Yeldeğirmeni Dayanışması Don Kişot İşgal Evi’nde düzenlenen zorunlu askerlik ve vicdani ret etkinliğinde, Zekeriye Külekçi ve Kenan Yiğit vicdani reddini açıkladı.
Etkinlik, Anıl Çizmecioğlu'nun yönetmenliğini yaptığı ve zorunlu askerliğini yaparken şüpheli şekilde ölen 10 gencin ailesinin hislerinin ve tanıklıklarının anlatıldığı "Eğitim Zayiatı" adlı belgeselinin gösterimi ile başladı. Türkiye'de zorunlu askerliğini yaparken "kaza kurşunu, intihar" gibi sebeplerle onlarca genç erkeğin "şüpheli" şekilde ölümünü konu alan belgeselde, ölen gençlerin ailelerin dava süreçlerinde yaşadıkları zorlukları ve hak arama mücadeleleri aktarılıyor.
Belgesel gösteriminin sonrasında yönetmen Anıl Çizmecioğlu ile beraber vicdani retçilerden Mehmet Tarhan, Halil Savda ve Ercan Jan Aktaş bir söyleşi gerçekleştirdi.
“Vicdani ret bir haktır”
Çizmecioğlu, devletin din ve toplumsal değerlerin zorunlu askerliği kutsallaştırdığını vurguladı. Belgesel de görüşülen ailelerin ikisinin Türk, birinin Ermeni diğerlerinin ise Kürt ve alevi olduğunu ifade eden Çizmecioğlu, zorunlu askerlik sırasında şüpheli bir şekilde ölmese bile intihar eden gençlerin de olduğuna dikkat çekerek, asıl sorgulanması gerekenin, intiharın arkasındaki zorunlu askerlik uygulamalarının olduğu belirtti.
Tarhan ise Türkiye’deki hukuk sisteminin vicdani ret konusunda kırmızı çizgiler içerdiğini belirterek hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk da hak arama mücadelesinin sürdürülmesi gerektiğini altını çizdi.
Vicdani reddin bir hak olduğunu dile getiren Mehmet Tarhan, bunun için sosyal ve kültürel bir sermayeye sahip olmak gerektiğini belirterek, askerde ölenlerin hep yoksul çocuklardan oluştuğunun altını çizdi. Tarhan, bedelli askerliğinde ahlaki bir uygulama olmadığını söyledi.
Savda ise vicdani reddini açıkladıktan sonra yaşadığı zorluklara değindi. Askerliğini yaparken reddini açıklayan Savda, birçok kez cezaevine girdiğini işkenceye maruz kaldığını ifade etti.
Aktaş ise vicdani retçilerin asker kaçaklarından daha güvenli olduklarını ifade etti. Vicdani retçilerin medya da ve toplumsal yaşamda daha görünür olduğunu belirten Aktaş, asker kaçaklarının vicdani retçi olmalarının onları daha güçlü kılacağını ifade etti. Aktaş ayrıca 28 Şubat’ta Fatih’te dindar gençlerin vicdani reddini açıklayacaklarını duyurdu.
“Emir değil, barış istiyorum”
Etkinlik, Zekeriya Külekçi ve Kenan Yiğit’in vicdani retlerini açıklamalarıyla devam etti.
Zekeriya Külekçi, "İnsana istemediği bir şeyi yaptırma zorunluluğu yükleyen, zorunlu askerlik ve benzeri özelliklere sahip tüm uygulamalara karşıyım. Emir alıp vermekten hoşlanmayan, barış, özgürlük ve adalet yanlısı bir insan olarak vicdani ve total reddimi ilan ediyorum" diyerek vicdani reddini açıkladı.
Kenan Yiğit de gönderdiği mektupta şu ifadelere yer verdi:
"17 yaşında anarşist, savaş karşıtı antimilitarist bir lise öğrencisiyim. Tesadüfen doğduğum bu ülkede ailemin, toplumun, medyanın ve okulların militarist, faşist eğitimi etkisiyle milliyetçi hasta biri olarak büyüdüm. Milyonlarca insana bulaştırdığınız bu hastalıktan geç olmadan kurtulduğum için ve ‘her Türk asker doğar’, ‘vatan sana canım feda’ gibi militarist sözlerinize artık kanmadığım için kendimle gurur duyuyorum.
“7 yaşından itibaren her sabah asker gibi içtima yaptırarak, marşlar okutarak, askerliği-insan öldürme sanatını- yücelterek militarist bir eğitim verip beyinlerimizi kirlettiğiniz için sizi asla affetmeyeceğim.
“Rant kavganız için beni kullanmanıza izin vermiyorum. Kirli siyasetinize, kirli oyunlarınıza alet olmayı reddediyorum. Mantığım ve vicdanımla doğru bulmadığım askerliği reddediyorum." (ED/ÇT)