26 Eylül Dünya Kontrasepsiyon Günü. 2017'den beri üreme sağlığı ve hakları, kadın ve gençlik hakları konusunda dünyadaki 17 uluslararası kuruluşun bir araya gelerek oluşturduğu, öne çıkarmak istediği bir gün.
Bu kuruluşlar arasında yer alan Birleşmiş Millletler Nüfis Fonu (UNFPA) Türkiye Ofisi Üreme Sağlığı Program Koordinatörü Dr. Gökhan Yıldırımkaya ile üreme yöntemlerini bu yöntemlere erişilebilirliği konuştuk.
“15 farklı kontraseptif yöntem var”
Kontrasepsiyon ne demek açıklayabilir misiniz?
Kontrasepsiyon basitçe erkek ve kadın üreme hücreleri olan sperm ve yumurtanın birbiri ile birleşmesini, böylece gebeliğin oluşmasını engelleyen her türlü tıbbi veya doğal yönteme verilen isim.
Bugün dünyada geri dönüşümsüz cerrahi yöntemler de dahil olmak üzere 15 farklı kontraseptif yöntem bulunuyor. Yöntemler kısa-orta-uzun etkili olarak veya hormonal-mekanik olarak ayrılabiliyor.
Kadın-erkek olarak da ayırabiliriz ve ayırdığımızda dengesiz bir dağılım görüyoruz çünkü çoğunluğu kadınlar için tasarlanmış durumda.
"230 milyondan fazla çiftin ihtiyacı karşılanmıyor"
Dünya Kontrasepsiyon günü ise üreme sağlığı ve hakları bakımından bir farkındalık yaratmak, bu konudaki bilinci ve tutumu yükseltmek, karşılanmamış ihtiyaca dikkat çekmek için yapılan kutlamadan çok bir farkındalık duruşu olarak tanımlanabilir.
26 Eylül 2017’den itibaren özellikle üreme sağlığı ve hakları, kadın hakları, gençlik hakları konusundaki dünyadaki 17 en önemli uluslararası kuruluşun ki buna Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu da dahil, bir araya gelerek oluşturduğu, öne çıkarmak istediği bir gün.
2019 yılı önemli çünkü üreme sağlığı ve cinsel sağlık haklarının güvence altına alındığı ICPD dediğimiz Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı ve onun Eylem Planının 25., aynı zamanda kişilerin üreme sağlığı haklarına erişmesi için çalışan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun da 50. yılını kutluyoruz.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve diğer uluslararası kuruluşların raporları 230 milyondan fazla kadın veya çiftin aile planlaması ihtiyacını karşılayamadığını ortaya koyuyor.
"Rahim içi araçlar en fazla kullanılan yöntem"
Bahsettiğiniz yöntemlerden Türkiye'de en çok hangileri kullanılıyor?
20 yıllık verileri ve değişimleri inceledim. Aktaracağım veriler de Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nın ve 2013 raporunun ve Sağlık Bakanlığı’nın yıllık istatistiklerinin bir karması.
* Rahim içi araçlar yüzde 17 ile ilk sırada yer almaya devam ediyor. Bu oran daha önceden yüzde 20’lerdeydi, düşüş gösterdi ancak hala en fazla kullanılan yöntem.
* Bir parça sevindirici olan veri kondom kullanımının yüzde 10’lardan yüzde 16’ya çıkmış olması. Bunun yanında artış sağlık kurumları dışındaki erişimin artmış olmasından kaynaklanıyor.
* Tüplerin bağlanması tek seferde gerçekleşip sürekli olarak istatistiklere yansıdığı için üçüncü sırada.
* Doğum kontrol hapları dördüncü sırada ve hiç artış göstermediği gibi son araştırmalarda kullanım oranının yüzde 4,5’a düştüğünü görüyoruz.
“Yüzde 25 geri çekilme yöntemi kullanılıyor “
* Son yirmi yıldır değişmeyen bir şey oran var ki her 4 çiftten biri geleneksel ve düşük etkili bir yöntem olan ‘’geri çekmeyi’’ doğum kontrolü olarak kullanıyor.
Yüzde 25 çok yüksek bir oran. Yani gebeliğini ertelemek isteyen insanların büyük bir kısmının etkisiz bir yöntem ile bu konunun üstesinden gelmek istediğini görüyoruz. Bence bu oldukça düşündürücü bir boyut.
"Korunma yöntemleri kadınlar üzerinden gidiyor"
Bu 'yöntemlerin' çoğunlukla kadınlar için olduğunu görüyoruz. Bu durumun gebelikten korunmayı kadın sorumluluğu haline getirmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Her alanda olduğu gibi burada da çiftler veya insanlar arasında özellikle hakların ve yükümlülüklerin de eşit olması beklenirken doğumdan korunma yöntemleri hep kadınlar üzerinden gidiyor.
