarşist akımlar önde gelen roller oynadılar.
Komün, 1789 devriminin getirdiği ve İmparatorluk döneminde terk edilen laikliği ihya etti. Kilise ve devletin tam olarak ve kesinlikle birbirinden ayrılmasını sağladı. Güvenliği halka devretti, asayiş görevinin rotasyonla kadın ve erkek işçiler tarafından yerine getirildiği iç güvenlik rejimi kuruldu. Polis şefleri ve her düzeydeki kamu görevlileri her zaman geri çağrılabilirdi. Daimi ordu ilga edildi. Yerini kısa süreli askerlik temelinde halk milisleri aldı. Komün idaresinden başlayarak en aşağıya kadar kamu görevlilerinin ücretleri işçi ücretine eşitlendi. Kamu yönetimi bir nüfuz kaynağı olmaktan çıkarken, her türden ödeneğe de son verildi. Kamu işlevleri merkezi hükümetin özel mülkü olmaktan çıkarıldı. Yargıçlar da tüm kamu görevlileri gibi, seçimle işbaşına gelir, hesap verebilir ve geri çağrılabilir kılındılar. Çocuk işçiliği yasaklandı. İşçi devriminden ve Paris'in savunulmasından kaçan mülk sahiplerinin işletmelerinin çalışanlarca devralınıp işletilmesi yasallaştırıldı. Tüm Roma Katolik kiliseleri ve okulları kapatıldı.
Kanlı karşı devrim
Ancak, Paris'teki devrimci yönetim Fransa'nın geri kalanına kendi yönetimini taşıyamazken, işgalci Prusya ordularıyla anlaşmaya varan Versailles Sarayı'ndaki III. Cumhuriyet, doğu cephesinden çektiği birlikleri Paris Komünü'nü ezmek için konuşlandırmayı başardı ve Paris'i kuşatma altına aldı.
21 Mayıs 1871'de başlayan "Kanlı Hafta"ya (La semaine sanglante) gelinceye kadar geçen iki ay Komünarların siyasi hedeflerine ulaşmaları için yeterli değildi. Kuşatma ve imha savaşı boyunca tahminlere göre, 10 ile 15 bin arasında Komünar kurşuna dizildi, 1876'da yapılan bir tespite göre bu sayı 20 bine varmıştı. Komün, düşmeden önce Paris Başpiskoposu Georges Darboy ve çoğu jandarma ve rahip yaklaşık yüz savaş esirini idam etti.
Versailles güçleri 1.054'ü kadın 43 bin 522 Komünarı esir aldı. Tutsakların yarısından fazlası hızla serbest bırakıldı. On beş bin kişi mahkemeye çıkarıldı. 13 bin 500'ü suçlu bulundu. Doksan beşi ölüm cezasına, 251'i zorunlu çalışmaya ve 1.169'u ceza sömürgelerine (çoğunlukla Yeni Kaledonya'ya) sürgüne mahkum edildi. Liderlerin birçoğu da aralarında binlerce Komünar yurt dışına, çoğunlukla İngiltere, Belçika ve İsviçre'ye kaçtı. Tüm mahkum ve sürgünler 1880'de çıkan afla geri dönme hakkına kavuştular.
Komün ve 20. yüzyıl sosyalizmi
Komün'ün politikaları ve sonuçları, sosyalizmin 20. yüzyıldaki gelişimi üzerinde muazam bir teorik ve politik iz bıraktı. Modern bilimsel sosyalizmin kurucuları Karl Marx ve ve Friedrich Engels Paris Komünü'nü "proletarya diktatörlüğünün bir örneği" olarak değerlendirdiler.
Engels
Engels, "proletarya diktatörlüğü" kavramı etrafında süren laf cambazlıklarına son vermek üzere, siyasi muarızlarına şöyle demişti: "Pekala beyler, bu diktatörlüğün nemenem bir şey olduğunu bilmek ister misiniz? Paris Komünü'ne bakın. Proletarya Diktatörlüğü buydu."
Marx
Karl Marx da Komün'ün doğuş ve yokoluşunu incelediği eseri "Fransa'da İç Savaş"ta şöyle yazmıştı: "İmparatorluğun dolaysız anti tezi Komün'dü. Paris proletaryasının Şubat Devrimi'ni başlattığı 'sosyal cumhuriyet' haykırışı, yalnızca sınıf egemenliğinin monarşik biçiminin değil, aynı zamanda sınıf egemenliğinin kendisinin de yerini alacak bir cumhuriyet arzusunun örtük bir ifadesinden başka bir şey değildi. Komün bu cumhuriyetin olumlu biçimiydi."
Lenin
Tarihin ilk başarılı sosyalist devriminin öncüsü ve teorik lideri Lenin de eli kulağındaki Ekim Devrimi arifesinde Komün'ü "Devlet ve Devrim"de şöyle hülasa etmişti:
ERTUĞRUL KÜRKÇÜ'DEN LENİN'İN BAŞESERİ
Devlet ve Devrim
"Marx, tüm sosyalizm ve siyasal mücadeleler tarihinden, devletin yok oluşa mahkûm olduğu ve onun ortadan kalkışına geçiş (devletten devletsizliğe geçiş) biçiminin 'egemen sınıf olarak örgütlenmiş proletarya' olacağı sonucunu çıkarmıştı. Ancak Marx, bu gelecekteki aşamanın politik biçimlerinin ne olacağını keşfe kalkışmamıştı. Kendisini, Fransa tarihini dikkatlice gözlemlemek, çözümlemek ve 1851'de ortaya çıkacak olan sonucu, yani herşeyin burjuva devlet makinesinin yıkılmasına gitmekte olduğunu öngörmekle sınırlamıştı.
"Ve proletaryanın kitlesel devrimci hareketi patlak verir vermez, Marx, [hareketin] başarısızlığına, kısa ömrüne ve gözle görülür cılızlığına karşın onun ortaya çıkardığı biçimleri incelemeye girişti.
"Komün, emeğin iktisadi kurtuluşunun içinde gerçekleşebileceği, proleter devrim tarafından 'nihayet keşfedilmiş' biçimdir.
"Komün, bir proleter devrimin burjuva devlet makinesini parçalamaya yönelik ilk girişimi ve parçalanmış devlet aygıtının kendisiyle değiştirilebileceği ve değiştirilmesi gereken 'nihayet keşfedilmiş' siyasi biçimdir."
(AEK)