“Bir erkek bir kadını öldürürse bu çok sıradan bir olaydır.
Siyah bir erkek beyaz bir kadını öldürdü diye yazarsanız, işin içine ırkçılık girmiştir.
Müslüman bir erkek Hristiyan bir kadını öldürdü diye yazarsanız iş daha da ciddileşir, çünkü din de işin içine girmiştir.
El Kaide üyesi bir erkek bir Amerikalı kadını öldürdü derseniz, bu savaş anlamına gelir.”
Savaş gazeteciliğinin neden olduğu sorunsalı işaret eden bu sözler Dr. Rukhsana Aslam'a ait.
Aslam doktorasını Yeni Zelanda Auckland Teknoloji Üniversitesi'nde (AUT) tamamlamış. Konusu "Barış Gazeteciliği".
IPS İletişim Vakfı tarafından Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu Matra-İnsan Hakları Programı mali desteğiyle yürütülen Barış Gazeteciliği Projesi kapsamında düzenlenen Barış Gazeteciliği: Yeni Bir Etik, Pratik ve Gazetecilik Eğitimi için İstanbul’a geldi.
21 Kasım Cumartesi günü saat 14.00'da bu eğitim çalışması kapsamında Kadir Has İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş ile Hafıza merkezi'nden Murat Çelikkan'ın moderatörlüğünde yapılacak toplantı öncesi biraraya geldik.
Dr. Aslam ile barış gazeteciliğini, neden buna ihtiyacımız olduğunu konuştuk.
"Çatışma her yerde"
Niçin barış gazeteciliğine ihtiyacımız var?
Barış gazeteciliği bugünle çok alakalı bir mesele. Bugün dünyanın her yerinde çatışma var. Sadece uluslararası çatışmalardan bahsetmiyorum. Ülkeler içinde, ulusal ve sosyal çatışmalar da var. Seyirciler olarak çatışmanın çeşitli formlarıyla kuşatılmış durumdayız.
Barış sadece savaşın bitmesi anlamına gelmiyor. Toplumun uyum içinde olması, insanların mutlu ve güvende olması anlamına da geliyor. Barış hayat anlamına geliyor. Bu nedenle sadece savaş muhabirliği yapan gazetecilerin değil, eğitim, ekonomi, toplum muhabirlerinin de toplum içinde bu barışı sağlayacak pozitif rolü üstlenmesi gerekiyor.
Barış gazeteciliğini geleneksel gazetecilikten ayıran unsur ne?
Savaş gazeteciliği, gerilimi artıran türden bir gazetecilik.
Örneğin,
Bir erkek bir kadını öldürürse bu çok sıradan bir olaydır.
Siyah bir erkek beyaz bir kadını öldürürdü diye yazarsanız, işin içine ırkçılık girmiştir.
Müslüman bir erkek Hristiyan bir kadını öldürdü diye yazarsanız iş daha da ciddileşir, çünkü din de işin içine girmiştir.
El Kaide üyesi bir erkek bir Amerikalı kadını öldürdü derseniz, bu savaş anlamına gelir.
Hepsi aynı anlama gelir ama kullandığınız sözcükler, hikayenin insanlar üzerindeki etkisini belirler.
Bu, sonuçları düşünmeden savaşı teşvik eden bir habercilik türüdür.
Gazeteciler olarak topluma karşı, bir sorumluluğumuz var. Evet, bizler politikacı değiliz, lider değiliz. Ancak bizim de kalemimiz, platformlarımız var. Bizi okuyan, izleyeni dinleyen insanlar var. Bu nedenle onlara neler yaşandığını anlatırken ayrıca onları olaylara duygusal tepki vermek yerine, olayların sebeplerini düşünmeye teşvik edebiliriz.
"Barış gazeteciliği önündeki ilk engel gazetecilerin zihinlerinde"
Pratikte, barış gazeteciliği önündeki engeller nedir?
Çoğu gazeteci barış gazeteciliğinin ne olduğunu bilmiyor. Bunu bir çeşit barış aktivizmi olarak görüyor, Uluslararası Af Örgütü gibi bir barış örgütüne üye olmak anlamına geldiğini, bu şekilde nesnelliğini kaybedebileceğini düşünüyor.
Bu anlamda, barış gazeteciliği önündeki en büyük engel aslında yine gazetecilerin kendi zihinlerine ördükleri duvarlardan kaynaklanıyor. Çünkü insanlar aslında barış gazeteciliğinin ne olduğunu bilmiyor.
Söz konusu habercilik olduğunda, bu eylemin karşı tarafında izleyici/okuyucu yer alıyor. İzleyicinin barış gazeteciliğinde, bu tarz gazeteciliğin uygulanmasında etkisi nedir?
