Demokratik Toplum Kongresi'nde (DTK) 6-7 Eylül tarihlerinde 7. Olağan Genel Kurul'unu yaptı. Eşbaşkanlığa kapatılan Demokrasi ve Emek Partisi'nin (DEP) eski milletvekili ve tutuklanmadan önce de DTK eşbaşkanı olan Hatip Dicle ile HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak'ın seçildiği genel kurulda Abdullah Öcalan'ın gönderdiği mesaj okundu.
Öcalan'ın mesajını ve genel olarak DTK Genel Kurulu'nu Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, Avrupa Parlamentosu eski parlamenteri Feleknas Uca, Özgür Gündem yazarı Kemal Bülbül, sanatçı Diyar, uzun yıllar sürgünde yaşadıktan sonra geçtiğimiz ay Kürdistan'a dönen Yeni Özgür Politika ve Özgür Gündem yazarı Günay Aslan ve bianet yazarlarından Şeyhmus Diken'le konuştuk.
Yüksek: Olmazın teorisinin yapılmaması gerekiyor
Sayın Öcalan'ın mesajı çok önemliydi. Hem siyasi açıdan bir perspektif içeriyordu hem de toplumun yeniden inşa edilmesi açısından çok önemli mesajlar içeriyordu.
Bugüne kadar siyasi ve toplumsal çalışmalarda bir eksiklik, yetersizlik olması eleştiri konusu yapılmıştı. Bundan sonra hem siyasi, hem de toplumsal çalışmalarda gerekçesiz, mazeretsiz başarıların ortaya çıkartılması gerektiği yönünde bir yaklaşım vardı.
Artık tüm kurum ve sorumluluk sahibi arkadaşların, hem tarihin yüklediği sorumlulukla, hem de güncel sorumlulukla çalışması gerekiyor. Şunla bunla izah eden, gerekçelendiren dilin, tarzın artık tümüyle terk edilmesi gerekiyor. Artık pozitif, yapıcı bir dilin, yaklaşımın hakim olması gerekiyor. Artık olmazın teorisinin yapılmaması gerekiyor.
Bülbül: Kongre kendini özne olarak görmeli
Kongreden yansıyan çok önemli bir enerji var. Bu enerji; birincisi, farklı inanç gruplarının, farklı toplumsal kesimlerin, farklı Kürdistani halkların katılımı, kendilerini ifade etmeleri ve bu ifade edilenler üzerinden bir zihin, kültür ve siyaset ortaklaşması yaşanması çok güzel.
İkincisi; Kürdistan'ın dört parçasından gelen temsilcilerin ve burada güncel olarak ifade edilenlerin algılanıyor olması çok güzel.
Üçüncüsü; kongre katılımcıların hemen hepsinde bir şeyler üretme çabası var. Ancak eleştirilmesi gereken bir şey var. Şöyle: Kongre hala kendini yürüten, üreten, yapan, yaratan bir özne olarak görmek yerine, sanki böyle havale edici bir tarz var, dil var. Bu bir özgüven sorunu mu? Bu bir algılama sorunu mu? Bunun ciddi anlamda sorgulanması lazım.
Diyar: Kürtler dünyaya insanlık dersi verecek
Önderliğimizin de ifade ettiği gibi artık gerekçeli yenilgiler yerine, gerekçesiz zaferler bekleniyor. Çünkü halkımızın mücadelesini zaferle taçlandırması için gerekli olan potansiyel, toplumsal dinamik, tarihsel süreç, dünyadaki konjektürel durum, yani zafere götürecek tüm argümanları fazlasıyla mevcut. Ancak toplumun en küçük yapısına kadar örgütlenme gibi bir ihtiyacımızın olduğuna dikkat çekiyor Önderlik.
Mücadelemizin siyasi ağırlık kazanmasıyla birlikte mücadele yürüttüğümüz ülkeleri de demokratikleşmeye zorlamak gibi bir misyonumuz oluştu. Rojava bunun en güzel örneğini teşkil ediyor. Eskiden Latin Amerika devrimlerinden bazı örnekler verilirdi ama artık Rojava Ortadoğu, hatta tüm dünya için en güzel örnek oldu.
