2019'un en tartışmalı konularından biri intihar haberleri oldu. Kasım ayında İstanbul Fatih’te yaşayan dört kardeşin intiharının ardından bir hafta sonra Antalya’da bir apartman dairesinde dört kişilik ailenin cesedi bulundu. Ön incelemede olayın intihar olduğunu gösterdi. Her iki olayda da ekonomik sıkıntılar öne çıkıyordu.
İntihar haberleri bununla sınırlı kalmadı. İstanbul, Kocaeli, İzmir, Çorum gibi şehirlerden intihar haberleri gelmeye devam etti. En son dün akşam (24 Aralık) Manisa'nın Alaşehir ilçesinde yaşayan bir doktor yaşamına son verdi. Peş peşe gelen haberleri "ekonomik krizin etkisi" olarak yorumlayanlar da oldu, toplumsal psikoljiye bağlayanlar da, "her olay kendi özelinde değerlendirilmeli" diyenler de...
TIKLAYIN - Uzmanlar Uyardı: İntihar Haberleri Toplumda Kopya İntihar Dalgasına Neden Olabilir
Peki Türkiye'deki intihar olaylarıyla ilgili istatistiki bilgiler ne söylüyor?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2002 yılından beri hayatına son verenlerin istatistiki bilgilerini topluyor ve yıllık olarak kamuoyuyla paylaşıyor. TÜİK'in son istatistiği 2018 yılına ait. 2018’de Türkiye'de 3 bin 161 kişi yaşamına son verdi.
TÜİK verilerine göre 2002’den 2011 yılına kadar yaşamına son veren kişilerin sayısı 2 bin 301 ile 2 bin 933 arasında değişti. 2012 yılına gelindiğinde ise bu rakam 3 binin üzerine çıktı. 2012’de 3 bin 827, 2013’te 3 bin 252, 2014'te 3 bin 169, 2015'te 3 bin 246, 2016'da 3 bin 193 2017’de ise 3 bin 168 kişi yaşamına son verdi.
Yaşamına son verenlerin yarasından fazlasının intihar nedeni bilinmiyor. Fakat geriye kalanlar arasında hastalık, aile geçimsizliği ve geçim zorluğu ilk üç sırada.
Dünyada intihar vakaları genellikle yüz binlik dillimler üzerinden ölçülüyor. 2002 ile 2018 yılları arasında Türkiye'de intihar vakalarının oranlarına bakıldığında yüz binde 3.61 ile yüz binde 4.37 arasında değiştiği görülüyor.
Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) paylaştığı rakamlara göre ise dünya çapında her yıl 800 bin kişi intihar ederek hayatına son veriyor. Ayrıca her ölümlü vakaya karşılık 20'den fazla intihar girişimi var. Dünyada her 40 saniyede bir kişi intihar ediyor. Yine WHO'nun paylaştığı bilgilere göre 15-29 yaş arası kişilerde intihar en önde gelen ikinci ölüm nedeni ve küresel intiharların yüzde 79'u düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşiyor.
WHO'nun 2019 yılı raporuna göre dünyada intihar oranının en fazla olduğu beş ülke sırasıyla; yüz binde 31'lik oranıyla Litvanya ve Rusya, yüz binde 29,2'lik oranıyla Guyana ve yüz binde 26,9'luk oranıyla Güney Kore.
Türkiye ise en fazla intihar yaşanan ülkelerin oranlar üzerinden sıralandığı listenin 100. sırasında bulunuyor.
Küçük: Bireysel değil toplumsal
Ortaya çıkan bu verileri Boğaziçi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bülent Küçük bianet’e yorumladı. İntiharın bireysel bir olgudan ziyade sosyolojik bir sorun olduğunu söyleyen Küçük, Türkiye’nin intihar oranında dünya ortalamasının çok gerisinde olduğunu ifade ederek “Bu tabii ki iyi bir şey. Türkiye’nin toplumsal yapının henüz intihar oranı yüksek olan ülkelerdeki kadar bozulmadığını gösteriyor” dedi.
Tarihsel dönüşüm zamanlarında intihar vakalarına daha çok rastlandığını ifade eden Küçük şöyle devam etti:
"İntiharın sebebinin bireysel olmaktan çok toplumsal olduğu bir gerçek. Geleneksel yerleşik dayanışma kurumlarının bozulması, toplumu bir arada tutan kurumların zayiata uğraması ya da ahlaki düzenlerinin bozulması intihar vakalarında yükselmeleri tetikliyor.
"Çünkü bu tür zamanlarda kurumlar işlevlerini yitiriyorlar ve yerlerine yenileri kurulamadığı için, yenileri topluma önderlik edemediği için çeşitli toplumsal kesimlerde insanlar kendisini yalnız hissediyorlar. Problemleri kendi başlarına çözmek zorunda kalıyorlar ve dolayısıyla onlara rehberlik yapacak kurumların yokluğunda intihar oranlarını yükseliyor.
"Vakaların gerçekleşme yöntemi etkili oldu"
"TÜİK’in verilerine baktığımızda Türkiye’de toplumsal yıkımın olduğunu gösteren rakamlar yok. 2002’den 2018’e kadarki süreçte rakamlarda kayda değer bir değişiklik yok.
"Ama son dönemde medyada ve kamuoyunda vakaların görünür olması Türkiye’de kamusal alanın aşırı şekilde daraldığına işaret. Normal şartlarda Türkiye’nin ana akım medyasının toplumsal hayatla ilgili gerçekleri yansıtmadığını haberciliğin sadece bazı küçük gazeteler tarafından yapıldığını düşünürsek, intihar olaylarının bu denli medyada yer almasında ekonomik krizin üstüne gelmesi ve vakaların gerçekleşme yöntemlerinin etkisi yadsınamaz.
"Son dönemdeki vakaların evet ekonomik sebeple olduğu söylenebilir. Fakat intiharın sebebi ekonomidir demek sosyolojik olarak geçersiz bir argüman. Ekonomi bu argümanlardan ya da bu faktörlerden sadece bir tanesi olabilir ya da buna kolaylaştırıcı demek daha doğru.
"Gazeteciler otosansür uygulamalı"
"Dünya çapındaki bazı çalışmalar, medyada vakaların yöntemine dair ayrıntılı bilgi verilmesinin ya da bunun bulaşıcı bir hastalık gibi yaygınlaştırılmasın intihar oranlarına negatif yönde yani arttıracak yönde etki ettiğini gösteriyor.
"Bu konuda çalışan insanlar, intihar olaylarının kamuoyundaki görünürlüğünde en azından intihar yöntemine dair bilgi verilmemesi gerektiğini söylüyor.
"Bu nedenle burada deyim yerindeyse medya çalışanları otosansür uygulamalı. Burada bahsettiğim intihar oranlarının açıklanıp açıklanmaması değil, intiharlar yönteminin sansürlenmesi sayıların biraz daha kontrol altına almak adına önemli olacaktır. (HA)