Akgün, "Son gelişmelerle BM sistemi çökmedi ama, çökme tehdidiyle karşı karşıya. Bundan sonra, eğer ABD kadar güçlüyseniz gücünüzün yarattığı hürriyeti kullanabilirsiniz; değilseniz kullanamazsınız" diyor.
Yeni kutuplaşmalar, Türkiye'nin artan önemi
BM'nin kurulduğu günden bu yana üzerine düşen sorumluluğu yerine getiremediğini vurgulayan Akgün, "Baba Bush'un adını koyduğu 'Yeni Dünya Düzeni'ni, oğul Bush'un yıktığını" belirtiyor ve ekliyor:
"Dünya düzeni bir yerden çatladıktan sonra tutkallamak kolay değil. Gelişmeler NATO'yu ve Avrupa Birliği'ni de etkileyecek. Dünyada yeni kutuplaşmalar oluşacak. Bu gelişmeler, Türkiye'nin önemini de artıracak..."
Akgün, BM'nin zayıflayan otoritesi, dünyadaki kutuplaşmalar ve Türkiye'nin yeni düzendeki rolü konusunda, Bianet'in sorularını yanıtladı:
BM sorumluluğunu yerine getiremedi
ABD, İspanya ve İngiltere'nin Irak'a saldırı konusunda BM'yi devre dışı bırakması ne anlama geliyor? BM dönemi sona mı erdi?
Irak'a saldırıyı meşru kılacak yeni bir karar tasarısının BM Güvenlik Konseyi'nde oylanmaması, Irak savaşının uluslararası meşruiyetini tamamen ortadan kaldırdı.
BM sistemi çökme tehlikesiyle karşı karşıya. Ancak, BM kurulduğu günden bu yana asıl sorumluluğunu yerine getiremedi.
Bunun tek istisnası, Kore Savaşı idi. Kore Savaşı döneminde Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nde karar çıkabilmesi için tüm üyelerin "evet" demesi gerektiğini düşünüyor ve konsey kararlarına katılmıyordu. Onun katılmadığı dönemde, hukuken tartışmalı bir şekilde Kore'ye asker gönderme ve yaptırım tedbirleri uygulama kararı almıştı. Tartışmalı da olsa, Kore'ye müdahale edilmişti.
Uluslar arası toplumun barış ve güvenliği korumak adına ortak hareket edebilmesi ilk kez, 2 Ağustos 1990'da Irak'ın Kuveyt'e müdahalesinden sonra mümkün olmuştu.
Bundan sonra, "bir barış alanının kurulduğuna" ilişkin bir görüş dünyada hakim olmaya başladı. Bunun etiketini de Baba Bush koydu; "Yeni Dünya Düzeni" diye. Çeçenistan'a, Bosna'ya rağmen, insanlar "yeni dünya düzeni"nin varlığından kuşku duymadılar; devletlerin davranışlarında uluslar arası normların etkili olacağından emin oldular.
Oğul Bush'un bütün uluslar arası normları ayaklar altına alacak şekilde hareket etmesi, bundan sonra bütün dünya düzenini etkileyebilecek bir gelişme. Dünya düzeni bir yerden çatladıktan sonra, tutkallayabilmek kolay değil.
NATO sarsılıyor, AB'de kutuplaşmalar
Dünya düzeni yeniden şekilleniyor. Nasıl gelişmeler yaşanabilir?
Gelişmeler, NATO'yu etkiliyor, AB içinde kutuplaşmalara ve bloklaşmalara neden oluyor. Dolayısıyla, bu çatlak giderek derinleşeceğe benziyor. Kimse, durup dururken dünyanın kutuplara bölünmesini istemez. Ancak bunun alternatifi, ABD'nin kayıtsız şartsız hegemonyasını kabul etmek olacaktır ki, bu da mümkün olmayacaktır.
NATO, gelişmesi ve büyümesi dolayısıyla giderek Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) benziyor. NATO'da karalar konsensüsle alınmak zorunda ama, üye sayısı arttıkça, konsensüse ulaşmak zorlaşıyor. Rusya ile geliştirdikleri özel ilişkiler de NATO'yu sarsıyor. Almanya ve Fransa'nın ABD'nin Irak'taki kural tanımaz tavrına karşı geliştirdiği tepki de ittifakın ayakta kalma ihtimalini azaltıyor.
Avrupa Birliği'ne baktığımızda... AB'nin ortak dış ve güvenlik politikası henüz yerleşmedi, hükümetlerarası düzeyde yürütülen bir politika. Bu politikanın da çatırdadığını görüyoruz. Bir tarafta İngiltere ve İspanya, diğer yanda Almanya ve Fransa iki ayrı tarafa çekiyorlar. Bu da, AB açısından olumsuz bir gelişme.
Kurallar Türkiye için geçerli olacak
Gelişmeler Türkiye'yi nasıl etkileyecek?
Türkiye ve Türkiye gibi ülkeler açısından baktığımızda... Öncelikle, ABD'nin her istediğini dilediği herkese dikte ettirebilmesi, Türkiye'nin de bütün kuraları hiçe sayarak her istediğini yapabileceği anlamına gelmez. Kimse bu konuda heveslenmesin, kurallar bizim için geçerli olmaya devam edecektir.
Ancak, dünya kutuplaşacak olursa, coğrafi olarak oynayabileceğimiz rol fazlalaşacaktır. Bunun dışında, çok da fazla manevra alanı yok.
Hükümet, Kıbrıs konusunda akıllı davranamadı
Türkiye, gelişmelerde nerede yer alabilir, nasıl bir rol oynayabilir?
Avrupalılar, Türkiye'nin coğrafya içindeki rolünün önemli olduğunu çok daha ciddi bir şekilde anlamaya başladı. ABD'ye bile direnebilen bir Türkiye gördüler karşılarında. Baskıya kolay kolay boyun eğmediğini, eğmediği zaman da planların değişebileceği anlaşıldı.
Hep Türkiye anlatıyordu, "Türkiye-AB ilişkileri sadece ekonomik anlamda önemli değildir, aynı zamanda siyasi önemi de vardır" diyordu. Zaman içinde, bu siyasi önemi Avrupalılar da takdir edecekler. Aynı şey, Rusya ve diğer potansiyel kutuplar açısından da önemli.
Kutuplaşma artarsa, herkes Türkiye'yi kendi tarafına çekmek için çaba harcayacaktır.
Kıbrıs konusu, gelişmelerden nasıl etkilenir?
Hükümet akıllı davransaydı, Kıbrıs sorununu BM platformunda çözmek için çaba harcardı, Irak kozunu da çözüm çabalarına tahvil etmeye çalışırdı. Bunu beceremedi. Ancak, bir kez kapılarımızı açtıktan sonra, fazla pazarlık hakkımız kalmayacak. Üstelik, BM'de devreden çıktı. Çözümün parametreleri, giderek krizin dışına taşındı. Tabii ki, Türkiye'nin artan öneminin faydası olur ama, bundan bir-iki hafta önce sağlanacak fayda kadar fazla değil...(BB)