Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ölüm orucundaki Aytaç Ünsal, refakatçi mücadelelerini anlattığı mektubunda doktorun değerlendirmesinin, gardiyan ve jandarmadan daha bilgisizce olduğunu anlattı.
Adil yargılanma talebiyle 235 gündür ölüm orucunda olan avukatlardan Ebru Timtik, Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde; 202 gündür ölüm orucunda olan Ünsal da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi’nde tutuluyor. İki hastane de pandemi hastanesi.
“Günlük ihtiyaçlarımı bilmeden konuşuyordu”
Hastaneye sevk edilmelerinin ardından uzun çabalar sonucu refakatçi hakkını elde eden avukatlardan Ünsal, hastanedeki ilk günüyle ilgili şunları yazdı:
“Sabah büyük bir yorgunlukla uyandım, vücudumda ağrılar vardı. Hapishanede yerde sürüklendiğim, hastane acilinde sedyeden sedyeye taşındığım kıyafetlerimle uyumak zorunda bırakılmıştım. Öğleden sonradan itibaren kapıdaki görevliler benimle ilgili komutanlarıyla konuşmaya başladı. Gardiyan ‘Zor yürüyor müdürüm’ dedi. Bir süre sonra jandarma ‘Çok tehlikeli aşamada görünmüyor komutanım’ dedi. Benden sorumlu olan uzman doktor kadının söyledikleri ise ülkede sağlık sisteminin ne halde olduğunu gösteriyordu. Doktor ‘kendisi yürüyebiliyor, yatalak değil, bu yüzden refakatçiye ihtiyacı yok’ dedi. Doktora göre refakatçi için yerlerde sürünmem gerekiyordu. Çok büyük ihtimal ölüm orucu gerçeğinden bile haberi yoktu. Bana sıvılar hazırlanması gerektiğini, günlük ihtiyaçlarımı bilmeden, düşünmeden konuşuyordu. Diğer hastalar üzerinden düşünerek mekanik bir karar veriyordu.”
Hükümete ve Yargıtay’a çağrı
Ünsal’ın annesi ve avukatı Nermin Ünsal da bianet’e yaptığı açıklamada, hükümet yetkililerine ve Yargıtay’a hukuka dönmeleri çağrısında bulundu, somut bir adım atılarak iki avukatın acilen tahliye edilmelerini istedi:
“Yargılanan ÇHD’li avukatların dosyaları Şubat 2020’de Yargıtay 16. Ceza Dairesine geldi. Aytaç ve Ebru süresiz başlattıkları açlık grevini 5 Nisan 2020’de ölüm orucuna çevirdiler. Eşim Nihat Ünsal dosyanın bir an önce ele alınması için Yargıtay’a öncelik dilekçesi verdi.
“Yargıtay da 1 Haziran itibariyle dosyayı incelemeye alıp bir ay içinde sonuçlandıracağını söylemesine karşın dosyayı adli tatil sonrasına bıraktı.
“‘Hapishanede kalamaz’ raporu olan her iki avukat ise tam bir tecrit hücresinde havalandırması olmayan ve 24 saat içerisinin jandarma tarafından gözetlendiği bir odada tutuluyor. Gürültü ve yoğun ışık nedeniyle uyuyamamalarından kaynaklı bağışıklık sistemlerinin çökmesi riski var. burada ölümleri kasıtlı olarak hızlandırıldı.
“Yaşam hakkı Anayasa ile güvenceye alınmışken hükümet yetkilileri ve Yargıtay böyle bir olay yokmuşcasına sessizliğini sürdürüyor. Tahliyeleri sağlanmadığı takdirde bu talimatları verenler ve Yargıtay iki avukatın ölümünden sorumlu olacaklardır.”
Ne olmuştu?
Adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan avukatlardan Timtik, Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde; Ünsal da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi’nde tutuluyor. İki hastane de pandemi hastanesi.
Timtik ve Ünsal’ın tahliyesi için Anayasa Mahkemesine 10 Ağustos’ta başvuru yapıldı.
Başvuruda, “Adli Tıp Kurumu'nca düzenlenen raporlar gereğince tahliyeleri gerekirken haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunmaları ve tutuldukları hastane ortamında sağlık durumlarının daha da kötüye gitmesi hali de gözetildiğinde, tedbiren tahliye edilmesi için mahkemeye yazı yazılmasını talep ederiz” dendi.
AYM, ölüm orucunun kritik aşamasında olan iki avukatın sağlığının ciddi bir tehlikede olmadığına hükmederek başvuruyu reddetti. (AS)