15 Temmuz darbe girişiminde Hürriyet, CNN Türk, Kanal D ve DHA'nın da bulunduğu Doğan Medya Center binasını basan 3'ü tutuklu 19 askerin yargılandığı dava başladı
17 Temmuz’da (Pazartesi) İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında tutuklu sanıklar eski yüzbaşılar Erdal Şeker, Süleyman Ahmet Kaya, Mehmet Akif Aslan ile 14 tutuksuz sanık hazır bulundu.
TBMM müdahil oldu
DHA’nın haberine göre mahkeme heyeti, Başbakanlık, Milli Savunma Bakanlığı, TBMM, Doğan Medya temsilcileri, şikayetçiler Erdoğan Aktaş, Süleyman Sarılar ve Murat Yetkin ile o gece öldürülen yurttaşlardan Vedat Bağcerci yakınlarının müdahillik taleplerinin kabul etti.
Duruşmada kimlik tespitinin ardından iddianamenin özeti okundu.
Sanıklara iddianame ulaşmadı
Duruşmada konuşan sanıklarda Mehmet Akif Aslan kendisine iddianamenin verilmediğini ileri sürerek savunmasını bir dahaki celse yapacağını belirtti.
Diğer sanıklar da aynı şekilde beyanda bulununca mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, "Hiç böyle bir şikayetle karşılaşmadım. Elimizdeki belgelere göre gönderilmemiş bir iddianame yok" dedi. Bunun üzerine söz alan sanık avukatları da "Her cezaevinin bir yoğurt yiyişi var. Bazı cezaevi müdürü vermemiş olabilir" diye konuştu.
Duruşmanın işleyişini engelleyen cezaevi yönetimi hakkında işlem yapılacağını belirten hakim Dağ, sanık savunmalarını adli tatile kadar bitirmeyi hedeflediklerini belirterek savunma yapmak isteyen sanıklara söz verdi.
Tutuksuz sanıklardan Muhammet Çınar, olay gecesi 1. Ordu Komutanlığı Acil Müdahale Mangası'nda mühimmat dağıtılan doldur boşalt istasyonunda nöbetçi astsubay olduğunu belirtti.
Akşam saatlerinde daha önce kışla içinde görmediği rütbeli askerlerin kendisinden mühimmat istediğini belirten sanık Çınar, "Olay gecesi yüzbaşı, bana silahın dibiyle vurarak 'Mühimmat vereceksin, öldürülmek mi istiyorsun' diyerek kapıyı açmaya zorladı" dedi.
Mahkeme Başkanı, "Bu kişi kimdi?" demesi üzerine sanık Çınar, sanık sandalyesinde oturan yüzbaşı Süleyman Ahmet Kaya'yı teşhis etti.
Tutuklu sanık yüzbaşı Süleyman Ahmet Kaya da söz alarak "Kendisi emirsiz şekilde birçok insana silah vermiştir. Kendisi başka ihtiyacınız var mı demiş, herhangi bir dirençte bulunmamış, kendisine silah tehdidinde bulunulmamış ve Allah yardımcınız olsun demiştir" dedi.
Çınar: Kendi isteğimle mühimmat vermedimSilahı elinde tehdit ediyordu. Komutanım diyorum, üzerinde kamuflaj var. Yukarıdan gelmiş bir emir yok. Kim olduğunu bilmiyorum. Nedir, kimdir, ne için gönderdi bilmiyorum. Daha sonra 10-12 asker geldi, onlara 'Aslanlarım koçlarım mühimmat alın' diyordu. Ben yine dışarı çıkarmaya çalıştım. Dışarı attılar beni. İttirdiler. Çantaya mühimmatları koyup minibüse gittiler. Silah çekilmesi, askerlerin içeri girmesi iki dakika sürmedi. Ölecek miyim, ne yapmam gerekiyor, herhangi bir emir yok ne yapacağıma karar vermeye çalışırken anahtarı vermek zorunda kaldım. İçeri girip askerler aldılar. Bütün mühimmatların tutanağını tuttum. Sayılarını aldım. Beklemeye başladım. Görevli olan orada rütbeli birine ulaşmaya çalıştım. Ama gelen giden yoktu. Helikopterler kışla üzerinde uçuyorlardı. Daha sonra bir kurmay binbaşı da mühimmat istedi. Ben de veremeyeceğimi, nöbetçi amirin emri olması lazım deyince. 'Nöbetçi amir benim, bana vereceksin' deyip silahı alıp nizamiye bölgesine gitti. Ben bu mesleği severek 6 yıl gönüllü yaptım. Tayinle İstanbul'a geldim. Nöbet esnasında başıma böyle bir şeyin gelmesi tamamen şansızlıktır. Başkası da nöbetçi olabilirdi. Kendi isteğimle mühimmat verme ihtimalim kesinlikle olamaz. Hiçbir alakam yoktur." |
Daha sonra 1. Ordu Komutanlığı'ndaki erleri alarak hücum yelekli ve silahlı olarak nizamiye bölgesinde konuşlandırmakla suçlanan tutuksuz sanık astsubay Muhammet Orhan Kaya savunmasını yaptı.
Kaya, "Bölük komutanı askerleri toplamamı istedi. Ben de topladım. Bunlara ait derneklerde görev almadım. FETÖ ile bağlantılı değilim. Vatanımı korumak için yemin ettim. Üstüm gelmiş, emir vermiştir. Askerlerin ne maksatla götürüldüklerini bilmiyorum. Helikopter pistine güvenliği sağlamak için götürüldüklerini tahmin ettim. Benim için hain FETÖ/ PDY içinde gösterilmek bile cezadır" dedi.
