27. İstanbul LGBTİ+ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks, Artı) Onur Haftası, bu yıl 24 Haziran- 30 Haziran 2019 tarihleri arasında gerçekleşiyor. Onur Haftası 10’dan fazla mekân, 70’ten fazla etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Onur Yürüyüşü ise 30 Haziran’da planlanıyor. Ancak, yürüyüşün nerede yapılacağı henüz net değil.
Çünkü, 27. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi ile görüşmesinde İstiklal Caddesi'nde Onur Yürüyüşü'ne izin verilmeyeceğini söyleyen İstanbul Valiliği, Komite'nin Bakırköy Meydan'da miting başvurusuna da olumsuz yanıt verdi. Dramaqueer Sanat Kolektifi, Valiliğin yasak kararına tepki gösterdi.
"Yürüyüş görünürlük açısından önemli"
Yürüyüşün son yıllarda yapılmadığını, ancak Onur Ayı boyunca pek çok etkinlik sayesinde yan yana gelmenin ve birlikte olmanın yeterli olduğunu söyleyen kolektif, Onur Yürüyüşü’nün görünürlük için hala önemli olduğunu şu sözleri ile ifade etti:
“Bir grup insan için Onur Yürüyüşü çok önemli ve çok kıymetli bir şey. İstanbul’a yeni gelmiş, ailesinden uzakta, açılmış bir lubunya olsam bu yürüyüş olsun çok isterdim. Yüzlerce kalabalıkla bayrak altında yürümek çok güzeldi ve çok mutlu oluyorsun.”
“İlk yürüyüşlerimde heyecanlıydım. Ama artık böyle bir ülkede değiliz. Tamam, seçimlerden sonra bir şeyler değişiyor ama vali veriyor o kararı, belediye başkanı vermiyor.
"Devletten yasal olarak yasal verdiği yeri istiyoruz, hakkımız. Ama vermiyorlar, olsun, her yerde yürüyoruz. her sokağı yürüyüş alanına çeviriyoruz. Yürüyen iki lubunyanın karşılıklı birbirini görüp gülümsemesi bir onur yürüyüşüdür zaten.”
“Umutluyuz”
Kolektif üyeleri, yürüyüşe izin verilmemesi nedeniyle mutsuzluk yaşamadıklarını, aksine pek çok etkinlikle Onur Haftası’nı sürdürdüklerinin altını çiziyor. Kolektif, gelecekten umutlu olduklarını şu sözlerle belirtiyorlar:
“Sadece yan yana olmayınca binler gözükmüyoruz. Aslında görünüyoruz. İnsanlar bizi görüyor ve tanıyorlar. İş yerindeyiz, okuldayız, meclisteyiz, spor salonundayız, her yerdeyiz. Dağıla dağıla bölünüyoruz, ayrıla ayrıla çoğalıyoruz, artık birleşe birleşe değil. Böylesi daha iyi. İstanbul’u verdiler, bunu mu vermeyecekler, verirler gibi hissediyorum.”
“Önemli olan var olan formu bozmak “
Yasaklara bağlı kalmadıklarını belirten kolektif üyeleri, yeni formlarla kendi görünürlüklerini arttırmaya çalıştıklarına ve bu yeni formlarla kalıcılığı yakalamaya çalıştıklarını belirtiyorlar:
“Yürüyüş olmuyorsa, bir sürü farklı yöntem var. Zaten en çok aklımızın çalıştığı bu yani, formu bozmak. Yürütmüyorlarsa duruyoruz, yürütmüyorlarsa dağılıyoruz. Orada yürütmüyorlarsa, her yerde yürüyoruz gibi böyle bir sürü form var.” (EEY/EMK)
* Fotoğraflar: Bianet