Doğu Bloku ülkelerinden Türkiye'ye göçen kadınların fuhuş sektöründe çalışmaları bir dönem çok gündemdeydi. Günümüzdeyse küreselleşme, İnternet teknolojilerinin gelişmesi, uluslararası haz kavramları ve pornografinin birbirinden beslenerek oluşturduğu ilişkiler, bu seks ticaretinin sürmesine neden oluyor.
Koç Üniversitesi'nin düzenlediği "Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları: Eşitsizlikler, Mücadeleler, Kazanımlar" başlıklı iki günlük konferansı, Anadolu Medeniyetleri Enstitüsü’nde akademisyenler, hak savunucuları ve stk'lerin katılımıyla gerçekleşti.
Konferansın ikinci günü, "Toplumsal Cinsiyet ve Emek" başlıklı oturumun panelistlerinden Ankara Üniversitesi'nden Aslı Can Kalfa, “Türkiye’de Fuhuş Sektöründe Çalışan Göçmen Kadınların Çalışma Koşulları Üzerine Bir Alan Araştırması” başlıklı sunumunda "kadınlaşan göç"e dikkat çekti.
"İlişki sadece cinsellik içermiyor"
Sovyet sisteminin çöküşünün ardından yoksulluk ve işsizliğin, aile şiddet ve boşanmanın artışının ve hayatta kalma stratejilerinin göçe neden olduğunu söyleyen Kalfa'nın verdiği bilgiye göre Batı Avrupa ülkeleri dışında Türkiye de göç alan ülkeler arasında.
Göçen kadınların dahil olduğu sektörlerse ev bakım, eğlence, turizm ve fuhuş. Fuhuş sektörüne kadınlar ya bilinçli ya başka iş bulamadıkları için; ya da insan ticareti mağduru olarak zorla sokuluyorlar.
Kalfa araştırmasını cezaevlerinde 12 ve dışarıdan bir kadın ile derinlemesine mülakat yöntemiyle yapmış.
Kalfa'nın araştırmasında öne çıkardığı sonuçlardan bazıları şöyle:
- Sunulan ilişki biçimleri saatlik, gecelik, birkaç günlük geziler ve metreslik olarak gerçekleşiyor. Cinsellik odaklı ilişkilerin yanı sıra cinsellik içermeyen sadece sohbet, eşlik amaçlı da ilişkiler gerçekleşebiliyor.
- Medyada da pompalanan "Rus kadın" –rahat, müsait, özgür- algısı erkeklerin onlara sahip olup iktidar kurmak istemesine neden oluyor.
- Göçmen kadınlar da kendi aralarında tabakalaşma yaratıp bir diğerini ötekileştirebiliyor. Piramidin üstünde Rus ve Ukraynalı kadınlar altında ise Azeri kadınlar var.
- Yabancılaşma yaşıyorlar. Dil bilmeyenler daha çok talep ediliyor. Çünkü sessiz kalıyorlar. Şiddet görüyorlar.
Yasallık-yasadışılık
"Sosyal Politikaların Cinsiyeti" oturumunda Sabancı Üniversitesi'nden Ayşe Parla ile Boğaziçi Üniversitesi'nden Mine Eder "Toplumsal Cinsiyet, Etnik Tanımlama ve Hukuki Statünün Kesişim Noktalarında Bulgaristan’dan Türkiye’ye Göçmen İşgücü" başlıklı sunumu gerçekleştirdiler.
Eder ve Parla Sovyet sistemi çöküşü sonucu kadın ve göçte çok boyutlu kırılganlık katmanlarına dikkat çektiler. Sorunlardan biri yasallık-yaşadışılığın ayrımının net olmaması.
Örneğin yasadışı yollarla gelen göçmen bir kadın yıllarca izin almak için başvuruda bulunuyor, talebi geri çevriliyor. Ucuz ve kayıt dışı istihdam ediliyor. Ancak seçim zamanında oy kullanmaları karşılığında çeşitli ayrıcalıklara sahip olabiliyor. Devletin yasallığı ve yasadışılığı kendi çıkarı doğrultusunda kurması kırılganlık katmanlarını çoğaltıyor. (EZÖ)