Tutuksuz sanık er Burak Altıntaş ise savunmasında, olay günü kışladan helikopterlerle Hürriyet binasının önüne getirildiklerini söyledi. Kendilerine "Binayı boşaltıp emniyete alacağız" dediklerini söyleyen Altıntaş, binaya geldiklerinde yüzbaşı Süleyman Ateş Kaya'nın "Kapıları açın" diyerek ateş etmeye başladığını ifade etti.
Altıntaş: Korkuyorduk"Yüzbaşı Süleyman Ateş Kaya da önce küfür edip sonra bu dışarıdaki kişilere G3 ile ateş etmeye başladı. Bize de ‘Ateş edin, vurun’ dedi. Biz korkuyorduk. Daha sonra bina içine girdik, Süleyman Kaya askerleri yerleştirdi. ‘Katları kontrol edin, hiç insan kalmasın’ dedi. Zaten fazla insan yoktu yukarıda. Bina boş gibiydi. Daha sonra geliyorlar demeye kalmadan binanın içinde kayboldu. Nereye gitti bilmiyorum. Biz içeri girişte kaldık. Binanın telefonundan 155'i aradık. 5 veya 6 askerdik. Gaz ve göz yaşartıcı bomba atılmaya başlandı. Sonra bir polis amiri bizi gördü. ‘Gelin’ dediler, sigara verdiler, gözümüze limon sürdüler. Bize anlattılar, ülke karıştı diye." |
Mahkeme başkanı Dağ’ın "Erlerden ateş eden oldu mu?" sorusuna sanık Altıntaş, "Bilmiyorum. Kendimi yere attım" dedi. Altıntaş, "Helikopterden inmeden önce yüzbaşı Süleyman, ‘Yanlış yapanı vurun emri’ verdi. İçeride de ‘Yaklaşan olduğunda ateş edin. Siz Türk askerisiniz dokunulmazlığınız var’ dedi" diye konuştu.
Tutuksuz sanık er Harun Darı da "Biz ordu komutanını koruyacağımızı sandık. Binaya gideceğimiz söylendi” dedi.
Darı: Ateş etmedik“Komutana sorduk, 'CNN Türk binasına gidiyoruz, oranın güvenliğini sağlayacağız' dedi. Binaya geldiğimizde yüzbaşı Süleyman, piyade tüfeğiyle ateş etti. Güvenlik amiri geldi, 'Ne yapıyorsunuz' deyince Süleyman Ateş Kaya, 'Kapıyı açın' dedi. Güvenlik amiri 'anahtar yok. Binaya ateş ederseniz kurşun geçirmez, zarar görürsünüz' dedi. Sonra anahtarları bulup açtı. İçeri girdik, ama ne yapacağımızı bilmiyorduk. İçerideki görevlilerin elleri ensesindeydi. İnsanların bize karşı suç işleyecek bir durumu yoktu. Bazı kişilere binayı boşaltmalarını söyledim. Herkes zemin kata indi. Sonra binada ışıklar kesildi. Daha sonra yüzbaşı bizi Kanal D binasına götürdü. Bize ‘çatışacak mühimmat’ var dedi. Sonra tekrar Hürriyet binasına gittik. Komutanım ‘buraya geliş amacımız ne’ dedim. ‘Polis geliyor ne yapacağız’ dedim. ‘Ateş edin’ dedi. Biz ateş etmedik. Biz ateş etmeyince yola ve halka ateş etti. Bunun üzerine halktan biri 'Biz de askerlik yaptık' dedi küfür etti. Süleyman Ateş Kaya yere diz çöküp nişan aldı. 'Ne yapıyorsunuz' dedim. Ateş etmedi." |
Tutuksuz sanık er Abdullah Akar da CNN Türk binasına iner inmez, yüzbaşı Süleyman Ateş Kaya'nın havaya ateş ettiğini, çoğu insanın kaçtığını, kapılar açıldıktan sonra ikiye ayrılarak yüzbaşı Süleyman ile birlikte Hürriyet binasına girdiklerini, daha sonra herkese tek tek "Ablacığım, ağabeyciğim dışarı çıkın" dediklerini söyledi.
Olaylar sırasında 3 el havaya ateş ettiğini söyleyen Akar, amacının kendini korumak olduğunu belirtti.
Dava bugün (18 Temmuz Salı) savunmalarla devam ediyor.
Ne olmuştu?
15 Temmuz darbe girişimi sırasında askerler Doğan Medya Center'a girmiş, CNNTürk yayınını kesmiş, çıkan olaylarda bir yurttaş hayatını kaybetmişti.
TIKLAYIN - 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNDE NELER OLDU?
İstenen cezalar
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Gökhan Yolasığmaz olayla ilgili iddianame hazırlamış, iddianamede, sanıkların "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs", "Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5'er yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etmişti.
Ayrıca, iddianamede Sanık Süleyman Ahmet Kaya'nın, Vedat Barceğci'nin öldürülmesi eyleminden dolayı "Kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile "Silahla tehdit", 9 kez uygulanmak üzere "Kasten öldürmeye teşebbüs", "Basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı şekilde engellenmesi" suçlarından 125 yıldan 215 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
İddianamede, sanık Mehmet Akif Aslan'ın "Silahla tehdit", iki kez uygulanmak üzere "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından 12 yıldan 39 yıla kadar, sanık Erdal Şeker'in "Silahla tehdit" ve "Basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı şekilde engellenmesi" suçlarından 4 yıldan 12,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları öngörüldü. Sanık 14 erin çeşitli suçlardan 4'er yıldan 200'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. (EA)