Demokratik Toplum Kongresi'nin Diyarbakır'da gerçekleştirdiği olağanüstü toplantı sonrası yayınladıkları "Özyönetimlerle ilgili siyasi çözüm deklarasyonu"nu Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve Barış Meclisi sözcüsü Hakan Tahmaz yorumladı.
Tahmaz, bildirgedeki 14 maddenin hepsinin müzakere masasında tartışılması gerektiğini ancak şu anda bir müzakere masası olmadığını belirtti.
Ersanlı, 2007'den beri dile getirilen özyönetim talebine ilişkin uzlaşarak geliştirme pratiğinde eksikliklerin devam ettiğini ancak başkanlık rejiminin tartışıldığı gibi özyönetimin de tartışılması gerektiğini anlattı.
Tahmaz: Asıl tartışılması gereken müzakere masası olmalı
"DTK’nın ortaya attığı bildirge demokratik bir tartışma ortamında anayasa yapım sürecinde konuşulabilecek önemli konuları içeriyor. Tartışılması gereken, demokratik siyasetin önünü açacak bir şey. Ama kamuoyunun bu toplantıdan beklentisi, bölgede olanlara karşı bir çıkış önerisi getirebilir mi üzerineydi.
"Bu 14 madde müzakere masasında konuşulabilecek şeyler. Bu parlamento olabilir, karşılıklı taraflar olabilir. Ancak şu anda bir müzakere masası yok. 5 Nisan’dan beri herhangi bir görüşmenin olmadığını biliyoruz. Bugün acil olan bölgedeki çatışma ortamının çözümüne dair müzakerenin başlamasıdır.
"Hükümetin HDP’yi dışlayan tutumu, İmralı’yı tecrit eden tutumu tabii ki sorun ama demokratik siyasetin önünü açmanın yolu müzakerenin zeminin açmaktır. Müzakere yapmadan özerklik inşa edilemez. Bunların tartışmak istenmesi kıymetli ama önce müzakerede anlaşmalı.
"Öcalan'la görüşülmeli"
"Tartışılması gereken müzakere masası neden devrildi, nasıl kurulabilir olmalı. Bizim Barış Meclisi olarak en baştaki talebimiz bugüne kadarki çözüm sürecini Kürtler adına yürüten Öcalan’ın bu konuda ne düşündüğünü öğrenmek, bunun için de tecrit kalkmalı ve üçüncü bir göz olarak bağımsız heyet Öcalan ile görüşmeli. Öcalan bu ortam hakkında ne düşünüyor? Müzakere nasıl olmalı, kurumu, hukuku ne olmalı. Bunlar konuşulmalı.
"Hükümetten önce medya kılıçları çekti""
"Bu bildirgenin hükümetin anayasa randevusunu iptal ettiği zamana denk gelmesi de büyük bir talihsizlik. İki taraf da bu fırsatı değerlendirmedi. Temel mesele anayasada yapılacaksa bölgede çocuk, yaşlı, kadınların keskin nişancıların hedefi olduğu akut durumun ortadan kalkması lazım.
"Bunun yanı sıra bu bildirge için hükümetten önce medya kılıçları çekti. Bölücülük istedikleri söyleniyor. Bu anlamaya yönelik bir tavır değil, tamamen son günlerde konuşulan Kürtlerin kopuş noktasına itmeye dönük bir tavır."
Ersanlı: Uzlaşarak geliştirme pratiğinde eksiklikler var
“Özyönetimle ilgili talep 2007’den beri var. Programlarda açık şekilde talep anlatılıyor. Fakat eksikliklere var ve uzlaşmaya yönelik esneklik konusunda başından beri sorunlu.
“Tüm bu özerklik talebinin içeriğinde, sunulduğundan beri karşılıklı müzakereye açık, eleştiriye açık bir durum olmamasının iki nedeni var. Biri o zamanki DTP’nin bu konudaki uzlaşma pratiklerini geliştirme konusunda zaafları, ama daha önemlisi devletin bunu hep suç olarak görmesi.
“Bugün de uzlaşma yönünde bir gelişme görmüyorum. Uzlaşarak geliştirme pratiğinde eksiklikler var.
"Özyönetimi tek başına statü olarak ele almak bugün anlam taşımaz"
"Burada bence amaç özyönetimi demokrasi adına gerçekleştirmek olmalı. Özyönetimi sadece bir statü olarak görmek fazla bir anlam taşımaz. Demokratikleşme ile birlikte düşünüldüğünde ise uzlaşma ilkelerine özen gösterilmesi lazım.
“Şu anda bulundukları durum, hükümet tarafından görüşmelerin reddedilmesi karşısında bir uzlaşma psikolojisine uygun değil. Bunun sorumluluğu da tabii ki HDP’nin değil.
"Başkanlık tartışılıyorsa, özyönetim de tartışılmalı"
“Bugün bu kadar büyük bir baskı altında olan bir toplumun aslında tutarlı olarak talep ettiği bir şeyin özüne odaklanmak lazım. İktidar için söylüyorum; özüne odaklanıp, nasıl başkanlık rejimi tartışmaya açılsın isteniyorsa özyönetim de tartışmaya açılmalıdır. Bunu bir suç ve savaş cengaverliği olarak görmek yanlıştır.
“Özyönetim demek Avrupa Özerklik Şartını da içeren demokratikleşme, eşitlenmek demek. Bunları önde tutuğumuz zaman özyönetiminin esasını öne çıkardığımız zaman HDP’ye saldırı konusu olmasının hiçbir geçerli anlamı yok. Hükümet savaş politikasına son vermeli. Son verip de tartışmayı değerli gördüğü anda tüm insanlıklar ortaya çıkar.” (NV-BK/HK)