Kürt Yazar Orhan Miroğlu, TRT'de 1 Ocak'ta başlayacak Kürtçe yayın konusunda Malta Köşkü'nde yapılan bilgilendirme toplantısından Kürt kültürel ve politik kurumlarının dışlanmasının iyi bir başlangıç olmadığını açıkladı.
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'in 29 Kasım'da TRT Kürtçe yayınları konusunda görüş alışverişinde bulunmak üzere davet ettiği 40'a yakın gazeteci, yazar ve sanatçı arasında Orhan Miroğlu'nun yanı sıra Ali Bulaç, Fehmi Koru, Derya Sazak, Seher Dilovan, Nuri Sesigüzel ve Bejan Matur da vardı.
Miroğlu'na göre,toplantıya Kürt Enstitüsü, Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) ve Kürt PEN'den kimsenin çağırılmamış olması yanlış. Yazar, "TRT, Kürt kültür kurumlarıyla arasına bir mesafe koyuyor," diyor.
Günde 12 saat süreyle Kürtçe yayın yapacak olan TRT kanalı, 6 saatini Arapça, 6 saatini de Farsça yayına ayıracak. Kürtçe programda kadın, çocuk, müzik programları, diziler ve haber programları da olacak. Miroğlu, bianet'e toplantıya ilişkin gözlem ve eleştirilerini aktardı:
Yayın seçimler için öne alınmış
Miroğlu, 2009 sonunda yapılması öngörülen Kürtçe yayının seçimler nedeniyle öne alındığını düşünüyor: "Kimlerle çalışma yürüteceklerini bilmiyoruz, alt yapıları konusunda bilgimiz yok." TRT ve devletin Kürtçe yayıncılık konusunda bir birikimi olmadığına dikkat çekiyor: "Bir gün aniden yüzyıldır inkar edilen bir dilde yayın yapma kararı alınıyor."
Kürt muhalefetenin muhalifleri
Toplantının "Kürt siyasi hareketine muhalefetleriyle tanınan kişiler"le yapıldığı gözlemini aktarıyor Miroğlu. "Kürt kültür kurumlarıyla bir ilişki arzusu yok. Kürt Enstitüsü, MKM yoktu, yurtdışındaki kültür kurumları, üç dilden eğitim yapan Erbil Üniversitesi'nden kimse yoktu. TRT, bu kurumlarla arasına bir mesafe koyuyor."
Uluslararası Yazarlar Birliği'ne (PEN) üye olmaya çalışan Kürt yazarların örgütü Kürt PEN'den de kimsenin toplantıda olmadığını aktaran Miroğlu, kendisinin davet edilmiş olmasını "ulusal basında yazan bir yazar" olmasıyla ilişkilendiriyor.
İstihbarattan yönetici
Yayının başına "Irak ile ilişkiler masasından ve istihbarattan gelen Sinan İlhan adında bir bürokrat"ın getirildiğini saptayan yazar Miroğlu "Bu işi yürütecek kişiler içerisinde kamuoyunun iyi bildiği, özellikle DTP'ye ve Kürt siyasi hareketine muhalif bir takım insanlar"ın varlığının "problemli bir durum" olduğu düşüncesinde.
"İşe başlarken Ciwan Haco, Şivan Perver veya Kürtçe konusunda kamuoyunun iyi tanıdığı isimler yansıtılabilir. Ancak bu işi yürütecek kişilerin özellikle DTP'ye ve Kürt siyasi hareketine muhalif bir yaklaşımla işe koyulmaları samimiyeti sorgulama hakkı veriyor."
Korucular bile Roj TV seyrediyor
Miroğlu "hiçbir Kürt sanatçısı ve Kürt çevresi, bu insanların vitrininde olduğu bir kurumla, ilişki kurmak istemeyecektir" diye düşünüyor. "'Bu iş tamamıyla Kürtlerin işidir, Kürtler yapsın' demiyorum ve devletin bu işi samimiyetle yapmasına taraftarım. Ama devlet de bu şekilde bir politik anlayış getirmesin."
Miroğlu bu yayının, "dili ve kültürüyle bu kadar incinmiş Kürt insanını" memnun edebileceğinden kuşkulu. "Korucuların evine gidin, onlar bile Roj TV'yi seyrederler. İnsanlar kaliteli yayın olduktan sonra seyrediyor. Roj TV'yi beğenmeyen Kürdistan TV'yi seyrediyor, onu beğenmeyen Kürt Sat'ı seyrediyor," diyor.
Kürt yazar, TRT bürokrasisinin işe, bu alanda hiçbir çalışması olmayan, hatta Kürtçe bile konuşamayan kişilerle başlamasının kamuoyu ve kendisi için "bir endişe kaynağı" olduğunu söylüyor.
Miroğlu'nun edindiği bilgilere göre kanalda çalışacak sanatçılar için "daha önce Roj Tv'ye çıkmamış olmak", dışarıdan alınacak çalışanlar için "ailesinde sabıkalı bulunmamak" gibi şartlar aranıyor. "İnşallah doğru değildir" diyor Miroğlu. "Devlet daha işin başında bir takım siyasi kriterler koyuyor, kendi mantığıyla yönetmek istiyor."
"Toplumsal barışa hizmet edecek bir üslup ve dil gerekli. Gerçi Şahin, 'Biz bu kanal devlet düşüncesi ve ideoloji satmayacağız' dedi, bunu önemli buluyorum ama TRT'nin şu an yaptığı da, medyanın önemli bir bölümünün de yaptığı budur, ne yazık ki. (EÖ)