İzleyici artık çatışma haberleri okumaktan sıkıldı. İnsanlar çatışma haberi gördüğünde televizyonları kapatıyor. Çünkü adımlarını dışarı attıkları anda çatışmanın içine giriyorlar. Bu nedenle insanlar artık kültürleri, yunusları ya da James Bond’u öğrenmek istiyor. Çatışma artık eski haber. Barış ise yeni haber.
İkinci bir noktaysa bugün yapılan gazetecilik resmi açıklamalara bağımlı, dört duvar arasında yapılan bir gazetecilik. İnsanların ne düşündüğü haberlerde yer almıyor. Ofislerde, internet ve televizyondan gördüklerinizle insanların ne düşündüğünü yazmanız mümkün değil. Dolayısıyla bu yapılan gazetecilik de değil.
"Gazeteci yaratıcı, akıllı olmalı"
Dört duvar arası gazetecilikten bahsettiğimizde medya sahipliğini de sorgulamak gerekiyor. Medya sahiplerinin barış gazeteciliğinde, barış gazeteciliğinin yaygınlaştırılmasında nasıl bir etkisi var?
Tüm medya sistemi reklam üzerine kurulu. Medya sahipleri gazeteci değiller. Onlar kar elde etmek isteyen işinsanları. Dolayısıyla onlardan barış gazeteciliği için değişmelerini istemenin anlamı yok.
Editörlerse gazeteciler. Daha önce alanda bulunmuş kişiler. Onları eğitebiliriz. Bianet gibi kuruluşların yaptıkları da bu.
Ama muhabirler, zaten alandalar. Haberinizi yazarken kullandığınız sözcükleri editörleriniz seçmez. Alanda televizyonla yayına bağlanırken mikrofonun bir ucunda siz, diğer ucunda izleyici vardır.
Eğer gerçeği anlatmak isterseniz sizi kim durdurabilir ki? Her şey seçeceğiniz cümlelerde gizlidir. Tabi ki yayın yaptığınız kuruluşun bir duruşu olabilir. Ancak alanda olan kişi olarak bir seçim şansınız vardır. Gerçeği yazmak için ekleyebileceğiniz bir cümleniz vardır. Robert Fisk gibi toplumları etkileyen gazetecileri farklı kılan budur.
Tüm bunlar seçimlerle alakalı. Nedense, ben de dahil bugünün gazetecileri inisiyatif almaktan, hükümetleri kızdırmaktan, gerçekleri söylemekten korkuyorlar. Oysa gazeteci yaratıcı, akıllı olmalıdır.
Barış aktivizmini falan bir kenara bırakın. Barış gazeteciliği aslında akıllı gazeteciliktir. Gazetecilerin gerçekleri söyleyebilecek güçleri var ve bu güç ellerinde tuttukları kalemde.
TIKLAYIN - BARIŞ GAZETECİLİĞİ BULUŞMASI: ÜÇ ÜLKE, ÖRNEKLER, ENGELLER, ÇÖZÜMLER
"Barış Gazeteciliği: Yeni Bir Etik, Pratik ve Gazetecilik Eğitimi" toplantısı 21 Kasım Cumartesi günü Cezayir Toplantı Salonu’nda 14:00-18:00 saatleri arasında gerçekleşecek. Etkinliğe giriş serbest. (EA)
Rukhsana Aslam |
Pasific Media Center'da kıdemli araştırmacı olarak çalışıyor; araştırma odağını barış gazeteciliği, medya ve çatışma oluşturuyor. 1990'da Pakistan'daki Punjab Üniversitesi'nin İngiliz Edebiyatı ve Sosyoloji bölümlerinden mezun oldu. Aynı üniversitede İngiliz Edebiyatı yüksek lisans programına devam etti ve 1993'te Chevening bursu ile Londra'daki City Üniversitesi, Uluslararası Gazetecilik alanında yüksek lisans derecesini aldı. 2000 yılına kadar BBC, GEO TV ve Pakistan'ın en yaygın İngilizce gazetesi The News International, Rawalpindi'de çalıştı. 2004'te Fatima Jinnah Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin bölüm başkanlığını üstlendi ve aynı üniversitede 'Kadının Sesi' (Voice of Woman) radyo projesini yürüttü. 2010 yılına kadar Pakistan'da Hamarad ve Uluslararası İslam Üniversitesi'nde medya bölüm başkanlığı ve danışmanlığı yaptı, doktorasını 2014'te Auckland Teknoloji Üniversitesi'nde (AUT) barış gazeteciliği üzerine tamamladı. |