İnsan hakları savunucusu ve Doktor Serdar Küni’nin tutuklu bulunduğu davanın ikinci duruşması Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Küni "örgüte yardım etmekten" suçlu bulundu ve 4 yıl 2 ay hapis cezasına hükmedildi. 6 aydır tutuklu bulunan Küni, kararla birlikte tahliye edildi.
Cizre Temsilciliğini Yürüttüğü Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Küni'nin dosyasının temyiz değerlendirmesinin, iki ay içerisinde Antep İstinaf Mahkemesince yapılacağını açıkladı.
TİHV, kararla ilgili de şu açıklamayı yaptı:
Dr. Serdar Küni tedavi ettiği iddia edilen hastaların iddia edilen siyasal kimlikleri nedeniyle cezalandırıldı. İyi hekimlik suç değildir!
— TİHV-HRFT (@insanhaklari) 24 Nisan 2017
İşkence mağduru tanıklar için uzman görüşü
Küni’nin “örgüt mensuplarını tedavi ettiğini gördükleri” yönünde ifade veren tanıklar, ilk duruşmada Küni’yi tanımadıklarını, bu ifadeleri işkenceyle imzaladıklarını belirtmişti.
Bugünkü duruşmada adli tıp uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer, geçen duruşmada işkence gördüğünü söyleyen tanıklarla ilgili görüşünü bildirdi.
Biçer, “Tanık R.D.'nin gözaltı sonrası adli tıp raporu İstanbul Protokolüne aykırı. Sadece muayene süresi bile 9 saniye sürmüştür. Diğer tanıkların da muayene süreleri de 1,5 dakika. Nesnel, tıbbi hiçbir kayıt yer almayan bu gözaltı muayene raporlarının geçerliliği yoktur” dedi.
“Çocuk tanığa otopsi fotoğrafı göstermek, işkencedir”
Küni’nin avukatları da işkence gördüklerini belirten ama gözaltı raporlarında bu kayıt bulunmayan tanıkların cezaevi giriş sağlık dosyalarının mahkemeye sunulmasını talep etti.
Avukat Senem Doğanoğlu da “Çocuk yaşta bir tanığa teşhis fotoğrafı olarak otopsi fotoğraflarını göstermek usulsüz sorgulama ötesinde işkencedir” diye konuştu.
“Örgüt adına sağlık hizmeti sunduğu” iddiası
Savcı ise mütalaasında, Dr. Serdar Küni'nin “örgüt üyesi olmasa da örgüt adına sağlık hizmeti sunduğu” iddiasıyla tutukluluğunun devamını istedi.
Dr. Küni ise savunmasında bir kez daha “Benim için sadece hastalarımın sağlığı önceliklidir. Meslek etik kurallarım dışında hiçbir uygulama yapmadım. Beraatımı istiyorum” dedi.
Neyle suçlanıyor?
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Cizre Temsilcisi Dr. Küni, 19 Ekim 2016’da tutuklandı.
Hakkında hazırlanan iki ayrı iddianamede kendisine yöneltilen suç: “Cizre’de sokağa çıkma yasağı sırasında düzenlenen operasyonlarda yaralanan ‘örgüt mensuplarını’ tedavi etmek”.
İddianamedeki tek kanıt da “Vatan” adlı gizli tanık ve o dönem Cizre’de bulunduğu iddia edilen bazı kişilerin verdiği ifadeler.
Ancak “Vatan” dışındaki tüm tanıklar, ifadelerinin işkence altında, zorla imzalatıldığını belirterek tüm beyanlarını mahkemede geri çekti ve Dr. Küni’yi tanımadıklarını söyledi.
Gizli tanık “Vatan” da ifadesinde, “toplumsal olaylarda yaralanan eylemcilerin Küni’nin çalıştığı sağlık ocağında tedavi gördüğünü” anlatıyor.
Küni’ye yöneltilen tek suçlama, doktorluk mesleğini icra etmiş olmasıyla ilgili ancak bahsedilen tarihte Küni’nin çalıştığı halk sağlığı merkezi kapalıydı.
İlk duruşmada ne oldu?
Davanın ilk duruşması, 13 Mart 2017’de görüldü. Duruşmaya hapishaneden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) katıldı.
Mahkemedeki ifadesinde şunları söyledi:
“12 yıldır Cizre’de hekimlik yapıyorum, bu 12 yılda nitelikli, parasız sağlık hizmeti sunulması için mücadele yürüttüm. Herkese eşit mesafede oldum. Hekimliğim boyunca meslek etik kurallarını hiç çiğnemedim. Özellikle etnik, cins, politik duruş, toplumsal olaylara bakmadan hastalarımı tedavi etmeye çalıştım. Hastalarımla aramızdaki gizliliği korumaya çalıştım. İşkence ve kötü muameleye maruz kalanlara tıbbi destek sundum.”
Avukatları da Küni'nin hakkındaki soruşturmayı öğrendiğinde savcılığa ifade vermek için kendisinin gittiğini söylediler. Ancak Mahkeme Başkanı Faruk Kil, Küni’nin “kaçma şüphesi bulunduğuna” hükmederek tahliye talebini reddetmişti.
Dr. Serdar Küni hakkında
1972 doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Şırnak’ın Cizre ilçesinde okudu.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. 1997’de evlendi, dört çocuğu var. Cizre Devlet Hastanesi Acil Servisinde ve sağlık ocaklarında çalıştı.
7 Şubat 2007’de kurulan Şırnak Tabip Odası kurucularından. Odanın 2010-2012 arasında başkanlığını yaptı. Halen Türk Tabipler Birliği Merkez Kongre delegesi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Cizre Temsilcisi. Cizre Belediyesi’nin halk sağlığını korumak amaçlı kurduğu Bişeng Şağlık Merkezinde hekimlik yapıyordu.
Bişeng’le ilgili sözleri şöyle: “14 Mart 2011’den bu yana Bişeng Sağlık Merkezi olarak Cizre Belediyesi bünyesinde hizmet veriyoruz. Amacımız herkese eşit, parasız ve ulaşılabilir sağlık hizmeti vermek.” Kurum, özellikle kadın ve çocuklara anadilinde önleyici sağlık hizmeti veriyordu. Bişeng, sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar sırasında kapanmak zorunda kaldı.
19 Ekim 2016’da tutuklandı, 24 Aralık 2016’da ailesinin yaşadığı Şırnak’tan Urfa T Tipi Cezaevine sevk edildi. (AS)
Hipokrat Yemini: Türkiye'deki tıp fakültelerinin mezuniyet törenlerinde kullanılan en yaygın metinde şu ifadeler yer alıyor: “…mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma, din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime… yemin ederim.”