Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Ceren Sözeri ile ATV-Sabah’ın satışıyla ilgili yayınlanan tapeler üzerinden medyanın ekonomi politiği, halkın haber alma hakkı ve medya bağımsızlığını konuştuk.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın talimatlarıyla bir havuz oluşturulması ve sekiz iş insanından 360 milyon dolar para toplanarak ATV-Sabah grubunun satışının gerçekleşmesine ilişkin kayıtlarda iş insanlarının isteksiz olduğuna dikkat çeken Sözeri, medyanın karlı bir yatırım olmadığını ifade ediyor.
“İktidarlar kendilerine yakın medya ister”
“Medya karlı bir yatırım olmadığı için özellikle hükümete yakın medyaların pek çoğu zaman zaman hükümete yakın iş insanları tarafından satın alınıyor. Satın alanlar bir süre bu zarara katlanıp sonra başkalarına satıyor.
“Bu sadece Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) döneminde olan bir şey de değil. Bundan önce de bu yola başvuruyorlardı. Örneğin Mehmet Emin Karamehmet, darbeleri araştırma komisyonu raporlarında medyaya Özer Çiller'in kendisinden Akşam gazetesini satın alma ricasında bulunması üzerine girdiğini, sonra da televizyon almak zorunda kaldığını, medya yatırımının bu şekilde olduğunu söylemişti.
“Dolayısıyla iktidarda olan siyasi partiler zaman zaman kendilerine yakın medyalar oluşturabilmek için bu tür adımlar atıyorlar. Bu medyaları kolay yönetebilecekleri iş insanlarınca alınmasını istiyorlar.
“Örneğin Akşam gazetesi ve Sky 360 önce TMSF tarafından alınıp içeriği muhalif seslerden tamamen ayıklandıktan sonra hükümete yakın Ethem Sancak tarafından satın alındı.
“Başbakanın onayı olmadan kimse medyaya giremiyor”
“Türkiye'nin ikinci büyük medya grubu olan Sabah-ATV Çalık'a 1,1 milyar lira gibi çok yüksek bir fiyata satıldı. Bu meblağ kamu bankalarından kredilerle alındı. Çalık grubunun medyada zarar ettiği ve bu alandan çıkmak istediği uzun zamandır biliniyordu.
“Bir sermaye grubu kamu bankasından kredi alıp yatırım yapıyor, ondan sonra zarar ettiği ortaya çıkıyor. Ancak biz bununla ilgili hiçbir şey bilemiyoruz. Sonuçta bunu fonlayan bu ülkenin vatandaşlarının vergileri.
“Sabah-ATV'nin satışı yapıldı gözüküyor. Bu satışın onaylandığına dair Rekabet Kurulu kararı açıklandı. Ancak biz hala kaça satıldığını bilemiyoruz. Bu çok absürt bir şey. Kamu bankasından alınan borçlar ödendi mi, ne kadar zarar edildiği hakkında da kaça satıldığı hakkında da bir fikrimiz yok.
“Diğer bir sorun da medyaya yatırım yapmak isteyenler üzerindeki Başbakan kontrolü. Yatırım yapmak isteyen yerli yabancı grupların öncelikle Başbakan'dan olur alması gerekiyor. Satış işlemleri ancak Başbakan'ın kabul etmesi durumunda başlıyor. Bu zaten başlı başına bir problem.
“Medya tehlikeli de”
“Medya, patronlar açısından başka işleri için iyi bir silah gibi gözüküyor olsa da aslında tehlikeli de...
“Bundan bir kaç yıl önce mesela İpek Grubu'nu hükümete yakın medya olarak tanımlanıyordu. Şu anda İpek Grubu'nun elindeki medyayı kullanma şekli ve muhalefet yürütmesi nedeniyle maden şirketlerine durdurma kararı çıktı. Medya konjonktüre bağlı olarak elde de patlayabilen bir araç.
“Haber almak için pek çok gazeteyi okumak lazım”
“Toplum zaten bölünmüş durumda. Kutuplaşmanın oldukça etkin olduğu bir dönemdeyiz. Medya organları da bu bölünmüşlük içinde hepsi birer tarafa dahil oluyorlar.
“Türkiye'de bazı şeylerden haberdar olabilmeniz için gün içinde bir sürü gazeteyi takip etmeniz gerekiyor. Yoksa bazı olaylardan haberdar olma şansınız kalmaz; tek taraflı olarak haberdar olabilirsiniz.
“Hükümete muhalif bir gazeteyi sürekli okuyan insanlar var olan her şeye aşırı derecede öfke duyup, onun karşıtı olarak kendini konumlandırabilir. Hükümete yakın medyayı takip edenler de aslında her şey güllük gülistanlık, ülkede çok iyi şeyler oluyor ama birileri bu gidişatı engellemeye çalışıyor diye düşünebiliyor.
“Zaten buna müsait olan bir topluma bir de bu tür mesajların sürekli tekrar edilmesi var olan sıkıntıyı daha da derinleştirmekten başka anlam ifade etmiyor.
“STK’lar gazete hazırlıyor”
“Haber alma hakkı açısından düşündüğümüzde ise aslında o noktaları çoktan geçtik. Çok uzun zamandır gazeteler ait oldukları ideolojinin bir bülteni gibi yayınlanıyor.
“Hatta gazetelerde çalışan arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre bazı gazetelerde bazı sayfalar çeşitli sivil toplum kuruluşlarınca hazırlanıyor.
“Başbakan böyle müdahale ediyorsa…”
“Başbakan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ‘Bizim medyayı düzenlemek gibi bir niyetimiz yok, olamaz da; bunu kanıtlamanız lazım’ demişti.
“Nitekim dün akşam yayınlanan Habertürk kayıtlarında bir Başbakan tarafından medyanın içeriğine nasıl müdahale edildiğini açıkça gördük.
“Çok yoğun olduğu düşünülen Başbakan bu şekilde müdahale ediyorsa, bununla görevli bürokratların veya siyasetçilerin medyaya nasıl müdahale ettiklerini düşününce inanılmaz bir sansür ve otosansür içinde olduğumuza kuşku duymuyoruz.
“Kimse Erdoğan’ın konuşmasını yayınlamıyorum diyemiyor”
“Bugün anladığımız kadarıyla medyanın Tayyip Erdoğan konuşurken bunu canlı yayınlamama şansı yok. Biliyorlar ki, Erdoğan konuşurken yayınlarını anında kesip Erdoğan'ın konuşmasını canlı vermezlerse cezalandırılacaklar.
“Vergi müfettişleri kapılarına dayanacak, diğer yatırımları riske girecek, ihale alamayacaklar vs. Medya patronlarıyla iktidar arasında ilişkiler bu kadar birbirine geçmişken basın özgürlüğünü sorgulamamız bile abes.
“Bize böyle bir ders lazımdı”
“Dolayısıyla bugün medya son derece işlevsiz. Bu işlevsizliği zaman zaman olumlu buluyorum. Çünkü medya hiçbir zaman bu kadar düşmemişti. Hiçbir zaman bu kadar kötü durumda değildi. Bütün bu ortaya çıkan müptezellik, bütün bu korkunç içerik üretim tarzı ve bu müdahaleler hiç bu kadar açığa çıkmamıştı.
“Aslında bir medya okuryazarlığının gelişmesi, insanların medya eleştirisi konusunda duyarlı olması için çok müsait bir iklim var. Umarım buradan insanların medyaya karşı bilinçlenmesi konusunda olumlu bir sonuç çıkar. İyimser bakmak gerekirse bize böyle bir ders lazımdı diyebiliriz.” (EKN)