15 yöntemden cerrahi olarak erkek üreme kanallarının bağlanması ve penis kondomu dışındaki tüm yöntemlerin tamamı kadın bedeni üzerinden uygulanıyor, kadına yük ve sorumluluk getiren bir yaklaşımla sunuluyor.
Bunun kâğıt üzerinde kadının kendi bedenini kontrol etmesi açısından bir avantaj sağlayabileceğini düşünebiliriz ama pratikte öyle yansımıyor.
Düzenli iğne olmak, hap alıyor olmak veya vücuduna araç yerleştirmek gibi durumlar kadınlar için bir yük oluyor. Bunun adilane olduğunu düşünmüyorum ve ayrıca kadına bu sorumluluk yüklenirken eşit oranda söz de verilmediğine inanıyorum. Sorumluluğu al, yükü çek ama erişemezsen sonuçlarına yine sen katlan gibi bir eşitsizlikler sarmalı var.
"Kondom etkili koruma sağlıyor"
Diğer yöntemler kullanılsa dahi cinsel ilişkide 'kondom (prezervatif, kaput, kılıf)' kullanılması öneriliyor. Bunun sebebi nedir?
Kondom bahsettiğimiz 15 yöntem arasında cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara yönelik etkili koruma sağlayabilen tek yöntem. O nedenle hatta buna ikili koruma diyebiliriz. Hem istenmeyen gebeliklerin hem de her türlü cinsel ilişki yoluyla (vajinal, anal, oral) bulaşabilecek enfeksiyonların çoğunluğunun önüne geçmesi açısından önemli bir koruma, öz bakım ve hijyen davranışı.
"Ücretsiz erişim kağıt üzerinde"
O halde kondom kullanımının teşvik edilmesi gerekmez mi? Kişilerin sağlık kurumlarından ücretsiz kondoma erişme imkânı var mıdır?
Az önce bahsettiğim veriler kondom kullanımının özendirilmesinin ve yaygınlaştırılmasının tartışmasız bir biçimde en önemli sağlık müdahalelerinden biri olacağını ortaya koyuyor.
Baktığımızda sağlık kurumlarında, özellikle birinci basamakta (aile sağlığı ve toplum sağlığı merkezleri) toplu kondom alımı yapılıyor. Dağıtımı da sağlanıyor ve böylece erişilebildiği söyleniyor. Bunun yanında şöyle bir durum var ki pratikte evli çiftler ve çoğunlukla da kadınlara hizmet sunulduğuna dair yanlış bir inanç var. Toplarsak kâğıt üzerinde ücretsiz erişme imkânı var ancak özendirilerek dağıtılacak ve danışmanlık verilecek yerleşik bir uygulamadan söz etmek güç.
"Hizmet sunumu kesintiye uğramamalı"
Diğer gebeliği önleyici yöntemler için de aynı durum geçerli mi?
Rahim içi araç, doğum kontrol hapı, erkek kondomu, kısa ve orta etkili iğneler alınıp dağıtılabiliyor. Ancak sadece satın almak yetmiyor. Bunların dağıtımı ve yönetimi için iyi bir lojistik sistem kurulması lazım.
Bunun yanında tüm hizmet sunucular yani 22-23 bin Aile Sağlığı Merkezi bunları bulundurabilmeli. Merkezi sistem 3 aylık emniyet stokunu gözeterek, hizmet sunumunun kesintiye uğramamasını sağlayabilmeli.
Yani hizmetler sağlanmıyor, yok desek haksızlık ederiz ancak her yerde, her coğrafyada, herkese sağlanabiliyor da diyemeyiz.
Önemli olan bu gebeliği önleyici yöntemlerin uygulanması, danışmanlığı, yöntem sonrası takibi dahil olmak üzere kişinin başvurduğunda beklemeden, kesintiye uğramadan herhangi bir stok problem yaşamadan erişimini mümkün kılmak.
18 yaş altında durum
Bu kurumlarda sunulan hizmetten herkes faydalanabiliyor mu? Mesela 18 yaş altı gençler ya da kimlik numarası olmayan göçmenler?
Birkaç büyük şehirdeki genç dostu diyebileceğimiz sağlık kuruluşu dışında 18 yaş altındaki evli olmayan bir genç insanın yöntem alması çok mümkün değil. Bizim sahadan aldığımız geribildirimler evli olmayan 18 yaş altındaki insanların kamu kuruluşlarından yöntem edinmesinin pek olası olmadığını gösteriyor.
"Kayıtsız göçmen hizmetlere ulaşamıyor"
Göçmenler konusundaysa geçici koruma altında olmayan, mülteci başvurusu bulunmayan ve bir kayıt altında olmayan kişilerin hizmetlere erişmeleri pek mümkün gözükmüyor. Geçici koruma altındaki göçmenler ise kayıtlı oldukları illerde sağlık hizmetlerine erişebilirken başka bir şehre gittiklerinde sadece acil sağlık hizmeti dışındaki bir hizmete erişemiyor.
