Kürdistan Toplulukları Birliği (KCK) operasyonları kapsamında bugüne kadar binlerce insan gözaltı alındı. Sanki takvimin her yaprağına bir KCK operasyonu düşüyordu.
Ve gözaltına alınanların birçoğu tutuklanıyordu. Gerekçe devlet, nezdinde netti: "Terör örgütü üyesi olmak ya da propagandası yapmak"
13 Şubat tarihinde 15 KESK üyesi kadın Ankara'da gözaltına alındı. Operasyonunun adı KCK'ydi yine. Dört gün süren gözaltı süresinin ardından dokuz kadın "örgüt üyesi olmak" suçlamasıyla tutuklandı.
Bu davanın içeriğini anlayabilmek için kendimizi çok da zorlamamıza gerek yok sanırım. Zira Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı'nın kadınlara yönelttiği şu sorulardan bu davanın ne anlama geldiğini anlayabiliriz:
"8 Mart eylemlerine katıldınız mı; yargılanan KESK yönetici ve üyelerinin davalarını izlediniz mi; eğitim, sağlık hakkı konulu paneller düzenlediniz mi?"
Dün KESK üyesi ve yöneticisi dokuz kadının cezaevindeki 100. günüydü. Henüz iddianameleri dahi hazır değil KESK'li kadınların. Yani tam olarak neyle suçlandıklarını onlar da bilmiyor.
KESK Kadın Birimi, tutuklu kadınların yakınlarının katılımıyla dün Ankara Mülkiyeliler Birliği'nde kahvaltılı bir basın toplantısı düzenledi. Eşleri, anneleri, kızları, kardeşleri tutuklu olan aile yakınları aynı masada bir aradaydılar. Süreç onları birbirine daha bir yakın kılmıştı.
Eğitim Sen 1 Nolu Şube üyesi Hatice Beydilli Karaman'ın eşi, Devrim Karaman'la süreci konuşuyoruz. Kendisi de aktif bir sendikacı... "Eşimin çalışmalarıyla, yaptıklarıyla gurur duyuyorum" diyor.
Kızları Beritan geliyor yanımıza. Henüz üç yaşında ama konuştuklarımızı anlar gibi dinliyor bizi. Sohbetimiz ilerledikçe anlıyorum; Beritan erken büyümek durumunda kalan çocuklardan.
Cama açılan delik
Annesi cezaevine girdikten sonra Beritan'daki değişimi anlatıyor baba Devrim Kahraman:
"Cezaevi nedir öğrendi kızım. Yanında annesi olan bir çocuk gördüğünde 'Benim annem hapiste' diyor. 'Cezaevi, açık görüş, kapalı görüş' gibi kavramları kullanıyor.
Biz çocuğumuza şiddeti çağrıştıracak oyuncaklar almadık hiç. Su tabancısı görmüştü bir keresinde parktayken. 'Bana da alın' demişti. 'Olmaz' demiştik. Çünkü silah kötü insanların işiydi.
Annesi gözaltına alındıktan bir hafta sonra 'Baba bana gerçek silah al' dedi. 'Ne yapacaksın?' dedim, 'Annemi kurtaracağım,' dedi. 'Olmaz' dedim tabi.
Sonra bir gün anneannesiyle pazardayken zorla kendisine oyuncak tabanca aldırmış.
Ziyarete gittiğimizde annesine 'Anneciğim seni kurtaracağım, her geldiğimde cam da bir delik açacağım ve delik büyüyünce seni oradan çekip alacağım' diyor."
Ve ben bir kez daha anlıyorum, Beritan'ın hikâyesinden, bu coğrafya da çocuklar erken büyüyor, büyümek zorunda kalıyor.
SES Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun'un oğlu Mehmet Delil'le konuşuyoruz. Lise 3. sınıf öğrencisi Mehmet Delil.
Kardeşinden bahsediyor. "Anneler, küçük kardeşlerin en büyük sırdaşlarıdır. Kardeşimin hayatının yarısı annemdi. Annem alınınca kardeşimin hayatının yarısı da çalındı."
Roboski katliamına dair Başbakan'ın "Allah aşkına tazminatsa tazminat..." sözüne atıfta bulunuyor Delil.
"Dava bittiğinde, yakınlarımız cezaevinden çıktığında birileri bize 'Tazminatsa tazminat daha ne yapacağız' mı diyecek?"
Eğitim Sen 2 No'lu Şube Kadın Sekreteri Güldane Erdoğan'ın annesi, Selvi Erdoğan'sa "Tutuklanmaları zorumuza gidiyor, üzgünüz. Gidişat kötü" diyor.
Beritan'ın annesini görmeye gittiği her görüşte camdan delik açıp onu kurtarmaya çalışmasına yardımcı olmak için bu davanın takipçisi olalım. (SK/HK)