Almanya’da göç ve entegrasyon ile ilgili turumuzun son durağı Dresden’di.
Pegida’nın ortaya çıkışı, yabancı düşmanlığına karşı mülteciler ve Dresden halkı arasında bağ kurmaya çalışan gönüllüler, sporun entegrasyondaki etkisi gibi konuları inceledik.
Dresden Teknik Üniversitesi’nden Prof. Werner Patzelt, Pegida ve Avrupa’da sağ populizmin yükselmesine dair genel bilgileri aktardı.
“Dresden-Place to be!” isimli gönüllü grubu, yabancı düşmanlığına karşı birlikte yaşama dair ikinci bir alternatifin olduğunu ortaya çıkarmak için yaptıkları çalışmaları anlattı.
Dynamo Dresden’den Jan Franke de sporun entegrasyon üzerindeki etkisinden bahsetti.
Patzelt: Pegida, buz dağının görünen kısmı
Prof. Patzelt, Pegida’nın buzdağının görününen yüzü olduğunu söylüyor. Buzdağını ise Avrupa’daki sağ populizm olarak anlatıyor.
Kullandığı bir başka metafor ise magma ve volkanlar. Avrupa’daki sağ populizm bir magma ise Dresden’in bu magmadan çıkan volkanlardan biri olduğunu söylüyor.
Bu magmayı, Avrupa’daki refah düzeyi yüksek devletlerin sürdürülebilirliğine dair endişeler, Avrupa’nın sosyal haklar bakımından daha az adil olacağına dair korku, globalizasyonun ulus devletlerin etkisini azaltması, siyasi elitlere güvensizliğin artması ve en önemlisi Avrupada entegrasyonu sağlanamamış artan göç ile açıklıyor.
Avrupanınher yerinde olduğunu söylediği bu sağ populizmin Almanya’ya gelmesinde de mültecilerin, özellikle Müslüman mültecileirn gelişinin etkili olduğunu, avrupada yaşanan IŞİD saldırıları ile Müslüman mültecilerin göçü konusunda endişeye neden olduğunu anlatıyor.
Pegida’nın da bu ortamda 2014’te bir facebook grubu olarak ortaya çıktığını söylüyor.
Pazartesi protestoları
2014’te 20 bin kişinin, şimdilerde 2 bin 500 civarında insa katıldığı Pazartesi protestolarının geçtiğimiz hafta yaşananlar hakkında bilgilendirme konuşmaları, Almanya siyasetçilerinin hataları, şehirdeki yürüyüşle son bulduğunu anlatıyor.
Peigada’nın çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğunu belirten Patzelt, içlerinde yüzde 20 radikaller, yüzde 5 liberal çoğulcu demokrasiye karşı olan ekstrimistler, yüzde 30 Müslüman göçlerine karşı olan insanlar ve yüzde 8 sıradan insanlar olduğunu söylüyor.
Pegida’nın geleceği için ise, göçmen sayısının şimdiki gibi kalması, cihatçı saldırıların yaşanmaması, AFD’nin (Almanya İçin Alternatif) siyasi parti olarak parlamentoda Pegida yanlılarının endişelerini dile getirebilmesi ve Almanya hükümetinin göç ve entegrasyona dair politikasını oluşturması halinde Pegida’nın mobilizasyonda zorlanacağını söylüyor.
Dresden-Place to be: İkinci bir seçenek daha var
“Dresden - Place to be!” ekibi ile yabancı düşmanlığına karşı mücadeleleri ve entegrasyona dair çalışmalarını konuşuyoruz.
Dreeden’de yaşayan 20 kişinin oluşturduğu ekibin çok sayıda destekçisi var. Topluluk ilk olarak Dresden’e gelen uluslararası akademisyenlerin Dreden halkı ile iletişimi ve entegrasyonu için kurulmuş. Pegida’nın ardından mültecilerle entegrasyonun sağlanması için çalışmalara başlamışlar.
İnsanların mültecilerle bir araya gelerek etkileşime geçmesi, mültecilere Dresden’deki hayata dair yardımcı oalbilmek için konser, çok dilli kitap okuma etkinlikleri, yemek buluşmaları gibi etkinlikler yaptıklarını anltıyorlar.
İnsanların, mültecilerle iletişime geçtiğinde çok güzel bağlar kurulduğunu ve etkinliklere binlerce insanın katıldığını söylüyorlar.
Pegida’dan sonra sözel ve fiziksek ırkçı saldırıların arttığını, şehirde iklimin edğiştiğini anlatırken, eskiden de böyle bir damar olduğunu ancak Pegida ile insanların bu davranışlarda bulunmaktan korkmamaya başladığını söylüyorlar.
Pegida, yabancı düşmanlığı ve mültecilere dair önyargıların yanında insanlara ikinci bir alternatif olduğunu göstermek isteğindeler.
Entegrasyonda sporun etkisi
Dresden’deki son durağımız Dresden stadyumu. Franke, sporun entegrasyon için katalizör görevi görebileceğini anlatıyor.
Bu konuda çalışmaları hakkında gençlik akademileri öne çıkıyor. Çek cumhuriyeti ile birlikte yürüttükleri organizasyonda mülteci çocuklar ve ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocuklara eğitim veriyorlar. (BK)