Gençlerin eğitilmesi önemli
Kişilerin korunma yöntemlerine dair doğru bilgiye erişimi konusunda sıkıntılar yaşadığını görebiliyoruz. Konuya dair örgün eğitim süreci içerisinde herhangi bir bilgi veriliyor mu?
Gençler yaşlarına göre uygun yapılandırılmış, öğrenimin uygun zaman dilimleri içerisinde eğitimler alarak bedenini, özelliklerini, değişimleri, bunları nasıl yöneteceğini ve olası sonuçlarını bilmek; ona göre tutum ve davranış gerçekleştirmek zorundalar.
Bu eğitim konulardan bir tanesi de istenmeyen gebeliklerden ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan nasıl korunabileceğini öğrenebileceği davranışlar. Bu konuda UNESCO’nun (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) rehberleri, teknik dokümanları yayınlanmış ve Türkçeye çevrilmiş olmasına rağmen bu konu hakkında hiçbir gelişim gösteremediğimizi düşünüyorum.
Kendi bedenini çok bilmeyen, özellikle ergenlik gelişim sürecindeki değişimlerden haberdar olmayan, kendi vücudundaki özellik ve yetenekleri ve bunları nasıl yönetebileceğini, hangi davranışın güvenli hangi davranışın güvensiz olduğunu kavrayamayan bir genç kuşak yetişmeye, hayata atılmaya, bu dönemde riskli davranışlar göstermeye ve bunun bedelini ödemeye devam ediyor.
Bilgiyle korunabilecek birçok sağlık riskini yönetemediğimiz için bunları sosyal ve ekonomik maliyetlerle ödemeye kararlıyız. Halbuki gençler doğru zamanda doğru bilgiye ulaşabilseler bunlar çok rahatlıkla önlenebilir.
"Yapıcı biçimde ihtiyaçlar giderilebilir"
Eklemek istediğiniz bir nokta var mıdır?
Ben eleştirel değil yapıcı bir şekilde kadınların, gençlerin sağlık ihtiyaçlarını dile getirebileceğine düşünüyorum. Akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, basın-yayın kuruluşları çeşitli platformlarda yapıcı bir dille eksiklikleri anlatabileceğini, karşılanmayan ihtiyaçların da yapılan araştırmalarla karar vericilerle paylaşabileceğine inanıyorum.
Sağlık göstergeleri bu kadar iyiye doğru yaklaşan bir ülkede neden HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar olumsuz yönde gitsin, neden istenmeyen gebeliklerden dolayı intiharlar, okuldan terkler, terk edilmiş bebekler olsun? (AİN/DB)
Ertesi gün hapları nasıl kullanılmalıErtesi gün hapı denilen ürünler var. Bunlar da gebeliği önleyici yöntemler midir? Ertesi gün hapı gerçekte gebeliği önleyici, düzenli kullanılabilecek bir yöntem değildir. Gebeliği önleyici yönteme erişilemediği, kullanılamadığı ya da kullanırken sorun yaşandığı durumlarda uygulanabilecek bir nevi acil eylem planı, bir kriz yönetimi yaklaşımıdır. Düzenli bir yöntem olamamasının sebeplerinden biri de her kullanımda etkinliğinin azalmasıdır. Zaten beklenilen yan etkileri de düzenli kullanılan yöntemlere göre çok daha fazla olduğu için daha çok düşünülerek kullanılması gerekir. Korunmadan gerçekleşen bir ilişkiden sonra kullanmayın diyemeyiz ama işi o aşamaya getirmemek gerekir. Kullanıma dair pek katı sınırlar yok ama çok kabaca tüm yaşam boyunca en fazla 3-4 defa kullanılması gerekir, hatta mümkünse 1-2'de tutmak lazım. Böyle söylememiz de cesaret vermesin, ne kadar az o kadar iyi diyebiliriz. Elbette cinsel şiddet/istismar ya da yöntem kullanımı sırasında yaşanan sorunlar gibi kaçınılmaz durumlarda başvurulması gerekiyor. |
Dr. Gökhan Yıldırımkaya hakkında
Doktor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Ofisinde Üreme Sağlığı Program Koordinatörü görevini yürütüyor. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı alanında sağlık bakanlığı ve uluslararası kuruluşlarda 20 yılı aşkın deneyimi bulunuyor.
UNFPA hakkında
United Nations Population Fund (UNFPA) yani Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu. Kadınların ve gençlerin sağlıklı ve verimli yaşamlar sürdürebilmeleri için imkanları artırmak konusunda çalışmalar yürütüyor.
Çalışmalarına 1969 yılında başladı ve 1971 yılından beri de Türkiye hükümetiyle birlikte çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’deki Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu şu konuları destekliyor:
Anne ve çocuk sağlığını teşvik etme, üreme sağlığı ve haklarını iyileştirme, gençlerin potansiyellerinin tamamını kullanabilecek şekilde güçlendirilmeleri, cinsiyet eşitliği sağlama, kadınlara yönelik şiddetle mücadele.