"Türkiye'de halkın büyük çoğunluğunun temel eğlencesi olan dizilerde, pek de görünür olmayan toplumsal sorunlara değinmek aslında doğru bir şey olabilir ancak bu dizi aracılığıyla ortaya çıkan yalnızca dizinin bir sahnesinin pornografi malzemesine dönüşmesidir."
Kanal D'de yayımlanan "Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisinin sezona "reyting rekoru" kırarak giriş yapmasını, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver, bianet'e böyle değerlendirdi.
Dizinin dört dakika süren tecavüz sahneleri, internette tıklanma rekorları kırmış, haftalar öncesinden konuşulmaya başlanmıştı. Öte yandan "Beren Saat'in tecavüze uğraması" üzerine polemik sürerken kimse tecavüze uğrayan, tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda bırakılan ya da ensest mağduru kadınların durumunu konuşmamıştı.
Tanrıöver, bu durumu bianet'e değerlendirdi:
- Çocuk suçlular, yakın tarihte yaşanan siyasal sorunlar, berdel, namus cinayetleri ya da aşiret yasaları gibi konular, kimi zaman diziler aracılığıyla gündeme geliyor ve en azından tartışılmaları sağlanıyor.
- Ancak "Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisi, "tecavüz" konusunun vehametinin konuşulmasına değil, Türkiye'nin sapık ruhlu erkeklerinin -belki benzer davranış biçimi sergileyen bazı kadınlar da vardır- dizinin bir sahnesini "pornografi malzemesi"ne dönüştürmesine aracılık etti.
- Bir parti başkanına ait gizli kamera çekimlerinden oluşan mahrem görüntüleri tıklama rekoru kıranlar bu kez aynı şeyi "tecavüz sahnesi"ni izlemek için yapmışlar.
- En temel sorunlarından biri cinselliğin bir "tecavüz" olarak yaşanması ve yaşatılması olan bu topraklarda kadınların özgürce var olabilmesi için daha yapacak çok ama çok şey var. Okullara tarih, matematik, din bilgisi kadar önemli olan cinsellik konusunda zorunlu eğitim getirmekle başlanabilir örneğin...
- Dizi senaristlerine de çağrıda bulunabiliriz: Lütfen toplumun bu durumunun bilincinde olarak yapın üretimlerinizi. Buradan da totaliter rejimlerdeki gibi "mesaj" içeren film ve diziler istediğimiz şeklinde çarpıtılmış bir sonuç çıkarılmasın. Kimse "süt için süt içirin" tarzı diyaloglar istemez; ama temel sorunlara ilişkin doğru bilgileri güzel öyküler aracılığıyla aktarabilmenin de mümkün olduğunu en iyi sizler gösterebilirsiniz. (BB/EÖ)