Bunu gören kapitalist-modernist güçler, Kürdistan'ı işgal eden güçler farklı bir çatışma ortamını, mezheplere dayalı, içi boş, tamamen çetelere dayalı bir çatışma yaratmak istiyorlar ama Kürt Özgürlük hareketi hem öz savunma olarak hem örgütsel olarak bunun da üstesinden gelecektir. Hatta dünyayı da bu beladan kurtaracaktır. Kürtlerin 21. yüzyılda dünyaya bir insanlık dersi vereceğini, insanlık tarihini önemli bir katkı sunacağını düşünüyorum.
Aslan: Politik ahlak vurgusu önemliydi
Dikkatimi çeken üç temel şey vardı.
Birincisi; Sayın Öcalan devletin demokrasiye mecbur bırakılması noktasında daha yaratıcı bir politika izlenmesi gerektiğini söylüyordu.
İkincisi; siyasi ahlakın örgütlenmesi hususudur. Buna dikkat çekilmesi, Kürt siyasetinden yer yer zafiyetlerin yaşandığını gösteriyor. Böyle bir uyarı yapması gerçekten önemliydi.
Üçüncüsü; yeni inşa sürecinde, yeniden yapılanma talebi vardı. Kürt hareketi siyasallaşma sürecinde... Sayın Öcalan'ın bu döneme uygun siyasi perspektif, buna uygun bir siyasi kadro ve buna uygun bir siyasi yapılanma talep ediyor gibi bir izlenim edindim.
Uca: Kürtlerin kaderiyle oynanmak isteniyor
DTK'nin yedinci kongresi çok önemli bir zamanda gerçekleşti. Kürdistan'ın her yerinde sorunlar yaşanıyor; her yerde saldırılar var, Kürt halkının kaderiyle oynanmak isteniyor, Kürtler bugün var olmakla yok olmak yürütülüyor, böylesi bir zamanda kongrenin gerçekleşmesini çok önemli buluyorum.
İkincisi birçok inanç, STK, parti, örgüt bu kongrede temsil edildi. Kürdistan Ulusal Kongresi'ne ihtiyaç duyulan bugünlerde yapılan bu kongre bir inançlar kongresi, halklar kongresi anlamı taşıyor. Bunu çok önemli buluyorum.
Sayın Abdullah Öcalan'ın mesajı hem eleştiriler, hem de öneriler içeriyordu. Kongre çalışmalarının önün açacak nitelikte bir mesajdı. Bu esas üzerinden çalışmalar yapılır ise güçlü bir yeni yapılanma sağlanmış olur.
Diken: Kendinize gelin, ne yaptığınızı bilin
Sayın Öcalan her zaman olduğu gibi, yine doğru şeyler söyledi ve doğru noktadan baktığını DTK kitlesine ve bileşenlerine gösterdi. Yaşadığı yerden toplumun ve örgütlenmenin gidişatını hissedenler, algılayan önder olur. Bana göre sayın Öcalan bunu fazlasıyla hak etmiş bir dünya lideri.
Sayın Öcalan DTK'nin eski haliyle sıkıntıda olduğunu ve doğru bir yol haritası izleyemediğini hissetti ve bunun eleştirileri vardı mesaj içerisinde.
Topluma, bileşenlere, delegasyona adeta 'Kendinize gelin, ne yaptığınızı bilin, doğru bir yol haritası çizin ve artık gerekçeli yenilgiler değil, gerekçesi zaferler yaratın' şeklinde bir vurgusu vardı. Çünkü biz hep kaybettiğimizde, yenildiğimizde mazeretler arıyoruz. Oysa Başkan Apo mesajında diyor ki, bana bu hikayeleri anlatmayın, ben sizden gerekçesiz zaferler bekliyorum." (BA/HK)